Kılıçdaroğlu ile yaşamaya alışmak
İmam-ı Azam Ebu Hanife, Halifenin verdiği görevi kabul etmediği için, o görevi kabul etmesi için eza verildiğinde bu işkenceye dayanamayarak vefat etti. Onun vefatını haber alan bir dostu dedi ki, ‘onu işkence ile fikrinden ve kararından vazgeçiremezsiniz. Onu laftan anlamaz cahil bir adamla hücreye hapsetselerdi, bu ona işkenceden de ağır gelir, direnemezdi!.’
Bir süre önce, Aksaray’da CHP’li akademisyen bir hanım önümü kesmiş, “Samimi olarak soruyorum, Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına Erdoğan mı bela etti?”
“Nasıl yani” dedim!
“Bu adam CHP’yi bitirecek, eğer bunu AK Parti yaptı ise, CHP’ye yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış..” CHP’nin başına daha önce böyle bir felaket gelmemişti.
Kılıçdaroğlu CHP’nin başarısızlığının “garanti belgesi” gibi. Kılavuzu Kılıçdaroğlu olanın ahiri berbad olur! AK Parti’nin sadece sabretmesi gerekiyor. Biliyorum bu çok kolay değil, ama sabır!
Kılıçdaroğlu sokak eylemlerinden söz ediyor. Sanki birilerine “beni gözden çıkarmayın, ben pes etmedim, daha yapacak şeylerim var” demeye getiriyor, ama Ceyhan Mumcu, Kılıçdaroğlu’nun foyasını ortaya çıkardı. Kılıçdaroğlu’nun peşine takılıp bu tezvirata ortak olanların da ipi pazara çıktı.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin “tasfiye memuru” gibi. CHP onun başkanlığında adım adım gerileyecek. Ama o giderse parti 40 parçaya bölünür. CHP kendi içinde bir koalisyon. Birileri için bir marka değeri var, birileri için imtiyazlı statüsü önemli.
Herkes biliyor ki, Kılıçdaroğlu’nun bir tabanı yok. Entelektüel biri de değil. Yani giderse arkasında bir boşluk oluşturmaz. Kılıçdaroğlu herkes için kolay lokma. Onun için orada. CHP’de o kadar çok “akıllı” var ki, horozu bu kadar çok olan mahallede sabah geç olurmuş. Kim Kılıçdaroğlu’nun yerine gelecek olsa, diğerleri birlik olup ona karşı çıkıyor.
Yani, CHP’liler bir defa ittifak etmişler, o da bir daha ittifak etmemek üzere. Onun için Kılıçdaroğlu CHP’nin başında duruyor.
Hani radyo vericilerinin direkleri vardır. Temeli yoktur, ama dört bir tarafından tellerle bir tarafa çekilince direk dimdik ayakta durur. Kılıçdaroğlu’nun gücü, güçsüzlüğünde.. Zaten yerine uygun biri bulunduğunda alması kolay olur, arkasından ağlayan olmaz diye getirildi. CHP’ye geçici protez bir genel başkan olunmuştu ama, sonuçta kalıcı oldu.
Kılıçdaroğlu inatçı, kurnaz, pişkin, sinsi, takıyyeci bir politikacı, yenilgiyi kolay kolay kabul etmiyor. Pembe panter gibi, üzerinden silindir geçse toparlanıp kalkıyor, yoluna devam ediyor.
AK Partililer, şimdilik bu duruma, ne kadar sinir bozucu olursa olsun, katlanmak zorundalar.. “Şamar oğlanı” gibi bir genel başkan. AK Partililer için antrenman vesilesi. Adamı kum torbasına çevirdiler.
Kılıçdaroğlu’nun toplumda karşılığı yok. AK Parti için sinir bozucu olduğu kadar CHP’liler için de sinir bozucu. Ama partideki dengeler ilginç, birileri rakipleri ile başedebilmek için yönetimin yanında duruyormuş gibi yapıyor. Bu da Kılıçdaroğlu’nun şansı.
Kılıçdaroğlu ayakta iken elini öpenler, oturunca saldırırlar, düşünce vururlar. Kendi de bunun farkında.
Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğinin de bir karşılığı yok, solculuğunun da. Atatürkçülüğü de hikaye. Laikliği de öyle. Demokrat da değil. Ona en çok FETÖ’cülük yakışır.
Keşke ciddi bir muhalefet olsa. Ama maalesef Türkiye’de durum ortada. HDP parti bile sayılmaz. CHP hâlâ tek parti kafasında. MHP 3. sırada bir muhalefet partisi ki, Akşener’in partisini açıklamasından sonra bir bölünme kaçınılmaz gözüküyor.
Kılıçdaroğlu FETÖ’ye yakın. HDP/PKK/PYD de aynı çizgide. Akşener de FETÖ’ye yakın. Yani tek bir muhalefet var, o da FETÖ! FETÖ de bir parti değil, terör örgütü. Truva atı!
Kılıçdaroğlu herkesin işine yarayan bir adam. O her şey olabilir. Her pazarlığa açık. Kılıçdaroğlu’nun CHP’den başka gideceği bir yer yok. Aslında CHP’nin de varlığını ve bütünlüğünü koruması için böyle birine ihtiyacı var.
CHP boşlukta yürüyen bir çizgi film kahramanına benziyor. Başını hep dik tutmak zorunda, burnu hep havalarda olmalı. Aşağı baktığında düşer.
CHP’den kurtulmak çok kolay da, onun yerine ne koyacaksınız. Adam “Hacıyatmaz” gibi bir adam! Her düştüğünde biri kollarından tutup kaldırıyor. Adamın bir “özgül ağırlığı” var! Özel bir kişilik tipi. Yüzü kızarmıyor mesela! Gülüşü de, öfkesi de sentetik!
Aslında batı tüm kavram ve kurumların içini boşalttı. Demokrasi, milliyetçilik, liberalizm, sol, bunlar toplumun zihninde bir güven adresi değil.
HDP ile mi barış getireceksiniz, CHP sol-sosyalist bir dünya mı vaad ediyor? Hangi milliyetçilik, hangi liberal akım topluma güven veriyor. Akşener mi merkezdeki kişi.. Yine ne dediği, ne yaptığı belli olan bir AK Parti var.
Batı artık kendisi, kendi halkına bile umut vermiyor. Ekonomisi, siyaseti, toplum hayatı, kültürü, sanatı ile büyük bir çöküşün içinde. Aileyi kaybettiler, gençlik hem nitelik hem nicelik olarak çöktü. Batı herkesi kullandı. Batı dediğin de zaten birkaç kapitalist adam.
Düşünsenize, en hızlı Atatürkçü, en laik adam, F. Gülen’in müridi. CHP imamı yani. “Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam olmuş” fıkrasındaki gibi.
Önce bu gerçeğin topluma anlatılması gerek..
28 Şubat’ta BÇG, Kalkancı diye bir tarikat şeyhi imal etmişti hatırlarsanız, şimdi o zat Captagon’dan içeride yatıyor.. Gülen “Made in CIA”. Peki Kılıçdaroğlu ne menem bir şey!
Sahi, Kılıçdaroğlu niye FETÖ’ye paratöner oldu da, tam da böyle bir zamanda şimşekleri üzerine çekiyor.. Böyle bir zamanda “mayınlı tarla” hükmündeki bir alana girmesinin sebebi neydi!
Türkiye ve AK Parti şimdilik Kılıçdaroğlu ile yaşamaya alışmak zorunda. Katlanmak zor da olsa, CHP’nin yok oluşuna giden yolda onun rolü ve önemi büyük. CHP’nin zehri dermanında gizli. O dermanın adı Kılıçdaroğlu olsa gerek. Durmak yok, yola devam! Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.