Heyyy... Duyan var mııı?
Kamu spotuydu sanırım. Göçüğün altında kalanlara çağrılıyordu: “Orda kimse var mııııı...Beni duyan var mııı...”
Galiba ekonomide de ciddi sorunlar yaşıyoruz. Ve seslerimiz bir türlü ulaşması gereken yerlere gitmiyor. O nedenle çağırıyoruz: “Orda kimse var mııı...Sorunları dinleyen var mııı?”
***
Bugün ekonomide temel sorunları tartışamadığımız bir kesin. Kısa-Orta-Uzun vadeli sorunlar biriktikçe birikiyor.
Döviz piyasasında yaşadığımız sorunu çok kısa vadede çözebiliriz. Mesela Merkez Bankası yıllardır olduğu gibi faiz artırır ve dolar faiz artış oranına bağlı olarak düşer. Geçmişte de hep bunu yaptık: İyi ama şu soruyu hiç sormuyoruz: Merkez Bankası yüksek faizle Liraya ancak kısa vadeli nefes aldırır. Bu nefes esnasında hiç temel sorunlar çözülüyor mu?
Hala cari açık çok yüksek.
Hala dış ticaret açığı çok yüksek.
Hala yabancı sermaye bağımlılığımız çok yüksek....
Ya orta vadeli sorunlar?
Çalışma hayatı...Çalıştırmama hayatı!
Maliye politikası...Yüksek vergi oranları!
Finans politikası...Faiz bağımlılığı!
***
Uzun vadeli temel değişimlere fazla girmeyeceğim: AK Parti daha ekonomi politikasını değiştiremedi. AK Parti maalesef hala 2001’de IMF-Kemal Derviş’in yazdığı ekonomi politikasını uyguluyor.
AK Parti kendi ekonomi politikasını yıllardır yazamadı....Pardon, yazmaya bile başlayamadı.
Miadı 2006-2007’de dolan IMF-Derviş politikası artık çözüm değil, temel sorunumuz olmuştur. Derviş bile “zamanı çoktan doldu” diyor ama AK Parti yeni program yazamadığı için aynı programı uyguluyor.
Sorunlar da biriktikçe birikiyor.
Sonra da “düşman dışarıda, hainler içeride, bizi çökertmeye çalışıyorlar” söylemine sığınıyoruz.
İYİ OKUYUN
“Sorunlar o kadar çok fazla ki, hepsinin tesadüf olması mümkün değil...Biz ileri teknoloji üretmeye çalışan küçük KOBİ’yiz. TÜBİTAK-KOSGEB ve Sanayi Bakanlığı destek veriyor gibi görülüyor...(Haberlere baktığınızda). Ama mevzuata girince sizi ‘teknokentlere’ yönlendiriyorlar.
Teknokentlerde ise sadece ofis veriyorlar ve aylık 1500-2000 dolar kira istiyorlar. Yani siz devletten teşvik almaya gidiyorsunuz, devlet size 36.000 usd ödeme dayatıyor. Size verdiği ise orada çalışacak personelin SGK’sının yüzde 50’si...İyi de biz teknoloji işinde personel çalıştırmıyoruz ki..Ofise de ihtiyacımız yok...”
Bu bir ileri teknoloji KOBİ’nin feryadı.
***
Yıllarca ülkemizin finans sisteminin bankalara-faize bağlanmasının sorunlarından bahsettim. Bir örneği yeniden hatırlatayım mı?
Üç yıl önceydi...Diyarbakır’a yolculuk ediyordum. İş adamı şöyle söylüyordu: “Teşvik almak için bizi bankalara yolluyorlar. Bankalar da ipoteksiz kredi vermiyor. 6-8 Ekim olayları sonrası Diyarbakır’da gayrimenkul fiyatları hızla düştü. Bankalara ipotek vermek için İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den gayrimenkul almak zorunda kalıyoruz”
Görüyor musunuz? Diyarbakır’da yatırım yapmak için İstanbul’dan gayrimenkul almanız gerekiyor.
Aslında bankacılık sektörünün “ipoteğe dayalı kredi sistemi” ile herkes inşaatçı olmak zorunda kalıyor. Çalışan değer kavramı kredi-faiz ilişkisine yetmiyor.
PAYLAŞIM SORUNU
ABD’de faiz artırmak için iki temel değere bakılıyor. Talep artışından kaynaklı fiyat artışına, yani enflasyona...Ve de talep artışı ile büyüme gerçekleşirken, bu büyümenin ücretlere yansımasına.
Ücretler artmıyorsa, faiz artırımı zor...
ABD’de son işsizlik oranı yüzde 4,1. Bu oran 2000’ler sonrası en düşük seviye. Küresel krizde %10,0 sınırından buraya geriledi. Ama düşük işsizlik bir türlü ücretlere yansımıyor.
Ekonomi büyüyor ama verimsiz. Ekonomi büyüyor ama zenginler için...Paylaşım sorunu hala çözüm bekliyor.
***
Aralık 2016-Ağustos 2017 arası ülkemizde 2 milyon 159 bin kişi çalışmaya başladı. Ama nasıl? Gelin işsizlik oranlarındaki değişme bakalım:
l Okur-yazar olmayanlar: %7,8’den - %5,5’e
l Lise altı eğitimliler: %12,0’den - %8,8’e
l Lise eğitimliler: %14,3’den - %12,3’e
l Meslek liseliler: %14,3’den - %11,4’e düşerken
l Üniversite mezunlarında işsizlik: %13,4’den %14,1’e yükseliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.