Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Sen, iptidai bir oy verme aygıtısın

Sen, iptidai bir oy verme aygıtısın

Oy’a tamah edip ilimi, kültürü, sanatı unuttuk dedim, ardından da, bunun, bizim siyasi geleneğimizin mirası olduğunu yazdım.

Öyleyse izah etmem lazım.

Birkaç ‘gösterge’ var hatırımda.

Bunlardan biri Necip Fazıl ile Necmettin Erbakan arasındaki bir görüşmeyle ilgili.

Erbakan, Necip Fazıl’ı Ankara’ya görüşmeye çağırıyor.

Bunu Üstad’ın 70’lerde bastığı ‘Rapor’larından birinde okudum.

Görüşme esnasında, Erbakan, Necip Fazıl’a, “Üstadım, bıyık çok yakışmış” diyor.

Üstad bu ‘iltifat’a o anda tepki göstermiş mi, bilmiyorum. Raporda bu kısmı yazmıyor. Yazıyorsa da aklımda kalmamış.

Fakat Üstat, Rapor’da, Erbakan daha çocukken kendisinin bıyıklı olduğunu yazıyor.

Erbakan’ın, Üstad’ın bıyığının farkında olmaması mümkün değil. Çünkü o zamana kadar, Milli Nizam’ın kuruluşunda, Milli Selamet’in çalışmalarında, özel toplantılarda defalarca bir arada bulunmuşlar.

Ya güzellik olsun diye dikkatsizce söyledi. Ya da, eğer bilinçli söylediyse, Üstad’ı çok da önemsemediğini ima etmiş oldu.

İki yüksek egonun karşılaşmasında Erbakan’ın egosunun bir hamlesi bu.

Sembolleştirirsek, bu davranışın, öncülüğü ele geçirmeyi başardığını düşünen siyasetin fikre, sanata yukarıdan bakmayı denemesi olduğu sonucuna varabiliriz.

***

Bir başka misal.

Malum, Avrupa’da ‘Milli Görüş’ teşkilatı var. Kuruluşu 1967 yılına kadar gidiyor. 77’de İslam Birliği adını alıyor, 1985’ten itibaren de Avrupa Milli Görüş Teşkilatı adıyla varlığını sürdürüyor.

Önemli bir kuruluş. Avrupa’daki Müslümanlara büyük hizmetleri olmuştur.

Eğer üzerinde durulsaydı, ilme ve sanata hak ettiği yer verilseydi, bu kuruluş çok daha büyük hizmetler yapabilirdi.

Almanya gibi çok gelişmiş bir ülkede, iyi eğitilmiş, Türkiye’nin yükselmesine katkısı olabilecek kuvvetli bir kuşak yetiştirilebilirdi.

Bizim siyasetimiz, o insanlara ne verebileceğimizi pek düşünmedi.

O insanlardan ne alabileceğimize öncelik verdi.

Ne alabilirdik o insanlardan?

Para alabilirdik.

Başka?

Oy alabilirdik.

Siyasetimiz, istediklerini aldı.

28 Şubat’ta, hak hukuk aramak lüzumu hasıl olunca, Avrupa’da bu siyasetin hakkını müdafaa edecek bir okumuş zümre bulamadık.

Yoktu çünkü. Bir tane hukukçu bile yetiştirememiştik.

Ne var bu duyarsızlığın arka planında?

Geçen yazımda söylemiştim, ‘oy’ var.

***

70’lerdeyiz. Kafamız ideolojiyle tıka basa dolu. Her karşılaştığımız insana bir şey anlatmaya çalışıyoruz. Solcusuyla, sağcısıyla tartışıyoruz.

Kimse bizimle baş edemiyor. Boyumuzdan büyük laflar ediyoruz. Çünkü, kendimize göre, kitabın ortasından konuşuyoruz.

Bir arkadaşım... Adını unuttum. Selamet Partisi’nin çalışmalarına katılan bir arkadaşım, bunların çok önemli olmadığını söyledi bir gün.

“Önemli olan oy” dedi, “Bize insanların fikri lazım değil, oyu lazım.”

O gün bu laftan rahatsız olmuştum.

Fakat, bu arkadaşımın söylediği siyasetin bir realitesiydi.

Oy alarak iktidara geliniyordu.

Fikrin acelesi yoktu. İktidara gelince çaresine bakardık.

Sen değilsin önemli olan. Fikrin, ilmin, sanatın da değil. Sen, iptidai bir oy verme aygıtısın.

Aklını, fikrini siyasetin taleplerine tahsis edersen bir anlamın var.

Yani, fikrini, inşa edici bir enstrüman olarak değil, siyasetin ef’alini doğru yanlış her durumda tasdik edici bir alet olarak hizmete sunarsan.

Üstat Necip Fazıl, partide fikrine müracaat edildiği zamanlarda ne tür istiskallere maruz kaldığını hayli ağır bir dille uzun uzun anlatır.

Söylediklerinin bir kısmını Üstad’ın kabına sığmaz egosuna bağlamak mümkündür. Ama bir kısmının, siyasetin ilkesiyle, ‘kalite’siyle, estetiğiyle ilgili olduğuna şüphe yoktur.

Sadece Necip Fazıl’la ilgili söylemiyorum. Sanatın, kültürün, ilmin kıymet ifade ettiği çevreler bunun farkındadır. Siyaset, bu sahalarda varlık belirten simaları kendi ‘merkez’ine pek yaklaştırmadı.

Hoş onlar da, seciyeleri gereği, siyasetin peşine fazla düşmediler.

Bu tutum siyasete bir ‘özgürlük alanı’ bahşetmiş olabilir.

Ne pahasına?

İlimde, kültürde yaya kalma pahasına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi