Trump’ı kim kurtaracak!.
Hollanda’yı biliyorsunuz, seçim olalı aylar oldu, hâlâ Wilders karşısında hükümet kurulamadı. Batı demokrasisi sorunlarını çözmüyor artık, sorun üretiyor. Bunu görelim. Gül de artık “fabrika ayarlarına dönmekten söz ederken şu ‘evrensel demokrasi’den filan sözetmese. Olmayan bir şeyden söz ediliyor ve birilerine de hayali bir umut pompalanıyor. “Demokrasi mazlum milletlerin afyonu” olmasın sakın!?
Hatırlarsanız Hollanda seçimleri Mart ayında yapılmıştı. Şimdi sıra Almanya’da. Faşistleşme sırası Merkel’de. PEGIDA taraftarlarına oy kaptırmamak için PEGIDA’dan daha faşist olmaya çalışıyor sanki Merkel! Ama tabi, “keskin sirke küpüne zarar” veriyor.
Merkel’in tedirginliğini anlıyorum. İşgal altındaki bir ülkenin başbakanı olmak zordur. Başkasına laf ile binlerce nizamat vereceksin, sonra dönüp PKK, PYD, FETÖ’ye ev sahipliği yapmak zorunda kalacaksın. Fehriye Erdal’larla kol kola gireceksin!
Makyajsız çok çirkinsiniz. Demokrasi iyi bir makyaj malzemesi değil mi zaten! Bu arada iyi iş çıkarttınız. “Demokrasi-Memokrasi” diye sömürge döneminin izlerini sildiniz. Tarihin kirli çamaşırlarını o kir sökücü deterjanlarınızla iyi sildiniz, şimdi “yumuşacık” ve “mis gibi kokan” bir tarihiniz var. Harikasınız! Dizi filmler, romanlar, operalar, baleler, “tiyatro-miyatro” diye işi götürüyorsunuz.
Sovyetlerin dağılışını hatırlayın. “Kızılordu”nun askerleri bir gecede nasıl Neo faşistlere dönüşüverdiler. Miloseviçgillerin Bosna’daki katliamlarını hatırlayın. BM gözetiminde Hollanda askerleri bu katliamda 3 maymunu oynamışlardı değil mi!
Fransa’yı, Avusturya’yı geçelim. Şimdi sıra Almanya’da. 24 Eylül’de Almanya’da seçimler var. Ardından ne olacak göreceğiz.
Aslında Almanya’yı unutun, Amerika’ya bakın. Almanya’nın geleceği Amerika, İngiltere, Fransa ve NATO’dan bağımsız düşünülemez. ABD’de, Trump’ın geleceği burada kilit role sahip. ABD-İngiltere ve NATO triosudur Almanya’nın geleceğinde asıl belirleyici olan.
Trump, görünen o ki 3 vakte kadar gidici. Trump’tan kurtulmak, Erdoğan’dan kurtulmaktan çok daha kolay olacak. Sonuçta Trump sistem içi bir aktör. Trump’ı göndermek zor değil, yerine kimin geleceği asıl sorun. Trump, Kılıçdağoğlu’na benziyor. Kendinden menkul bir gücü yok. Onu oraya getiren akıl ve iradenin bundan sonra ne yapacağı önemli. Trump’a karşı olanların da asıl hesaplaşması Trump’ın arkasındaki güçle. Pentagon, CIA, FED, daha doğrusu derin güçlerin kendi içlerindeki derin çelişkiden kaynaklanıyor asıl sorun.
Trump asıl oyuncu değil. O santrançtaki bir taş sadece.
İşin en temelindeki sorun ise, kapitalizmin krizidir. 1000 yıl sürecek dedikleri sistem kavram ve kurumları ile çöküyor. 19. yy’ın sonunda oluşan siyasi kavram ve kurumlarla 21. yy’ı açıklamak ve yönetmek mümkün olmuyor. Batı insanı, siyasası derin bir boşluğa düştü. İntihar ediyorlar. ABD’deki derin krizin, sokak eylemlerin arkasındaki asıl gerçek bu. Bu kriz sadece ABD’nin değil, aynı zamanda AB’nin, NATO’nun krizidir. Bu kriz batılı kavram ve kurumlarla yönetilen, o kavramlarla düşünen bütün insanların, bu “yaşam tarzı”nın krizidir. Bunun, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel sonuçları var ve olacak. Bu kriz giderek derinleşecek göreceksiniz.
Batı ailesi iflas etti. Gençliklerini büyük ölçüde kaybettiler. Bu çatışmalar krizi, kriz çatışma sürecini kışkırtacak. Batılı yöneticiler tarihin akış yönünün aksine yol almaya çalışıyorlar.
Trump’ın siyasi ömrü uzun değil. Eyaletlerde isyan büyüyor. Irkçılar ve liberaller birbirlerine giriyorlar. Globalistler tası tarağı topluyor. “Yabancılar” da. ABD artık “hayaller ülkesi”, “özgürlükler ülkesi” değil. Trump gitse de bu gidiş değişeceğe benzemiyor. O ikiz kulelerin vurulduğu gün patlak veren kriz derinleşerek devam ediyor..
Trump’ın danışmanları artık tek tek değil, toplu halde istifa ediyorlar. Bu sokak eylemleri, Amerikan derin devletinin kendi içindeki hesaplaşmasının sokağa yansıyan yanı. Şimdi bu çevreler artık Trump sonrasını konuşmaya başladılar bile. Ve bu işin ertelenmesi de pek mümkün gözükmüyor. Alman seçimlerinden önce bu gidişin yönü netleşir diye düşünüyorum. Yani Trump’ın geleceği konusunun konuşulduğu masada Merkel’in geleceği de konuşuluyor. Sadece Merkel ve Trump’ın geleceği değil, ABD, İngiltere, Fransa ve NATO’nun geleceği de masadadır. Türkiye ile birlikte Rusya, İran, Irak, Suriye, Filistin, Arap ülkeleri ve tabi FETÖ’nün geleceği de konuşuluyordur.
Türkiye’de de bir takım suikast timlerinden söz ediliyor ya, eğer birileri bir şekilde Trump’ı tasfiye edecekse, birileri o durumda mevcut dengeleri kendi lehlerine çevirmek için bu sözünü ettiğim ülkelerde de bir takım operasyonları gerçekleştireceklerdir ki, Trump sonrası planlarını hayata geçirebilsinler.
Yani demem o ki, FETÖ’nün geleceği de Trump’ın geleceği ile birlikte masada olacaktır. Onun için FETÖ de durup beklemeyecektir. Onun için Avrupa’da, İngiltere’de, Rusya’da daha başka ülkelerde saldırılarda bir artış var. Daha başka ülkelerde de olacak. Suudi prenslerin ani ölümleri ya da Arap zenginlerin aileleri ile birlikte, kalabalık şekilde ülke dışına seyahatleri de boşuna değil.
Hep söylüyorum, bu kriz kapitalizmin krizidir ve kapitalizm kan kaybetmeye devam ediyor. Aranan kan bulunmuş değil. Batıda kaptan köşkünde kavga var. Gideceği yeri bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgâr fayda sağlamaz!
Merkel’e gelince Almanya’da bu saatten sonra politikacı olmak, dua ile istenen bir beladan başka bir şey değil.. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve gelecek günler, onlar için geçen günleri artıracak.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.