Erdoğan ve AK Parti eleştirilemez mi?
Erdoğan ve AK Parti eleştirilemez mi?
Açıkçası, bırakınız bu soruya cevap yetiştirme gayretini, bu sorunun sorulmasını bile ağır bir haksızlık olarak görürüm.
Siyasi tarihimizde AK Parti kadar eleştirilmiş bir başka parti var mıdır? Recep Tayyip Erdoğan kadar eleştiri oklarının hedefi yapılmış bir başka siyasetçi, bir başka lider var mıdır? Merhum Erbakan, Merhum Özal ve partileri, acaba AK Parti ve Erdoğan’ın maruz kaldığı eleştirilerin 100’de birini görmüşler midir?
AK Parti kuruluş hazırlıkları aşamasından itibaren, Erdoğan ise siyaset sahnesine adım attığı andan beri kıyasıya eleştiriliyor.
AK Parti ve Erdoğan sadece Misak-ı Milli sınırları içinde de eleştirilmiyorlar. ABD ve Almanya’nın politikacıları ve medyası “eleştiri” maskesi altında sabah akşam AK Parti ve Erdoğan’la uğraşıyorlar. Onların yaktığı işaret fişeğiyle dünyada birçok merkez AK Parti ve Erdoğan’ı hedef yapıyorlar.
Sadece eleştirilseler iyi… Eleştirinin sonuç getirmediği durumlarda devreye fiili saldırı giriyor. “Eleştirilemez mi” dediğiniz bu parti ve bu lider, 15 yıldır içerden ve dışardan fiili saldırılara, tehditlere de maruz kalıyorlar.
AK Parti’yi ve Erdoğan’ı büyüten, zirvelere taşıyan en önemli faktör eleştiridir. Haksız, yıkıcı, milletin hissiyatından uzak eleştiri, AK Parti’yi milletin partisi, Erdoğan’ı da milletin sevgilisi yapmıştır.
Erdoğan, Şair Ece Ayhan’ın meşhur dizesinin tek kelimesini değiştirerek, “Biz manşetlerle çarpışarak büyüdük kardeşim” diyerek, hem kendisinin, hem de partisinin eleştiriyle büyüdüğünü sıkça ifade etmiştir.
AK Parti ve Erdoğan’ı büyüten yalnızca yıkıcı ve haksız eleştiri değildir. AK Parti ve Erdoğan, yapıcı, samimi eleştiriyi, dost uyarılarını, tavsiyeleri, tenkitleri dikkate almış, istikametlerini buna göre belirlemiş, başarıyı da bu yapıcı eleştirinin üzerine bina etmişlerdir.
AK Parti’nin Grup toplantıları, istişare toplantıları, özellikle de MKYK ve MYK’sı esaslı eleştiri ve özeleştiri platformlarıdır. Erdoğan, kendi iç muhasebesini yapan bir liderdir. Parti mekanizmalarında eleştiri zeminini muhafaza eden, her türlü eleştiriyi pür dikkat dinleyen, not eden bir liderdir Erdoğan. Üslubunca, nezaket dairesinde ve yapıcı bir dille danışmanları da Erdoğan’ın huzurunda her türlü eleştiriyi dile getirebilirler ve inanın bunların hepsi dikkate de alınır.
Eleştiri ve özeleştiri, AK Parti ve Erdoğan’ın en yakın yol arkadaşlarıdır. Bu başlangıçta böyleydi, bugün de böyledir.
Son zamanlarda, AK Parti ve Erdoğan’ın daha önce tecrübe etmediği bir eleştiri furyasıyla karşı karşıyayız.
Suret-i Hak’tan görünen, içerden konuşuyor ve yazıyormuş gibi yapan, “ben de AK Partiliyim” diyerek söze başlayan, ardından da en acımasız, yersiz, haksız ithamları boca eden bir anlayış dikkat çekiyor.
Dün, Star Gazetesi’nde Sayın Halime Kökçe bu konuyu ele almış ve güzel bir değerlendirme yazmış. “Eleştiri diye sunulan söylem, eleştirinin çok ötesinde bir tanımlamayı hak etmiş durumda. Bu artık muhalif bir duruş olarak kendini belli ediyor” diyor Halime Kökçe.
Kökçe, eleştirilerin Erdoğan ve AK Parti’yi “İslamcı bir parti ile yedekleme” niyetinde olduğunu belirtiyor ve “ortaya konulan söylem, eleştiri olup ön açmıyor, bilakis asılların sustuğu mümessillerin konuştuğu bir muhalif cepheyi resmediyor” tespitini yapıyor.
Birkaç hafta önce “Tuzak” başlıklı yazımda Halime Kökçe’nin de vurguladığı bu tehlikeye dikkat çekmek istemiştim. AK Parti içinden bir muhalefet odağı oluşturmak için sinsi bir gayret olduğunu yazmıştım.
Ancak, AK Parti’ye ve Erdoğan’a yönelik bu sinsi saldırının zamanlaması ve kaynağı konusunda Kökçe ile ayrışıyoruz. İçerdenmiş gibi, özeleştiri gibi görünen üslubun zarar verdiğine ve yersiz homurdanmaları yaygınlaştırdığına şüphe yok. Ne var ki, “AK Parti içinden bir muhalefet çıkarma” tehdidinin henüz söz konusu olduğuna katılmıyorum ve tehdidi besleyen bu eleştiriler değil. Ya da sadece bu eleştiriler değil.
Suret-i Hak’tan gibi görünen eleştiriler kadar, hatta onlardan daha fazla, “Erdoğan’ı ve AK Parti’yi savunmak” adı altında yapılan abartılı, gayri samimi, yapay, üslupsuz, nezaketsiz ve “vıcık vıcık” tavırlar bu tehdidi besliyorlar. Sadece “AK Parti içinden muhalefet çıkarma” tehdidini beslemekle de kalmıyor, işte bu yakındığımız eleştirileri de esasen o tavırlar üretiyorlar.
Ortada bir “aksiyon”dan ziyade “reaksiyon” olduğunu görmemek, tehdidi analizden bizi uzaklaştırır. Birileri, hem de AK Partili gibi görünen ama olmayan, “Reisçi” gibi görünen ama asla olmayan birileri, ördükleri çuvalın içine kendi maddi çıkarları önünde engel gördükleri herkesi süpürmeye çalışıyorlar; sadece çuvalın içinden gelen tehdidi görmek, resmin bütününü ıskalamaktır.
Neyse ki AK Parti de, Erdoğan da senaryoyu, tuzağı görüyorlar. Zira özeleştiri mekanizması sıkı çalışıyor. Hem de çok sıkı çalışıyor. Bu “eleştiri” tartışmasından kimseye ekmek çıkmaz. Eleştiriyormuş gibi yapanlara da çıkmaz, dalkavuklara da çıkmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.