M.Kemal ve İnönü devrinde çok câmi satıldı
Sayfaları bol miktarda Atatürkçülük soslu video, resim ve yazılarla donatılmış, seküler Türkçülüğü ve yüksek dozda ulusalcılığıyla temayüz etmiş günlük bir gazetenin yazarı yakın tarihle ilgili bir mevzuu öyle çarpıtmış ki ileri sürdüğü iddiaları değme Atatürkçülerin dahi kabul edeceği şüphelidir. Mesele şu: İktidara mensup üst seviyede bazı siyasilerin, Tek Parti döneminde M. Kemal ve İnönü’nün câmi kapatıp yıktırdıklarını dile getirmesine hayıflanmış ve bir Atatürkçü olarak savunmaya geçmiş. Savunması yakın tarih gerçekleriyle uzaktan ilgisi olmayan bir garabet:
“Ne Atatürk döneminde, ne sonraki yıllarda böyle densizlik yapıldı… Aksine Atatürk, İstanbul’da iki câminin onarılması için tâlimat vermiş, câmilerimizin iyi muhafaza edilmesi gerektiğini öğütlemişti. İsmet Paşa da 2. Dünya Savaşı sırasında silahlı kuvvetlerin ihtiyaçlarını karşılayacak olan halkın yardımlarının câmi avlularında toplanmasını, hepsinin cemaatin gözetimi altında tutulmasını ve oralardan ordunun levazım yetkililerine aktarılmasını istemişti… Sen bu gerçekleri görmezden gel, yalana dolana dayan, iftira et... Siyaset böyle yapılmamalı…”
Her tarafı eğri büğrü olan bu iddianın neresini düzeltmeli? Prof. Dr. Cemil Koçak’ın 2 ciltlik “Türkiye’de Millî Şef Dönemi” kitaplarıyla Mustafa Armağan’ın “Satılık İmparatorluk” ve “Tek Parti Devri” adlı kitaplarından edindiğimiz bilgilere göre, M. Kemal ve İnönü’nün bizzat imzalarıyla birçok câmiin satıldığını, bazı câmilerin Chp binası olarak tahsis edildiğini ulusalcı gazetenin yazarı ya bilmiyor ya da Atatürkçü-ulusalcılığına gölge düşüreceğini düşünerek bu elim gerçekleri örtmeye çalışıyor. İkinci ihtimal daha kuvvetli.
LÂDİNÎ DEVRİMLER İÇİN SATIŞA ÇIKARILAN CÂMİLER
Güneşin ve ayın varlığını reddetmek nasıl mümkün değilse, laikçi-pozitivist Kemalist Cumhuriyet devrinde 1927’den 1950’ye kadar birçok câmiin satıldığını ve Chp binası olarak kullanıldığını da inkâr etmek mümkün değildir.
M. Kemal ve İnönü dönemlerinde lâdinî ve ideolojik inkılâplar gereğince plânlı şekilde câmi sayısını azaltmak için hareket edildiği ve sonra milletin karşı çıkabileceği ihtimaliyle dozunun düşürüldüğü belgelerle sabittir.
1925'de “Evkaf (Vakıflar) Bütçesi ile gereksiz' ve harap olan vakıf binaları ile arsalarının satılmasına imkân veren” kanunla başlar câmi satışları… 1927’de “Muvazene-i Umumiye Kanunu (Bütçe kanunu) ile câmilere yapılan zulümler tatbikata geçirilir. Diyanet İşleri Riyaseti 8 Ocak 1928'de bir tamimle “Hakiki ihtiyaç'ın dışında kalan câmileri” tesbit etmeye çalışır ve sonrasında Kemalist Chp hükümetleri câmi kıyımını başlatır.
5 Haziran 1935’de üçüncü kez çıkarılan Vakıflar Kanununun 15 Kasım 1935 tarihli ilâvesinde 2845 numaralı “Câmi ve Mescidlerin Tasnifi… Hakkında Kanun” la bine yakını câmi ve mescid olan iki bine yakın vakıf eserinin satıldığı tartışılmaz bir vak’a.
CHP OCAĞI YAPILAN CÂMİYE ALTI OK ARMASI DİKİLİYOR
Yüzlercesinden şu birkaç örnek bu vahim vukûatları yeni duyanların dudaklarını uçuklatabilir. İstanbul’daki Mihrişah Vâlide Mescidi’nin Chp Ocağı yapılarak üzerine altı ok arması dikildiğinin, Konya’daki Şerafeddin Câmiin minaresinin tepesine Chp okları asıldığının yalan olduğunu söyleyebilecek bir Atatürkçü-ulusalcı varsa çıksın. Adana'daki Ali Dede Mescidi ile İstanbul’daki Kara Mehmed Paşa ve Küçüksu câmilerinin Chp il binası olarak kullandığını inkâr edebilir mi ulusalcı gazetenin yazarı.
Kahramanmaraş merkezdeki Şekerli Câmii’nin ambar, Hatuniye Câmii’nin karakol olarak kullanıldığını gökteki yıldızlardan yerdeki hayvanata kadar her varlık biliyor. Keza aynı ilin Türkoğlu kazası Ulucâmi'nin kapatılarak resmî kurumlara ait ahır olarak tahsis edildiğine yılanlar çıyanlar bile şahit.
MEYHÂNE YAPILAN CÂMİ ATATÜRKÇÜLERİN YÜREĞİNİ SIZLATMAZ MI?
Meyhâneye çevrilen mescid ve dergâhların uğradığı zulmü kim inkâr edebilir? Atatürkçü ulusalcıların yalanlarına karşı sadece bir örnek verelim ki, belki dilleri tutulur, nâdim olurlar. İstanbul Beyoğlu Ağa Câmii 1941’de Chp’nin zulmüne uğrar ve satın alan Kemalist Chp yandaşı tarafından “İstiklâl Meyhânesi” adıyla meyhâneye çevrilir.
1927’de Kemalizm’in Ankara’sında Cumhuriyet oligarkları için baloların düzenlendiği lâdinî ve tâgutî eğlence mekânı olan Mebusan Kulübü /Ankara Palas’ın satılan câmilerin parasıyla inşa ettirildiğini inkâr eden Atatürkçü ve ulusalcı varsa, onun aklından şüphe edilir ve derhal tımarhâneye yatırılması gerekir.
Sözü özü, böylelerine Atatürkçülüğü bol olsun demekten başka çâre yok. Çünkü umutsuz vak’a bunlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.