Sadakati menfaatine bağlı olanlar
Dostluğu mezara kadar olanlar var, pazara kadar olanlar var. Bu pazara kadar dost olanlardan (görünenlerden) Allah’a sığınmak gerekiyor.
Arkadaş, dost, akraba, talebe ilişkiniz olan bazı kimseler var ki, yıllarca arayıp sormazlar; sonra bir gün telefon çalar, kapı çalar, mektup ve haber gelir; ifadeler çok sıcaktır, bazen abartılıdır, özürler dilenir, “çok ayıp ettik, işte meşguliyet şu bu yüzünden sizi ihmal ettik, ama sevgimiz, duamız devam etti, izin verirseniz ziyaretinize geleceğim, sizi çok özledim…” filan derler, kabul edersiniz, gelirler, bir sürü abartılı övgüler ve duygusal tavırlardan sonra ağzlarından baklayı çıkarırlar, bir işleri, bir talepleri vardır, bunca sadakat arzından sonra işin pazara vardığını anlayınca bunalır ve bulanırsınız; eğer işini görürseniz ertesi pazara kadar yine sizi unutur, ama alakayı kesmezler, işini görmezseniz tavırları değişir, sahte dostluk biter, aleyhinizde konuşmalar ve fiiller başlar.
Eskiden beri devletlûlerin çevresinde insan kılıklı sinekler vardır; menfaat ağacı iktidarda olduğu ve sinekleri beslediği veya sinekler ondan beslendiği sürece yanlarından ayrılmazlar, sadakat arzederler, yağcılık yaparlar, göze girmek için devletlû ile arası açılanlar aleyhinde yapmadıklarını, söylemediklerini bırakmazlar, derken bir gün iktidar sona erer, bakarsınız bir tane bile sinek kalmamış, bir başka pekmez küpü sahibinin yanında halka olmuşlar! Bu tipler tehlikelidir, pekmez bulamazlarsa küpün başındakini ısırırlar. Kendilerine iktidar nasip olmuş kişilerin bu tiplere de çok dikkat etmeleri, yüz vermemeleri, dinlememeleri, uzaklaştırmaları korunma şartıdır.
Devleti idare edenlerin arasında bazen farklı içtihatlar, görüşler, değerlendirmeler, teklifler, projeler olur. Altta bulunan, üstte olanın içtihadına aykırı içtihadında ısrar ederse ya onu ikna eder, ya makamını korumak için uyumlu olur ve yol arkadaşlığı devam eder, ya da yol arkadaşlığı sona erer. Eğer bu ayrılık kişinin ehliyetsiz veya ahlâksızlığından değil de içtihat farkından kaynaklanmış, kişi doğru bildiğine aykırı hareket etmektense herkesin can attığı makamını terk etmeyi göze almış ise bu bir fazilettir. Makamdan ayrılır ama devlet ve dostluk devam eder. Farklı duygu ve amaç sahipleri yine harekete geçerler, dostluğun da sona ermesi ve ayrılanın yere batırılması için gece gündüz fitne kazanını kaynatırlar. Bunlara da dikkat etmek ve iltifat etmemek gerekir.
Yaratıcı, yarattığı kullarının özelliklerinden bahsediyor; onları hem iyi hem de kötü olabilecek kabiliyette yarattığını, nefis terbiyesi ile insan-ı kâmil olmanın da, nefse uyulursa hayvanlardan aşağı düşmenin de mümkün olduğunu açıklıyor. Buna göre her birimizin iyilerle beraber olmaya, kötüleri de ıslah etmeye çalışmamız gerekiyor.
Şeyh Sadî-i Şîrâzî ne güzel söylemiş:
Bir gün hamamda idim, bir dost bana güzel kokulu bir kil verdi, kil’e dedim ki:
“Sen gül müsün, amber misin, güzel kokundan mest oldum”.
Bana şu cevabı verdi:
İşte gördün, çamurum fakat gül dibindeydim
Onun kemâlindendir var ise güzelliğim.
Ne dediler:
Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
Menfaatin din ve iman yerine kaim olduğu zaman ve zeminlerde Allah, iyi kullarına iyi yardımcılar ve arkadaşlar nasip eylesin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.