2019 koalisyonu…
Coğrafyamızda, Ortadoğu’da yepyeni bir “Koalisyon”şekilleniyor ve Türkiye bu koalisyonun dışında değil!
Sanırım Arap Baharı sonrası en ciddi siyasi hareketlilik bu koalisyon üzerinden biçimlenecek.
Hemen her devletten, her ülkeden, her siyasi çevreden birilerinin yer aldığı bu “yeni siyasi” dalga, önümüzdeki dönemde bazı ülkelerde ciddi değişimlere neden olacak.
Kitleler yerine derin nüfuz çevrelerinin biçimlendirdiği bir tür sistemik hareketlilik olarak tanımlayabiliriz bunu.. Arap Baharı kitlesel reaksiyondu bu ise, Batı’nın yönlendirmesiyle güç/iktidar alanı içinde yeni bir oyunun kurulmasından başka bir şey değil.
ABD-İngiliz projesi: Her ülkede yeni siyasi kadro
Varolan rejimler, güç yapısı bu “Yeni Koalisyon”un hem içinde hem dışında. Tek tek ülkeler, rejimler yok bu yeni yapıda. Sistemler içindeki etkin nüfuz çevreleri arasında bir bağ kuruluyor. Buradan yeni güç haritası oluşturuluyor.
Bu dayanışmanın her ülkede bağlantıları sağlanıyor. O ülkelerdeki küskünler, memnuniyetsizler, yeni proje etrafında biraraya getiriliyor. Ortadoğu’nun yeni siyasi atlası çizilmek isteniyor.
Ucu ABD’ye ve İngiltere’ye uzanan, bölgedeki bazı ülke, kişi ve çevreler üzerinden servis edilen, Katar’ı hedef alan Körfez kriziyle alenileşen, 15 Temmuz’un finansörlerinden ve operasyonel güçlerinden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Muhammed Dahlanüzerinden somutlaşan bir hareketlilik.
Tam anlamıyla Türkiye karşıtı bir yapılanma bu
Diğer bir ucu İsrail’e, bir ucu Mısır’a, hatta Suudi Arabistan’a, hatta İran’a kadar uzanan, Körfez fonuyla beslenen alabildiğine Türkiye karşıtı bir ilişkiler ağı.
Son yıllarda Türkiye’nin net duruşu, pozisyonu, yerli ve tarihi bir perspektifi savunması bölgenin tamamına yönelik küresel ölçekte birçok hesabı bozdu. Bölgeyi yönetenler, Türkiye’yi cezalandırmaya girişti.
Bunun son örneği FETÖ üzerinden servis edilen çokuluslu işgal ve iç savaş girişimi oldu. Bu, son darbe olacak, Türkiye diz çökecek, taşlar yerine oturacaktı!
Sadece FETÖ değil, PKK’nın, Dahlan’ın ve BAE gibi ülkelerin de 15 Temmuz’un arkasında yer almasının nedeni buydu, bir talimattı. Çokuluslu iradenin bütün siyasi uzantılarını harekete geçirmesi ve FETÖ’ye destek vermesi bundandı. Ama burada durmadılar. Şimdi bölge içindeki uzantıları üzerinden işte sözünü ettiğim o “Koalisyon”u şekillendiriyorlar.
ABD, İngiltere, İsrail’e itaat birinci öncelik..
S. Arabistan’daki aile krizi üzerinden, Türkiye’den rahatsız olan bölge ülkeleri üzerinden, tahmin ettiğimizden daha fazla güç elde eden yeni iktidar çevreleri üzerinden, terör örgütleri üzerinden, her ülke içindeki muhalifler üzerinden yeni bir dayanışma hattıoluşturuyorlar.
Bu dayanışmanın, ortaklığın birinci önceliği ABD, İngiltere ve İsrail ile tam ortaklıktır. Siz buna tam itaat da diyebilirsiniz.
İkinci önceliği, Batı’ya karşı gelen, dik duran, onların bölgedeki oyunlarını bozan bütün liderlerin, siyasi hareketlerin hedef alınması, tasfiye edilmesidir.
Yeni siyasi kadrolar ülkeleri küçültecek
Üçüncü önceliği, coğrafyanın tamamına yönelik yeni dizayn, harita değişiklikleri, ülkelerin küçültülmesi planlamaları için operasyonel güçlerin iktidar alanına taşınmasıdır. Hem bölgenin yeni haritasının gerçekleştirilmesi hem de bu haritaya göre siyasi dizayn yapılması, bütün bunlar için ortakların, taşeronların belirlenmesidir.
Son zamanlarda Muhammed Dahlan ve Dubai Emiri Muhammed bin Zaid hakkında yoğun yayın yapmamızın sebebi bu yeni gelişmeye dikkat çekmek içindi.
Aksa krizi projeydi, ilk sonuç Filistin’de Hamas ile Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas arasında başlayan ve Dahlan’ı merkeze alan son tartışma, ‘Yeni Koalisyon’un ilk sonucunu Filistin’de göstereceğine işaret ediyor.
Mescid-i Aksa krizi işte bu proje çerçevesinde özellikle çıkarılmıştır. Dahlan da, BAE de, İsrail de bu oyunun içindedir. Hamas’ın Dahlan’la diyaloğu, aslında Hamas’ın bölgede güç kazanacağını düşündüğü yeni koalisyonla pazarlıklarına işaret etmektedir. Bu durum ise hepimizin kanaatlerini altüst edecek sonuçlara yol açma potansiyeli taşımaktadır.
Sadr S. Arabistan’a gitti, sonra ne oldu?
Yine geçtiğimiz hafta Mukteda es-Sadr’ın Suudi Arabistan ziyareti, hemen ardından Haşd-i Şaabi teröristlerinin silahsızlandırılması çağrısı, Irak’ta S. Arabistan karşıtı afiş ve sloganların yasaklanmasını istemesi, yeni koalisyonla bağlantılıdır.
Bunlardan önce ise, Katar’ı hedef alan kriz, bu Koalisyon’un ilk icraatıdır.
Sanırım önümüzdeki günlerde bölgenin yükselen gücü “Yeni Koalisyon”un icraatları ile ilgili çok şey göreceğiz. Batı, bu koalisyon üzerinden bölgeye yeni müdahaleler dönemini başlatmıştır! İşin özeti şudur.
“Koalisyon”un Türkiye ayağında kimler var?
Peki bu sürecin Türkiye’ye etkisi ne olabilir?
Türkiye’de bir siyasi dalga, oluşum, hareketlilik şekillenir mi? ABD, İngiltere, İsrail ile uzlaşma temelinde, bölge politikalarında köklü geri dönüşü içerecek şekilde, en önemlisi de Türkiye’nin yerli ve tarihi duruşunu “uzlaşmayı öne çıkarmak, Türkiye’yi rahatlatmak” gibi cezbedici cümlelerle pazarlayarak sulandıracak yeni bir siyasi oluşum söz konusu olur mu?
Coğrafyanın her köşesinde hissedilir olan “Yeni Koalisyon”un Türkiye ayağı kesinlikle olacaktır! Muhtemelen bu hareketlenme, 15 Temmuz’da direncini değersizleştirecek, bir yönüyle 15 Temmuz’un yapamadığını yapacaktır. Muhafazakar muhalefet, kritik tarih 2019 olacak
Türkiye ayağında ne tür bir koalisyon kurulacak, kimler, hangi çevreler olacak bilemem. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Focus dergisine verdiği söyleşide kullandığı cümleler bazı ipuçlarıveriyor.
Ama Türkiye içi operasyon CHP üzerinden yapılmayacak. Onun da destekleyeceği muhafazakar kadrolar ve muhafazakar söylem esas alınacak. Türkiye’nin geleceği için oluşturulacak yeni siyasi yapı muhafazakar kimlik üzerine kurulacak ancak Batı ile uzlaşma ön şart olacak.
Sanırım bütün bunları 2019’a hazırlık olarak görebiliriz. Yeni bölgesel koalisyonun Türkiye ayağı için kritik tarihi 2019 olarak not edelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.