Baştan yanlış iliklenen bir düğme
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık için referandum kararı alması ve dünyanın neredeyse tamamının bu karara itiraz etmesine rağmen geri dönmemesinin sarsıcı etkilerini gözlemeye devam edeceğiz. Çünkü başta ABD olmak üzere birçok küresel aktör Barzani’ye net ifadelerle, “Alacağın kararın olumsuz sonuçları olacak ve o zaman da bizi unut” mesajı yağdırıyor. Türkiye de bağımsızlık girişimine karşı “kesin bir cevap” vermek için bugün MGK’yı toplayacak.
***
Ortadaki tablo yıllardır Kürt devleti bahsinde üretilen cümle komplo teorilerini yerle bir ediyor. En başta da ABD’nin Türkiye’ye karşı bir Kürt devleti kurdurmak hayali olduğuna dair güçlü ve sarsılmaz zannedilen iddiayı… Görüldüğü gibi bugün fırsat oluştu ama ABD böyle bir hayalin gerçekleşmesini desteklemek bir yana, Türkiye’nin de kaygılarını hesaba katarak Barzani’ye en şiddetli itirazı gösteren ülke oldu. Washington, referandum yaklaştıkça her gün el yükselterek IKBY’yi tehdit ediyor.
Aktüel müttefikimiz Rusya nispeten bağımsızlık kararına karşı soğukkanlı yaklaşıyor ve toprak bütünlüğünün korunmasından öteye bir tavır koymuyor. Kremlin’in açıklamalarında muhtemel bir bağımsızlık kararını tanıma opsiyonu da dışlanmıyor.
Türkiye ise, başlangıçta Irak’ın iç işi olarak gördüğü konuya birkaç gün içerisinde ağır bir tepkiyle iştirak etti. Bağdat hükümeti bile hala askeri hazırlık yapmamışken bizim tanklar sınırda yığınak yaptı bile. Daha karar alınmadan ilişkilerimiz koptu kopuyor.
Barzani yönetimiyle ilişkilerimizin uzun süreden beri neredeyse mükemmel olduğu dikkate alınırsa Ankara’nın tavır değişikliğinin kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Zira, referandum ister yapılsın ister ertelensin, toz bulutu bir şekilde indiğinde ABD’den başlayarak bütün itirazcı ülkeler içinde IKBY ile ilişikleri bozulacak tek ülke Türkiye olacaktır. Ticari ilişkiler ve güvenlik politikaları bağlamında en büyük kaybı Türkiye yaşayacaktır. Manzara bunu gösteriyor…
Bu kadar büyük bedel ödemek göze alındığına göre Ankara için bağımsız Kürdistan büyük bir felaket olmalı… Ya da Kuzey Suriye’de ABD’nin askeri desteğiyle tahminlerin ötesinde bir alana hükmeden PYD’nin şimdiden özerkleşmesine ilaveten yeni bir bağımsızlık fazla gelmektedir. Bilindiği gibi, Suriye’de istemediğimiz birçok şey oldu ama en istemediğimiz şey; yani PKK devleti de hemen hemen yolu yarıladı.
Bir yandan Erbil, öte yanda Kobani… Dolayısıyla, tam olarak neyin kötü ve neyin daha kötü olduğunu bilemiyoruz.
Bildiğimiz tek şey var. Türkiye’nin bir Kürt sorunu olmasaydı ve bu sorunun ürettiği PKK olmasaydı bugün Barzani’nin kuracağı bağımsız devlet himayemize mazhar olacaktı ve bırakın itirazı, desteğimizi alacaktı. Referandumdan kaygı duymayacaktık ve itiraz edenlere karşı da gönül rahatlığıyla o bölgede yaşayan insanların kendi kaderlerini tayin hakkına saygı göstermelerini söyleyecektir.
Şimdi üzerimizde bu sorunun gölgesi ve PKK’nın hedefleri varken, kimden gelirse gelsin bağımsızlık fikri rahatsız edici çağrışımlara yol açıyor.
***
Hasılı… Zamanında çözemediğimiz gibi ilaveten Suriye sathına yayılmasına mani olamadığımız bir mesele tekrar tekrar stratejik menfaatlerimizi baltalıyor. Dahası, içimizdeki Kürt nüfusundan bütün bölgeye yayılan akrabalarına kadar geniş bir coğrafyada duygusal kırgınlığa sebep oluyor.
Sebebi ne olursa olsun bir sorunu çözemedik ve çözümsüzlük geçmişte olduğu gibi bugün de hala en çok bize zarar veriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.