Geçenlerde bir kitap gördüm. İçinde ne var bilmiyorum, merak da etmiyorum. Fakat adı hoşuma gitti. Şöyle bir şey:

Aslında yerin kulağı yok

Yavşağın ağzı gevşek.

Kendisine ‘dünyanın en akıllı adamı’ sıfatını yakıştırmış yazar, Erdal Demirkıran. Hayırlı olsun. Yayınevi yerinde Kashna yazıyor.

Gördüğüm gün, kitabı almadım ama, kapağının resmini çektim.

Şu anda yazarla da kitapla da sorunum yok.

Kitabın adıyla aynı dilsel kalıpta, ama tamamen ayrı bir bağlamda bir cümleyle meşguldüm.

“İhvan terörist değil, fakat alem çok puşt.”

Bu cümleyi kurcalarken sözünü ettiğim kitabı hatırladım.

“Yavşağın ağzı gevşek” kısmını İhvan’ın terörist olduğunu söyleyen zevzeklerin durumuyla çok bağdaştırdım.

Tabii aynı şey değil.

Ağzı gevşek olan, var olan bir şeyi ağzından kaçırır.

Bunların her tarafı gevşek!

Yani, hiç münasebeti yokken, böyle bir araya geldi, kitabın adıyla Katar krizi!

Mısır’da gördük. Rabiatü’l Adeviyye’de ve başka yerlerde İhvan’ın silahsız, savunmasız insanları katledildi.

İhvan’ın hayat hikayesi, ana hatlarıyla, bir terör üretme hikayesi değil, teröre maruz kalma hikayesidir.

Peki, İhvan’ın neden terörist olması icap ediyor? Daha doğrusu, neden terörist sayılması icap ediyor?

Bölgemizde, epeyce gelişkin, epeyce faal bir terör örgütü var.

DAEŞ... Veya IŞİD.

Her türlü melaneti her türlü vahşeti irtikap ediyorlar. Batılılara, istedikleri vahşi videolarını da veriyorlar.

Batılılar da, DAEŞ’i bahane ederek buralarda canlarının istediği her operasyonu yapıyor.

DAEŞ, terör örgütü olarak kafi gelmiyor mu?

Niye İhvan da terörist olacak?

İhvan terörist olmayacak. Fakat bunlar ‘terörist’ damgasını İhvan’a vuracak.

Vurdu zaten.

Neden?

Çünkü İhvan, siyasi çizgisi olan, geleneği olan, yeterince yaygın bir siyasi zemindir.

İhvan, DAEŞ gibi fabrikasyon değildir. Gerçektir.

O toprakların oğludur.

Öyleyse, sakıncalıdır.

DAEŞ’le savaşırsın. DAEŞ’i bahane eder istediğin yere girersin. İstersen yok edersin. Lüzum edince yenisini inşa edersin.

DAEŞ elbette çok kullanışlı.

Arızi olanı gösterip, asli olanı izale edersin.

DAEŞ’i gösterip, İhvan’ı izale edersin.

Kabahati hep elaleme bulmayalım. Bizim coğrafyamız da müsaittir böyle yapıların türemesine.

Yani, bizim kafamızda da sorun var.

***

PYD terörist mi?

‘Müttefiklerimiz’ ‘terörist’ diyemiyor.

Aslında, PKK’ya da ‘terörist’ diyesileri yok. Bir kere demişler, kayıtlara öyle geçtiği için şimdi ağız değiştirmek kolay olmuyor. Bir sürü ‘formalite’ lazım.

***

Dünyadaki en ‘sofistike’ terör örgütü FETÖ’dür.

Son model.

Eskiden vardı öyle kalemler. Her renk yazar, kırmızı, mavi, siyah, yeşil.

O kalemler gibi. Her yola muhayyer!

Birkaç eski kitapta, ‘şeytan çift cinsiyetlidir’ cümlesini gördüm. Doğru mu yalan mı bilmiyorum. Kitap eski olmakla, yazdığı doğru olmayabilir!

Bunlar da öyle ‘çok taraflı’ eğitilmiş, öyle büyütülmüş.

Bakmayın mahkemelerdeki mıymıntı, sünepe duruşlarına.

Yüzlerce insan öldürdüler 15 Temmuz’da.

Gözlerimizle gördük, cürmü meşhut!

Soralım bakalım FETÖ terörist miymiş?

Demezler.

***

Peki biz neresindeyiz Katar krizinin?

Zor bir yerindeyiz.

Krize dahil olan aktörlerin çoğuyla ilişkimiz var. Suudi Arabistan’la ayrı, Kuveyt’le ayrı. Daha geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan buraları ziyaret etti.

Katar’ı da ziyaret etti.

Katar’la ilişkimiz daha yakın.

Biz İran’la da ilişkiliyiz.

Amerika’yla da, Rusya’yla da...

Bunların hepsinin kafasındaki hesap birbirinden farklı.

Bu değişik ‘çizgi’lerin bir ‘bileşke’si yok. Belki vardır.

Çizgiler birden fazlaysa, bileşkeleri olmaz mı?

Vardır belki, ben görememişimdir.

Biz, o bileşkenin olması gereken yerde durmaya çalışıyoruz.

Eğer bir Trump fantezisi değilse şu anda tanık olduğumuz, Arap Baharı’nda ‘üfürülen’ rüzgarın tersine bir rüzgar esiyor.