Kevser ve ebter: Nahr günleri ve “intihar” günleri
Kurban Bayramı’na bu yıl da buruk giriyoruz…
Arakan’da dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşanıyor…
Dünya seyrediyor…
Kevser ve ebter: Nahr günleri ve “intihar” günleri
Sözümona Müslüman ülkeler seyrediyor…
Birleşmiş Milletler, zoraki bir toplantı yapıyor ve “sadece kınıyoruz” diye bir açıklama yapıyor.
İnanılır gibi değil gerçekten! “Sadece kınıyoruz” derken, “bir milyon Müslümanın katledilmesine göz yumuyoruz, kına yakıyoruz” der gibiler!
Lanet olsun size!
Lanet olsun kanla kurduğunuz, masumların kanını akıtarak koruduğunuz kapitalist düzeninize!
Ebter olasınız: Soyunuz kurusun!
İnsanlık sizden kurtulsun, rahat nefes alsın.
Düşün insanlığın yakasından!
O “insan hakları, özgürlükler, hukukun üstünlüğü” gibi zorbalıklarınızı, döktüğünüz kanı, akıttığınız gözyaşını maskeleyici, ayartıcı, sahte söylemleriniz başınıza çalınsın!
Gölge etmeyin, başka istemiyor bu dünya sizden!
Defolun işgal ettiğiniz yerlerden, kanla beslendiğiniz mazlum coğrafyalardan, yeter!
Bugün sizlerle yine de kurbanı, bayramı ve anlamını konuşacağım bu zorbalara, barbarlara inat!
Bayramı çok görüyorlar bize! Ama bayramı yapacağız, yaşayacağız buruk da olsa…
Bu buruk bayramlar, bizi olgunlaştıracak, birbirimize daha da yakınlaştıracak, kenetleyecek, bağlayacak, kardeş kılacak inşallah…
KEVSER SÛRESİ’YLE GELEN HABER…
Kurban ve bayramına dâir Kitabımız’da birkaç yerde “haber” vardır. Ama Kevser sûresinde verilen ihbar, ihtar ve emirler, oldukça çarpıcı ve anlam yüklüdür.
Kevser sûresi, Kutlu Kitabımız’ın en kısa ama İslâm’ın tekliflerini, vaatlerini, haberlerini, temellerini, temel direklerini en mükemmel, en özlü şekilde tasvir, tavsif ve tarif eden sûrelerin başında gelir, biliyorsunuz.
İlkin Kevser sûresi’nin mealini verelim. Meali, Elmalılı’nın tefsirinden aktarıyorum:
“1-Biz verdik sana hakikatte Kevser. 2-Sen de Rabbın için namaz kıl ve kurban kesiver. 3-Doğrusu, sana buğz edendir ebter.”
Sûrede öne çıkarılan iki kilit kavram var: Kevser ve ebter.
Elmalılı, müfessirlerin kevser’e 26 değişik anlam verdiklerini zikrediyor; bunlardan beşini alıyor ve enfes bir şekilde izah ediyor.
Kevser, lügatte „çokluk” anlamına geliyor. Müfessirler, sûredeki kevser’i özetle “hayr-ı kesîr”, yani “çok, pek çok hayır” olarak tercüme ediyorlar.
Ebter ise, sözlükte, "nesli tükenmiş” demek.
Sûre’nin nâzil oluş sebebi, Hz. Peygamber’in (sav) oğlu Kasım’ın vefatı üzerine kâfirlerin, Peygamberimize “ebter” diye hitap etmeleri.
Elmalılı’nın Kevser’in anlamlarına ilişkin yaptığı zihin ve ufuk açıcı izahattan beşini sizlerle -özetleyerek- paylaşmak istiyorum:
BEŞ KEVSER HÂLİ VE AHVALİ
Birinci anlam: Kevser, Cennet’te bir nehr’in adıdır. Kâinâtın övüncü ve bütün âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimize Kevser’in Mi’rac’ta gösterildiğini, ümmetine, nehirlerin en güzeli Kevser nehrinin bir nimet olarak vadedildiğini sahih hadislerinden öğreniyoruz.
İkinci anlam: Kevser’den muradın, bizzat nübüvvet şerefi olduğu belirtiliyor: Elmalılı, nübüvvet’in, Peygamberimizin âlemlere rahmet olarak gönderildiğinin en önemli işâreti olduğunu zikrediyor ve Hz. Peygamberin Müslim, Mü’min ve Muhsin olanlara iki dünyanın nimetlerini tatmalarının vasıtası olduğuna dikkat çekiyor.
Üçüncü anlam: Kevser’den muradın âlimler olduğu zikrediliyor. Elmalılı, "ilmen ve ahlâken verese-i Enbiya olan ulemâ, hayr-ı kesîrdir”; bu sebeple, ulemâ, İslâm’ın, Müslümana teklif edilen mükellefiyetlerini hatırlatarak, iki dünyada rahmet-i ilâhiyeyi halka haber verir ve ulaştırır, diyor.
Dördüncü anlam: Kâinât ve içindeki her şeydir. Zira kâinât ve içindeki her şey, Allah’ın inşâ ve her dâim ihya ettiği düzenini, emrini yerine getirir ve böylelikle, eşref-i mahlûkât olan insana Allah’ın rahmetini bahşeder.
Beşinci anlam: Hz. Peygamberin evladlarının ve ümmetinin kesreti’dir (çokluğudur). Elmalılı burada, “bu, düşmanlarının zannettiği gibi, senin oğullarının li-hikmetin vefatıyla, neslin tükenmeyecek,... [aksine] mürûri zaman ile... pek çok nesil vereceğiz, [demek oluyor],” diyor.
MEKKE’DEN MEDİNE’YE… EBTER’DEN KEVSER’E…
Bilindiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm, Mekke’de ve Medine’de nâzil oldu. Bu sûre, Mekke’de nâzil olan sûrelerden.
Mekke’de nâzil olan sûreler ve âyetlerle, İslâm, bir din olarak hayat buldu. Medîne’de nâzil olan sûreler ve âyetlerle ise, İslâm, hayat oldu.
Mekke’de insana müdahale edildi; Müslüman şahsiyetin ve zihnin tekmili, tesisi ve inşası sağlandı.
Medine’de ise hayata müdahale edildi, İslâm, bizzat hayatın kendisi oldu; Müslümanca yaşama zemini kuruldu…
Başka bir deyişle, Mekkî âyetler, İslâm’ın yaratıcı ruhunun, Medenî âyetler ise, kurucu iradesinin temellerini attı.
Kevser, mü’minlere hediye edilen yaratıcı ruh’tur. Ebter ise, bu yaratıcı ruhtan nasîbini alamayanların, dünyaya tapanların, dünyadan başka bir hayat tanımayanların bu dünyada verdikleri kavgayla dünyayı karanlığa, zindana çevirenlerin yıkıcı iradelerinin adıdır. Ama şu kesin: Şirkin, zulmün, küfrün ömrü de, insanlığa verdiği hayırları da sınırlıdır.
Ebter hâli, bir intihar hâlidir: Yitiş ve bitiş durumu.
Kevser hâli ise, gürül gürül akan, aktıkça berraklaşan bir nahr hâli: Her dâim oluş, kendi oluş ve varoluş imkânı.
Kurban, münbit bir Kevser mevsimidir; iman eden insanı, hem Allah’a ve varlıklar âlemine, hem de eşyâ’nın ve kâinâtın hakîkatine yaklaştıran, yakınlaştıran bereketli, leziz bir iklim…
O hâlde Kurban Bayramı ikliminiz ve kevseriniz dâim ve kâim olsun, mazlum Müslümanları Kurban Bayramı’nda kurban etmekten çekinmeyenler ve “sadece kınıyoruz” diyenler, ıslah olsunlar, eğer ıslah olmayacaklarsa “soyları kurusun” diye duâ ediyorum.
Hayırlı bayramlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.