Selamsız sabahsız tatiller!
Siyasi gündem dur durak bilmiyor. Ama havayı biraz değiştireyim...
Bugün yazıma güzel, küçük bir butik otelin kahvaltı salonunu anlatarak başlayayım...
İlk ben gelmişim.
Kahve, çay, sonra biraz pişi, bir dilim beyaz peynir, birkaç zeytin ve iki kaşık kayısı reçeliyle kahvaltımı tamamlayıp herkesten uzak bir köşede kitaplarımı okuyacağım. Aklım biraz da güneş yükselinceye kadar sürecek kuş cıvıltılarında. Vakti kaçırmadan terasa çıkmalıyım.
Derken otel misafirleri sökün etmeye başlıyorlar.
Her yaşam tarzından birer numune halinde çocuklu çiftler, arkadaş ve akraba grupları, vd.
***
Selam yok.
Gülümseme? Hiç yok.
Her gelen diğerlerine düşmanmış gibi bir bakış atıp minik açık büfeye koşuyor.
Abartmıyorum, sanırsınız ki, az sonra birden büyük bir kavga patlak verecek!..
İçimden "ne oluyoruz yahu?" diye geçiriyorum.
Haydi diğer otel misafirlerini geçtim ama servis elemanları hiç yokmuş gibi davranıyorlar ya, o çok itici.
Servisteki çocuklardan birine şaşkınlığımı fısıldıyorum. "Hep böyle, alıştık abi" diyor.
Sonra yeni gelenlerden biri nihayet servis elemanlarına gülümsüyor.
Çünkü kuş sütü gibi imkânsız bir şey istiyor.
Gülümseme dediğim, bir nevi rüşvet.
Kendimi tutamayıp içimi Twitter'a dökmeye başlıyorum...
"Yahu böyle mutsuz ve suratsız olmak için mi valiz toplayıp buralara kadar yola düştünüz? Bari şu çamlara, zeytinlere, fıstıklara bir selam verin, şu havayı içinize çekin..."
Ertesi gün sahilde karşılaştığım ahbaplarıma konuyu açıyorum.
Onlar da bir hafta önce gittikleri güneydeki büyük tatil köyünde benzer sahneleri yaşadıklarını anlatıyorlar.
***
Demek ki durup hesaplaşmamız gerekiyor...
Bir kere bu selamsızlık neyin nesi?
Uzaklık mı? Sakınganlık mı? Gerginlik mi?
Yoksa yeni ve hızla yaygınlaşan bir görgüsüzlük tipinin sonucu mu?
Hepsi...
Fakat daha önemlisi şu...
Tatil dediğimiz şey "mutlak mutluluk beklentisi" haline sokuldu.
Bu beklenti daha ilk sabahtan gerginlik ve tatminsizliğe yol açıyor.
Eh, yılın üç yüz elli beş gününü güzelliklerle, iyilikle, neşeyle, şefkatle ve sevgiyle bezemek hiç aklına gelmez ama on günlük tatilden mucizeler beklersen sonu böyle oluyor!
Kendini pek zeki bulan günümüz insanının en derin şapşallıklarından biri bu aslında.
Nasıl büyük bir aldanış!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.