Ekonomimizi çökertmeye çalışan kim?
Türkiye ekonomi yönetiminde ne kadar milli? Yada millilik sözünün ekonomik karşılığı nedir? Hatta ekonomide millilik ne demek oluyor?
2003-2016 arası 14 yılda 500 milyar dolar cari açık verdik. Yani, kendi ürettiğimizden daha fazla tükettiğimiz; ya da yabancıların para vererek kapattığı dış açığımız 500 milyar dolar oldu.
2017 ilk 8 ayında dahi 27 milyar dolar cari açığımız oluştu.
14 yıllık süre zarfında ülkemize gelerek şirket satın alan veya bize güvenip burada fabrika kuran yabancı ülkelerden 139 milyar dolar para geldi.
Bu yatırımların ise 103 milyar doları Avrupalı ülkelerden geldi. Amerika kıtasından ise 12,4 milyar dolar gelirken, bu paranın da 11,2 milyar doları ABD’den geldi. Körfez ülkelerinden ise 9,6 milyar dolar ancak gelmiş.
***
Yabancılar dediğimiz kesimin elinde şu anda (Ağustos 2017) 55 milyar 674 milyon dolarlık Türk şirketlerinin hisse senedi bulunuyor. Bu senetlerin 15,8 milyar dolarlık kısmı sınai şirketleri, 11,2 milyar dolarlık kısmı hizmetler sektörü, 27,4 milyar dolarlık kısmı ise mali sektör şirket hisseleridir.
Yine Ağustos 2017 itibariyle devletimizin borçlanmak için çıkardığı Türkiye tahvillerinde 35 milyar dolarlık yabancıların parası bulunuyor. Bu paranın da 22,7 milyar dolarlık kısmı Avrupalı ve 9,8 milyar dolarlık kısmı da Amerikalı yatırımcılardan gelmiştir.
Bu ne anlama geliyor?
Bizler ürettiğimizden fazla tükettik. Bu açığımızı ise daha çok üretip daha az tüketerek tasarruf eden Avrupalı ve Amerikalılar kapatmış.
***
İş bununla bitiyor mu?
Hayır..
Bakın Haziran 2017 itibariyle toplam dış borcumuz 432 milyar doları aşmış. Yani, yabancılardan yukarıda saydıklarımızın dışında, doğrudan borç almışız. Hem de az bi miktar değil.
Yabancılar bu kadarla mı bizi finanse etmişler?
Hayır...
Ayrıca paralarını getirip bizim bankalara yatırmışlar. Bizim bankalar da o paraları almış bu millete kredi olarak vermiş.
Yabancıların Türkiye’deki yabancı para mevduatları ne kadar? Ağustos 2017 itibariyle 46 milyar 492 milyon dolar.
***
2003-2017 döneminde ülkemize 228 milyon Avrupalı turist gelmiş. Gelen turistlerin içinde 65 milyon kişi ile Almanlar ilk sırada yer alıyor. Aynı dönemde gelen Rus turist sayısı ise 41 milyon kişidir.
Kısaca AK Parti iktidarı döneminde yabancılardan yaklaşık 600 milyar doların üzerinde değişik adlar altında ülkemize para gelmiş. Bu paranın da yaklaşık yüzde 80-85’i Avrupa-ABD ülkelerinden...
Peki, biz bu parayı ne yapmışız?
İşte bütün sorun burada... Milli kalkınma hamlesinde mi kullanmışız? Yoksa alt gelir gruplarına sosyal yardım adı altında parayı ulufe şeklinde dağıtıp, yabancıların parası ile siyasi güven mi sağlamışız.
-Keşke yabancıdan o kadar parayı aldığımız dönemde sanayi üretimimizi artırsaydık. Böylece üretim gücümüzü yüzde 23’lerden yüzde 15’lere düşürmemiş olurduk.
-Keşke yabancıdan oluk oluk para gelirken, yan gelip yatmasaydık ve çalışsaydık. Böylece çalışanın değer kazandığı, çalışanın daha muteber olduğu bir ekonomi politikası uygulayabilirdik.
-Keşke yabancıdan para alırken, bu paralar ile teknolojik kalkınmayı sağlayacak bir eğitim sistemi kursaydık. Böylece yüksek teknolojik ürün ihracatımız yüzde 6,0-7,0 aralığından yüzde 3,0-3,5 aralığına düşmezdi. Ve illa Ruslara domates satacağız diye o kadar uğraşmazdık.
***
Bugün dış politikayı iç politikada kullanmanın faturasını yine dış mihraklara keserken sormamız gereken soruyu soralım: Bize 600 milyar dolardan fazla parayı yollayanlar dün dost ülkeler miydi? Biz kalkınmayalım ve yan gelip yatarak onlara bağımlı olalım diye mi bize bu kadar parayı yolladılar? O paralarla yatırım-kalkınma ve ekonomik gelişme yerine, tüketim ekonomisini seçmeyi bize o yabancılar mı dayatmıştı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.