Pensilvanya-İstinye hattı nasıl çöktü?
Skandal vize kararı bize şunu öğretti: Darbenin karargâhı Akıncı üssü değilmiş.
Evet, Akıncı üssü bir “toplanma ve dağılma merkezi” olarak kurgulanmış, darbe başarılı olsaymış işler buradan koordine edilecekmiş ama asıl merkez, İstinye’de bulunan ABD Başkonsolosluğu’ymuş...
Esasında “darbeler silsilesi” dememiz gerekiyor.
Darbe, 17 Aralık’ta başladı...
FETÖ’nün ilk açık saldırısıydı (MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması gibi “örtük” girişimleri saymıyoruz bile.)
İkinci “öldürücü yumruk” 25 Aralık’ta geldi.
Meğer bu iki girişim de, İstinye’nin bilgisi dâhilinde gerçekleşmiş... Metin Topuz’un ifadelerinden ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının elde ettiği bulgulardan bunu anlıyoruz.
İstinye, olacaklar konusunda “önceden” bilgilendirilmiş...
Metin Topuz ve Fetullahçı polisler arasındaki telefon görüşmeleri (tam 10 kez temas sağlanmış), bize, hem İstinye’nin bilgilendirildiğini, hem de oradan talimat aktarıldığını söylüyor.
Şu sorulabilir:
Polisin yürüttüğü “yerel” bir soruşturma ABD Başkonsolosluğunu ne ilgilendiriyor?
İlgilendiriyormuş demek ki...
Müttefikimizin yakın ilgisi sadece 17/25 Aralık soruşturmasıyla sınırlı değil...
Ergenekon yargılamalarında da devreye girmişler. Hem firari savcı Zekeriya Öz’e enformasyon sağlamışlar, hem de Metin Topuz üzerinden “sahte gizli tanık” ayarlamışlar.
FETÖ’nün ikinci ciddi darbe atağını, MİT TIR’larına yapılan baskın oluşturuyor.
İstinye burada da rol almış...
MİT TIR’ları baskınını organize eden FETÖ imamlarının İstinye’yle yakın temas halinde olduğunu yine Metin Topuz’un ifadelerinden öğreniyoruz.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu bilgiye Metin Topuz’un itiraflarından önce ulaşmıştı. HTS kayıtlarını izleyerek, İstinye’yle FETÖ’cü imamlar arasında yakın temas bulunduğunu keşfetmişti. Pensilvanya-İstinye hattını çökerten bir girişimdi bu.
Durum (İstinye-Pensilvanya arasındaki yakın temas) ABD Büyükelçisi’ne bir yazıyla soruldu.
Haklarındaki en küçük “ima” için bile açıklama yapan ABD Büyükelçisi, soruları görmezlikten geldi.
Daha doğrusu, o sorulara muhatap kılındığı için sinirlendi.
İlk iki girişimi söktüremeyen FETÖ, bu kez 15 Temmuz’da Kamikaze saldırısı düzenledi.
İstinye’nin bu saldırıdaki rolünü hatırlatmaya gerek yok.
Nerdeyse bütün misyonları ve hücreleriyle darbenin içindeydiler ama bunu gizlemeye gerek bile duymadılar. Çünkü darbedeki rollerinin kurcalanmayacağını, sorgulanmayacağını, muhakeme konusu yapılmayacağını düşünüyorlardı.
Böyle alıştırılmışlardı...
Önceki darbelerin hiçbiri “dost ülke” Türkiye tarafından sorgulanmamıştı.
Bırakın sorgulamayı, küçük bir sitem bile yollanmamıştı.
NATO’ya ve CENTO’ya bağlılık yemini ederek işe kalkışan, dolayısıyla ABD’yi hoşnut etmeyi görev addetmiş darbeciler Başbakan asmışlardı ama “dost ülke” Türkiye’den, darbedeki rollerine ilişkin küçük bir telmih bile gelmemişti.
12 Mart ha keza...
Bir NATO-Amerika darbesiydi. Ama dost ülke Türkiye bundan da hoşnuttu.
Öyle hoşnuttu ki, ilk icraat olarak haşhaş ekimini yasaklamış, ömürlük bir jestle karşılık vermişti büyük müttefikine.
12 Eylülve 28 Şubat’ın nerelerde kotarıldığını hatırlatmaya gerek bile yok.
Bu darbelerin hiçbiri sorgulanmadı ama bugün hem önceki darbelerin, hem de FETÖgirişimlerinin hesabı soruluyor.
Büyük müttefik de buna sinirleniyor işte...
Pensilvanya-İstinye hattında olanlar deşifre edildiği için ölçüsüz ve orantısız bir tepki veriyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.