Valilerin istihdam seferberliği
Cuma akşamı Konya’da MUSİAD üyeleri ile beraber ekonomiyi tartıştık. Sorunları ele aldık, çözümlerin neler olabileceğini konuştuk. Sorular ve sorunlar konusunda beklediğimden daha derin konular gündeme geldi.
Ne de olsa eli taşın altında olan onlardı.
Yani, iş dünyası sıkıntıları ve çözüm yollarını inanın bizden çok daha yakından izliyor. Mesela size bir örnek vereyim: Ben, Merkez Bankası’nın son hamleleri ile faiz artırıp artırmadığı konusunu sordum. Hani şu “bakın Merkez faiz artırmadan da oluyormuş” görüşü var ya... İşte onu sordum. Salondaki herkes “dalga mı geçiyorsun” türünden baktı. Merkez Bankası’nın faizleri 250 baz puandan fazla artırdığını meğerse herkes biliyormuş.
O zaman asıl noktayı sizlere sorayım: Merkez Bankası zamanında ve açık şekilde piyasanın gerektirdiği faiz hamlesini yapsaydı, dolar bugün 3,90’ı görür müydü? Ya da dolar bu kadar yükselir miydi?
Merkez Bankası’nın açık faiz artırımı yap(a)madığı için örtülü faiz artırımına gittiğini ve daha yüksek faiz artırımı yaptığını herkes biliyor. Hatta daha yüksek faiz artırımına rağmen, örtülü artırım olduğu için piyasada olumlu etkilerin daha sınırlı kaldığını da herkes biliyor. Daha da ileri gideyim... Merkez Bankası bağımsız iş yapamadığını ilan edercesine örtülü faiz artırdığı için, reel sektöre maliyetin de daha yüksek olduğunu iş dünyası çok iyi görüyor.
Hem faizler gereğinden fazla yükseldi; hem de para muslukları daha fazla kısıldı... Tüm bunların sonucunda da dolar hala 3,70’lerde dolaşıyor. Ve de reel ekonomide maliyet artarak, piyasada yaprak kımıldamıyor.
***
Bir aykırı iktisat teorisinin Türkiye ekonomisine maliyetini görebiliyor musunuz? Hatta ve hatta iktisat bilminde olmayan bir teorinin Türkiye ekonomisinin başına ördüğü sıkıntıyı görebiliyor musunuz?
İşte Konya MUSİAD, bu soruları o kadar sordu ki... İşlerin yola girmesi için nelerin yapılması gerektiğini o kadar tartıştık ki; kimse siyasete bakmadı. Hatta herkesin dileği siyasi gündemin bir an önce yeniden ekonomiye dönmesi oldu.
***
Bakınız haftalardır bu satılarda iş dünyasının kurumsal örgütlerine sesleniyorum. TOBB’undan, TUSİAD’ından İSO’suna, İTO’suna, ATO’suna.... Ve de Anadolu’nun diğer sanayi ve ticaret odalarına: “Lütfen, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını ve çözüm önerilerini konuşun... Gerçek sorunlar ve çözümler kamuoyunun gündemine gelsin ve sorunları bir an önce aşalım” diyorum. Konya MUSİAD bu konuda beni çok şaşırttı. İş dünyasının sorunlar ve çözümler noktasında diyaloga ve çözümlere meğerse ne kadar ihtiyacı varmış.
Bakın size bir noktayı daha açıklayayım: Geçen hafta TOBB önceliğinde herkes 1 işçi alsın kampanyası başlatıldı. Hatta Sanko önceliğinde bu kampanya yüzde 5 işçi alımına döndü.
Ben bir haftadır iş dünyası ile konuşuyorum. Bana gelen bilgiler, çok iyi temenni ama bunun bu tabloda sürdürülmesinin çok zor olacağı yönünde.
Bakınız, Anadolu’da bazı illerde Valiler iş insanlarını çağırıp “kaç işçin var? Ve kaç işçi daha alacaksın? diye sorarak bu kampanyayı kamusal zorunluluk haline getirmeye başlamışlar. GalibaTOBB ve Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun bu iyi niyetli kampanyası, bir çok şirketi iflasa doğru taşıyacak noktaya gitmeye başlamış. İstihdam kampanyası Anadolu’da il Valileri sayesinde kamusal bir yükümlülük haline mi dönüşüyor? Bu raporlar Ankara’da bir yerde mi toplanacak? İnanın kimse henüz bilmiyor. Atılan taşın nereye gittiğini hep beraber izleyeceğiz.
***
Oysa iş dünyası örgütleri 1 işçi değil, 10 işçi almak için sorunları ve çözüm yollarını konuşmalı.
Bazı iş dünyası üyeleri ile konuşuyorum... Enerji politikasını söylüyorlar. 3 liraya alınan doğalgazın ve petrolün 1 liraya kadar düşmesine rağmen bunun Türk Halkına-sanayiciye sunulmadığını söylüyorlar. Herkes bu yüksek fiyatlı enerji politikasının Türkiye ekonomisini kilitlediğini konuşuyor.
Taşımacılık alanında ise, Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan köprü ve otoyolların aşırı pahalılığı yüzünden, İstanbul’a ucuz mal gitmesinin imkansız hale geldiğini söylüyorlar. Bir iş adamı “Bir kamyonda yol maliyetim 2 bin liradan fazla arttı. Yeni köprüleri geçmenin maliyeti 500 liradan fazla. Yeni otobanların yüksek fiyatı da eklendiğinde ulaşıma ek 2 bin lira gidiyor” dedi.
***
Yeniden Konya’ya, MUSİAD toplantısına döneyim. Ve de size bir olay anlatayım:
İş güvenliği müfettişi bir iş yerine giderek (çok iyi niyetli denetim sürecinde) “bu havalandırmanın yeri yanlış, şuraya alın” demiş.
Aradan bir kaç gün geçtikten sonra aynı iş yerine başka bir iş güvenliği müfettişi giderek, “bu havalandırmanın yerini şuraya alın” demiş. Ancak kendisine bir kaç gün önce gelen müfettişin daha başka yer söylediği iletilince “benim dediğim yer doğru” demiş. Yani iki farklı iş güvenliği müfettişi iki farklı havalandırma yeri istemiş.
O iş yerinin ne işle uğraştığını söylediğimde ise durumu galiba daha iyi anlayacaksınız. İş güvenliği müfettişlerinin denetime giderek havalandırma yerini değiştirmesini istedikleri o iş yeri; havalandırma sistemleri üzerine üretim yapan bir KOBİ’ydi.
Olayı biraz daha derine inerek araştırdığımızda ise, Konya’da çok ciddi bir iş yeri denetimi süreci yaşandığını anlıyoruz. Galiba hızlı tren sevdasından Ankara’dan müfettişler Konya’ya denetime gitmeye başlamış.
O zaman kaldıralım bu hızlı treni. En azından seçim sürecinde seferler durdurulsun.. Olmaz mı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.