Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ne kendi eyledi rahat ne bölgeye verdi huzur!

Ne kendi eyledi rahat ne bölgeye verdi huzur!

Barzani göz göre göre intihar etti. Kendine uzatılan eli ısırdı, sofraya tükürdü. Gitti sonunda İsrail’le kol kola girdi, PKK ile el ele tutuştu. Ve kendi sonunu hazırladı.

Referanduma son anda Talabani’nin aşireti destek vermişti, ama bugün Talabani aşireti Barzani’yi petrol hırsızı olmakla suçluyor.

Kerkük konusu Barzani’nin boğazına tıkandı. Barzani Kerkük’ü PKK’ya veriyordu aklınca. Ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı.

Sen kimlik kaydı bile olmayan insanları seçmen ilan eder, istediğin yere sandık kurar ve mükerrer oylarla referandum yapar, açık oy gizli sayım yaparsan ve hiçbir itirazı değerlendirmeden sonuçları ilan edersen olacağı buydu.

Barzani kendini tek parti Türkiye’sinde zannetti herhalde. Kendini Esed ya da Hüsnü Mübarek zannetti ihtimal. İşçi sınıfına değil de, bir aşirete dayalı, Sovyetik bir demokratik diktatörlük kuracaktı ama olmadı işte. Demokratik Kürdistan dedikleri, “Muz Cumhuriyeti” gibi petrol emirliği. PKK ideolojik bir maske takıyor, Barzani doğrudan aşiret. İşin aslı Musul petrollerini kimin ele geçireceği ile ilgili. Musul Petrolleri Şiilerin mi, olacak Sünni Arapların mı, Kürtlerin mi? Aslında Kürtlerin de Türkmenlerin de Şii’si de var Sünni’si de, hepsinin dindarı da var, liberali de, laiki de, Amerikancısı da var solcusu da. Zaten bir üst akıl, önce bunların hepsini birbirine karşı kışkırtıyor. Ölen ölecek, sonunda kalan sağlardan en güçlü ve kendine en yakını hangisi ise ABD, İsrail, İngiltere ona destek verecek. Onu iktidar yapacaklar. Ötekilerden ayakta kalanlardan kendilerine hizmet edenleri de barıştıracaklar. Sonuçta ne mi olacak? Ne olacağı belli, onların hesabına göre Musul petrollerini işletmek üzere, KÜRAMCO, ARAMCO  gibi bir Kürt, Arap, Türkmen ortaklığında belki de ama işin başında ABD’nin, İsrail ve İngiltere’nin olacağı bir şirket..

Bir diğer dertleri de Arap yarımadası ile Türkiye arasında bir Kürt koridoru açmak. Şiilerin de böyle bir koridor hayali vardı.

Aslında Arap yarımadasını daha önce dizayn ederken Türkiye Amerikan kampındaydı. Arap yarımadası Yemen dışında İngilizler tarafından dizayn edildi. Irak ve Suriye ile Sovyetik bir mantıkla dizayn edildi. Aslında Fransa ve İngiltere birlikte dizayn ettiler Suriye’yi. Esed diktatörlüğü onların eseri. Irak krallığı da Saddam rejimi de İngiltere’nin eseri. Aşağıda Yemeni de ikiye bölmüşlerdi, onlar da Kuzey - Güney diye sağ / sol ayrılmıştı.

Değişen şartlara göre şimdi yeniden bölgede ülkelerin sınır, rejim ve iktidar yapılarını yeniden belirlemeye çalışıyorlar. BOP bunun için kurulmuştu ve ilk etapta 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapısı yeniden şekillendirilecekti. FETÖ bunun için vardı.

Bugün bölgedeki Şii, Sufi, Vehhabi çatışması, DAEŞ, PKK, Haşdi Şabi çatışması da bu mihrakların örgütlediği şeyler. Barzani’yi de bunlar kullandı. O aslında “kral” olmak istiyor. “Gençlik hayali” bu. Bunun için bütün değerlerinden vazgeçebilen biri. Ankara ile de bir araya geldi, sonunda İsrail’le de, ABD ile de, Şiilerle de, PKK ile de. Herkesle birlik oldu. O istediğini almak için her şeyini vermeye hazır. Birileri de onun istediğini ona vaad ederek onu kullandı. Ve sonunda oyun bitti. Hem de çok kötü bir şekilde. Bütün kredilerini tüketti. Artık yeniden bir muhatap bulması çok zor.

Bu süreçte PKK, PYD de kendini bitirdi. DAEŞ de, Barzani de. Şiiler de kendini tüketti, Esed de.. Tüketecek fazla bir şeyleri kalmadı. Bu yönü ile de aslında bu sonuç, bölge halkları adına önemli bir kazanım. Herkes şimdi yeniden oturup düşünmek zorunda. Oynanan kirli oyun deşifre oldu.

Bugün bölgedeki savaş, bölge halklarının kendi aralarındaki savaş olmaktan çok uluslararası güçlerin güç mücadelesine, bölge hakimiyeti savaşına döndü. Güçler arası hesaplaşmanın arenası haline geldi bu bölge. Çatışan unsurlar, büyük ölçüde bu emperyal hesaplaşmanın işbirlikçi piyonu haline geldi. Öte yandan bu kirli oyun, terör, savaş, bütün çıplaklığı ile gözler önüne serildi ve uluslararası sistem, çatışan yerel unsurlarla birlikte deşifre oldu.

Şunu söyleyebiliriz artık: Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bütün kuklalar, piyonlar hepsi bu süreçte deşifre oldu ve yara aldı. Bu da önemli bir kazanım.

İşin kötü yanı ise şu: Kimse daha ileri gidemiyor, ama öte yandan bu unsurların geri çekilmeleri de mümkün gözükmüyor. Çünkü bu daha büyük bir felakete yol açacak onlar için ve bu olayın tetikleyeceği başka süreçler o ülke için bir felakete dönüşecek.

Barzani bozgunu, bölgede başka süreçleri tetikleyecek.. Barzani aşireti varlığını sürdürecek ama artık aşiret olarak politik bir aktör değiller. Barzani sadece kendini değil, aşiretinin siyasi misyonunu da bitirdi. Kürtler yeni bir liderlik arayışına girecek ya da Kürtler arasında ciddi bir iç hesaplaşma, çatışma süreci yaşanacak.

Zaten PKK/PYD Kürt hareketi içinde de ciddi bir sorun. Hele bu ABD ve İsrail’le, İngiltere ile kurulan ittifaktan sonra bunların bölgede siyasi olarak varlığını sürdürmeleri mümkün değil. İşleri bittiğinde, kullanım süreleri dolduğunda DAEŞ gibi tasfiye edilecekler. Direnmeleri halinde imha edilecekler. Marksist bir örgüt, antiemperyalist oldukları iddiasındaki, özgürlükçü ve demokratik bir halk hareketi makyajı silindi artık. Bunlar Amerikan emperyalizminin Truva atı, ileri karakolu, paralı askeri konumundan bir taşeron örgüte dönüştü. PYD karargahındaki Amerikan bayrağının başka bir anlamı yok. Parasını, silahını, eğitimini, yiyeceğini, giyeceğini verenler ABD askerleri. Bu hikaye bitti artık. Selahaddin’in torunları, haçlı ordusuna asker olmayı kabul etmez. Göreceksiniz. Yakın gelecekte başka bir hesaplaşma  başlayacaktır kendi aralarında.

Barzani’nin düşüşü, bölgesel Kürt hareketi için bir kırılma, bir milad olacaktır, göreceksiniz.

Türklerin de, Kürtlerin de, Arapların da varlık temelleri İslam’dır. İslam dışı bir hayat intihardan başka bir şey değildir. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi