Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Cevdet Karal: Uzun Sürdü Hazırlığım

Cevdet Karal: Uzun Sürdü Hazırlığım

Bugün Cevdet’i yazmak geldi içimden. Arkadaşım Cevdet Karal’ı.

Cevdet’i önce büyük fakat kapalı bir şiir hazinesinin içinden özenle seçilerek çıkarılmış hissi veren az sayıda dizelerden oluşan sağlam şiirleriyle hatırlarım.

Bu şiirlerden bir kaçı vaktiyle hammaliyesini üstlendiğim Kayıtlar Dergisi’nde yayımlanmıştı.

Sonra da, önüne hangi mesele geldiyse, ona önem verdiğini açığa vuran yüz ifadesiyle hatırlarım.

Bir insan, hele bir şair, tabii ki yüz ifadesinden ibaret değildir. O yüz ifadesinin ardındaki kişiliktir, ruhtur.

Bir şair ruhu, evet. Varlığı kelimelere dökmekte öteki insanlara nispetle daha mahir.

‘Maharet’ denilince ‘el hüneri’nden veya ‘kafa hüneri’nden bahsediyormuş gibi görünebilirim.

O halde ‘maharet’i değiştireyim. ‘Meleke’ diyeyim veya bir tür ‘kuvvet.’

Fakat, bütün bunlarla ilgili elimizdeki yegane ‘veri’ yüz ifadesidir.

(Birden, Hasan Aycın’ın yüzü belirdi gözümün önünde. Bir ‘mesele’yi konuştuğu zaman Cevdet’in yüzü sanki akrabaymışlar gibi Hasan Abi’nin yüzüne benziyor. Oysa simaları farklı. İçlerindeki kaygının, hissiyatın yoğunluğu mu iki yüzü benzer gösteriyor?)

Kendisine de söylemişimdir. ‘Cimri’ bulurdum Cevdet’i, bir şair olarak.

Derken, son senelerde, Cevdet Karal’ın ulaştığı şiir, derinden akan gümrah bir ırmağın bütün gümrahlığıyla yeryüzüne çıkması gibi çıktı ortaya.

Ve ben buna çok sevindim.

‘Cesedi Nereye Gömelim’ basılınca düşünmüştüm yazmayı. Bir türlü fırsat bulamadım.

‘Uzun Sürdü Hazırlığım’ şu anda elimin altında. Okuyorum.

Heyecanla ve hazzederek.

Cevdet’in şiiriyle yürüyorum.

Veya Cevdet’in şiirinde yürüyorum. Varoluşu, varlığı Cevdet’in gözleriyle görmeye çalışmak gibi bir şey bu.

Şair, bir kelebek hafifliğinde ve bir kelebek düzensizliğinde, varlığın içinde seyrediyor.

Kelebek diyorum çünkü bu ‘seyrediş’ kelebek uçuşuna benziyor.

Bazı şeylere çok yaklaşıyor.

Bazı şeylerin uzağından geçiyor.

Güzel ve cesur.

‘Cesur’ demem, Cevdet Karal’ın, şiirinde, gördüğünü başkalarının algısına uyarlama ihtiyacı hissetmeden, ‘gördüğü’ gibi yazmasından.

‘Gördüğü gibi yazmak’ ne demek? Bakıyorsun. Baktığın şeyi başkalarının göremediği bir kıyafette görüyorsun. Ve sadece sırra vakıf olanların görebileceği bir kıyafeti tarif eder gibi, gördüğünü anlatıyorsun.

Sırra vakıf olanlar anlattığın şeyi görüyor. Vakıf olmayanlar ‘Kral Çıplak’ diyebilir. Derse desin.

İşte, ‘Siste klostrofobi.’

Adıyla bile şiir.

“Ve dilencilerin

Dudaklarında flüt

Kireç tutmuş kemiklerimiz

Rüzgar çıksa konuşacak

Birer ney omuriliğimiz”

‘Cesaret’ten bir fazlası: Cevdet Karal’ın şiirinde ‘tanrı’lar da var. Büyük harfle, ‘Tanrı’ da var.

Okurken, ‘ben söylesem cür’et olurdu’ dediğim yerler...

“Görünmezliğiyle dolduran her yanı

Ve öylece bırakan insanı, Ey Tanrı”

Hüsnüzan ediyorum: Mühlet veren Tanrı.

Devamında yakarış...

“Bize bir söz, bize genişlik, içindeyiz

Bu kılıktan kılığa giren

Benlik dediğimiz şeyin”

‘Düşünmemiştim’de bir balkon. Sezai Karakoç’un Balkon’undan çok farklı.

“Evimizin balkonu/İpi çözülmüş sandal gibi/Ayrılıp gidiyor bu yaz geceleri”

“Ayın elleri

Gelip çözüyor bazı düğümleri”

“Ya gök yaklaşmış/Ya ağaç o kadar yükselmiş ki/Yıldızlar ağacın meyveleri”

“Hiç düşünmemiştim/Allaha ve insana inanmanın/Bu kadar güzel olabileceğini”

“Eşya/Uykusunda üstü açılmış/Çocuklar kadar sevimli

Balkon evimizin seccadesi”

Sezai Karakoç’un ‘Balkon’unu hatırlatmam belki uygun düşmedi. Zira ‘Düşünmemiştim’ bir ‘balkon’ şiiri veya Karakoç’unki gibi bir ‘mimari’ şiiri değil. Bir gökyüzü şiiri. Ya da gökyüzünden insanın içine doğru inen bir şiir.

‘Münacaat.’ Harika! Başlığı ‘Şiir’ olan şiir de öyle.

Cevdet’in şiirine hakim olmasa da, birkaç yerde Cemal Süreya’yı bazen de Cahit Zarifoğlu’nu hatırlamama sebep olan dalgalanmalar gördüm...

Bu haller şiire yakışır.

Yani, bu kitapta şiir var... Şiirler var.

Tadında bırakayım. Şu cümleyi yazıp bitireyim:

Cevdet Karal’ın şiirini okurken, şiirin içine düştüğü söylenen fakr u zaruretle ilgili edebiyatı unutuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi