Putuna söversen Allah’ına söver
"Allah’tan başkasına tapanlara küfür ve hakaret etmeyin; sonra onlar da bilgisizlik yüzünden sınırı aşarak Allah’a hakaret ederler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini güzel gösterdik. Sonunda dönüşleri rablerinedir. Artık O, ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir" (Enâm: 108).
Peygamberimiz (s.a.) Mekke’yi fethettikden sonra Kâbe’yi dolduran putları temizletti, bir sahâbîyi göndererek Taif’teki meşhur putu kırdırdı… Bunlar doğru, ama Hicretten önce de Kâbe putlarla dolu iken o ve ashabı orada ibadetlerini yaptılar ve putlara da dokunmadılar. Bu tarihte putlara dokunmanın faydasından çok zararı vardı, fetihten sonra ise onları orada bırakmanın o tarihte, o şartlarda ve o toplum için zararı vardı.
Fayda-zarar hesabı yapmadan başka dinlerin kutsallarına dokunmak, onlara küfür ve hakaret etmek İslam’ın talebi değildir. İslam’ı tebliğ etmenin ve diğer dinlerin yanlış ve eksik taraflarını anlatmanın uygun yolları vardır ve ve yollar her zaman, her yerde aynı değildir.
Yanlış yapmanın acı bedellerinden birini de şu haberde görüyoruz:
“2001 yılında önce Afganistan’da Buda heykellerinin yıkılması bahanesi ve arkasından 11 Eylül olayları esnasında Burma Askerî Yönetiminin ülkede yaşayan Müslümanların El Kaide ile bağlantılı oldukları imalarıyla gerginlikler tırmandırılmıştır. 800’den fazla insan katledilmiş, 2000’den fazla insan yaralanmıştır. Akyab’da 6 Müslüman mahallesi tamamen yıkılmıştır. Budist rahipler öncülüğünde 1000’den fazla kişi Müslümanların dükkânlarına, evlerine ve camilerine saldırarak adeta bir yok etme faaliyetine girişmiştir.”
Bugünlerde içimiz acıyarak takip ettiğimiz Arakan Müslümanlarının katliamı için de başka bahaneler ve sebepler yanında Buda heykelinin kırılması ve ona yönelik hakaretler var.
Katliamın öncüsü ise eski Budist rahip ve 969 hareketinin lideri Ashin Wirathu. Sosyal medyada birçok takipçisi olan bu sözde rahip, Budistleri Müslümanlara karşı kışkırtıyor. Müslümanlara karşı nefretini de, “Bir yılan nerede olursa olsun zehirlidir. Sadece bir tane var diye yılanı küçümseyemezsiniz. Nerede olursa olsun tehlikelidir. İşte Müslümanlar da böyledir” sözleriyle dile getirmişti.
Bu katliam ve Müslümanlara yapılan diğer zulümler karşısında Budist rahiplerin ikiye ayrıldığını görüyoruz: Bir kısmı Budizm’de şiddet yoktur, yapılan zulüm ve katliam dinimize aykırıdır” derken diğer kısmı Müslümanları yılana benzeterek başlarını ezmeyi savunuyor ve bu zulme fiilen de katılıyorlar.
Elbette Arakan zulmünün asıl sebebi şurada ve burada Buda heykellerinin kırılması ve hakaret edilmesi değildir, ama bu gibi eylemlerin yapılan zulmü kamuoyuna benimsetmek veya tepkiyi yumuşatmak için kullanıldığı da bir başka gerçektir.
Bir Müslüman Hristiyanların haçını çiğnerse Hristiyanlar da onun kitabını ayaklar altına alıp çiğnerler; Kur’ân’a göre Müslümanlar kitaplarını korumak için mesela Hristiyanların haçına hakaret etmeyecekler.
Bugün Batı’da İslam ve Müslümanlar aleyhine yürütülen kampanyalar, İslam tehdidi, İslamofobi efsaneleri bazı Müslüman fert ve grupların yanlış, çirkin, yersiz davranışları ile terör eylemlerinden güç alıyor.
Müslümanlar olarak tepkilerimizi kontrol etmek durumundayız. Din adına konuşanlarımızın, savaş halinde olmadığımız başka din mensuplarına karşı şiddet ve nefret dilini kullanmaları, halkı buna teşvik ve tahrik etmeleri fayda değil, zarar getirir, getiriyor.
Şiddet yanlısı Budistlerin Arakanlı Müslümanlara yaptıkları zulmün hiçbir mazereti ve meşru sebebi olamaz, ancak düşmanın eline fırsat vermek de hikmetli bir davranış değildir. Müslümanın işi putları kafalarda ve gönüllerde kırmak olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.