Müslümanlar işleyen bir demokrasi kuramayacak kadar beceriksiz mi?
Günümüzde kamil manada işleyen bir demokrasi oluşturabilmiş hiçbir Müslüman ülkesi yok. Ama bu konuda uzun yıllardır İslam toplumlarındaki aydınlar ve siyasi elitler düzeyinde yoğun ve ciddi tartışmalar yaşanıyor. Fakat şu ana kadar sağlıklı bir tartışma zemini oluşamadığı için, demokrasi bahsinde ortaya atılan fikirlerin bir bölümü biraz da Batılı çevrelerin yönlendirmesiyle, ‘liberal’ ya da ‘ılımlı İslam’tanımlamasının dar kalıplarına hapsedilerek verimli bir sonuç üretemedi.
Aynı şekilde yine İslam ülkelerindeki İslami hareketler üzerinden yürüyen demokrasi tanımlamaları da, maalesef otoriter eğilimlere çok çabuk teslim olduğu için demokrasiyi öncülleştiren bir açılım sağlayamadı. Sudan’da ilk kez iktidara gelen Sünni İslami hareketin otoriter eğilimlere teslim olması bu konuda en somut örnektir. Bu bahiste Mısır’daki Müslüman Kardeşler hareketinin demokrasi tecrübesini ne yazık ki tartışamıyoruz, zira Mursi’nin iktidarına darbeciler tarafından son verilmiştir. Dolayısıyla bugün Mısır’daki İslami hareketin demokrasideki başarı ya da başarısızlığını tartışmak çok anlamlı değil.
***
Kabul etmek gerekiyor ki, İslam ülkelerindeki İslami hareketlerin hiçbirisi demokratik değerlere öncelik vererek daha yaratıcı formüller üretemediler ve de demokrasiye geçiş süreçlerinde öncü bir güç olamadılar.
Ancak burada hemen bir parantez açmakta yarar var, Türkiye’de 2002’de iktidara gelen AK Parti’nin özellikle il dönemindeki demokratik değerleri önceleyen, özgürlüklerin önünü açan değişim adımları ve AB’ye yum çerçevesinde gerçekleştirdiği hukuk reformları, İslam toplumlarının da demokrasiyi başarabileceklerinin en önemli göstergesi olmuştur. Her ne kadar bugün farklı bir Türkiye’yi konuşuyor olsak da...
Yaşanan bunca tecrübeden sonra, öncelikle Müslüman aydınlar ve siyasi elitler, İslam ülkelerinin neden işleyen bir demokrasiyi inşa edemediklerini tartışmak zorundadırlar. Bir kere ezberlerimizi yeni baştan kontrol etmek durumundayız. Hemen hepimiz söze ‘Müslümanlar insanlığa örnek olmalı, ışık tutmalı, ahlaki liderlik ve örnek davranışlar sergilemeli’ cümlesiyle başlarız. Ama bu iddiamız bugün o kadar gülünç duruyor ki, neredeyse hiçbir inandırıcılığı yok...
Peki gerçekten Müslümanlar, iyi ahlak ve adalet konusunda herkesin gıpta ile bakacağı yönetim modelleri oluşturamazlar mı? Elbette oluşturabilirler. Evet, hemen bütün dünyada Müslümanlar haksızlığa uğramışlardır, halen de büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. Ama biliyoruz ki Kur’an, bize yanlış muamelede bulunanlara da iyilik yapmayı tavsiye etmektedir.
Unutmayalım ki Hz. Peygamber, olası bir suikast tehdidi yüzünden Mekke’den ayrılmak zorunda kaldığında bütün borçlarının ödenmesi talimatını bırakmıştı. Oysa o günün şartlarında kendisini öldürmek isteyenlere borcunu ödemek zorunda değildi. Bir kere bütün Müslümanlar bu yüksek ahlakı içselleştirmek durumundadırlar.
Günümüzün Müslüman entelektüellerinden Abdulvahhab el-Efendi “Nasıl Bir Devlet?” adlı kitabının önsözünde Kabil olayı üzerinden dikkat çekici bir demokrasi örneklemesinde bulunuyor: “Kabil’in hikayesinin Kur’an’daki anlatımında Kabil, sadece işlediği suçtan dolayı değil aynı zamanda Habil’in ölü bedeninden nasıl kurtulacağı hakkında bir fikri olmadığından büyük bir sıkıntı içerisine girmiştir.
“Derken Allah ona kardeşinin cesedini nasıl gizleyeceğini göstermek için, yeri eşeleyen bir karga gösterdi. Bunu gören Kabil ‘eyvah’ diye haykırdı. Yazıklar olsun bana. Ben bu karganın yaptığını yapamayacak ve kardeşimin cesedini gizleyemeyecek kadar aciz miyim? Ve bunun üzerine pişmanlık duyanlardan oldu.” (Maide-31)
***
Kıssadan çıkarılacak ahlaki ders şudur: Eğer Allah insanlara, hayvanların davranışlarını gözlemleterek bir şey öğretebiliyorsa; mutlaka diğer insanlara da birbirlerinin davranışlarını gözlemleterek bir şeyler öğretebilir. Ve çağlar boyunca toplumların (Müslümanlar dahil) zihinlerini kurcalayan pek çok soruya cevap veren demokrasi yönetimini gördüğümüz zaman yapmamız gereken, el-Maverdi’ye ya da diğer kaynaklara, bu türden iyi sistemlerin İslam ile uyumlu olup olmadığına bakmak olmamalıdır. Bu konuda yapılacak şey, Kabil gibi ‘Yazık bize! İşleyen bir demokrasimiz ve meclisimiz olamayacak kadar beceriksiz miyiz biz’dememektir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.