Bir dokun, bin “ah” işit!
“Batılın tasviri saf zihinleri idlal eder: bozar”. Bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir. Bu olaylar anlatıla anlatıla kanıksanır, vak’a-yı adiyeden şeyler gibi algılanmaya başlanıyor. “Olur böyle vakalar” der, geçer hale geliyor insanlar.
Bakın 80 milyonluk bir ülkede bu ve buna benzer olaylar olur. Dün vardı, bugün de var, yarın da olacak. Bu olayların oranı ne, artıyor mu, azalıyor mu, asıl sorun bu.. Bu olayların sebebi ne, artış nereden besleniyor. Bu sonuçtan sorunlu olanlar kimler?
Bana kalırsa hepimiz suçluyuz, elbette başka kişinin kendisi, şeytanın varlığı günah işlemenin bahanesi değildir, olamaz. Ama bu işi kolaylaştıran faktörler de önemli. Aile, toplum, medya, okul, yönetim.. Herkes.
Yanlış yapan, politikacı, sanatçı, tanınmış biri olunca, herkes olayın üzerine gidiyor. Sonra başlıyor abuk subuk yorumlar, eleştiriler.
“Kör ölür, badem gözlü olur” derler.. “Ölen öldü, şimdi ölüme doğru koşanlar için ne yapmalıyız?”
Nice hayatlar vardır, ekranda medyada göz kamaştıran bir ihtişam vardır, zenginlik, sağlık, mutluluk, her şey var, ama gerçek öyle değildir aslında. Bir dokunsanız, bin ah işitirsiniz. Sahip oldukları ve övündükleri her şey, aslında onlar için “dua ile istenen bela gibidir”. Para, kadın, makam, şöhret tutkusu, alkol ya da sigara, eroin bağımlılığından daha az değildir bazı kişilikler için..
Ben o genci de bilmezdim, o dul kadını da. Bir anda Myanmar’daki katliamdan daha önemli bir olay gibi çıktı önümüze.. Ve tabi şu yeğeni ile beraber olan adamı da bilmezdim. Adam evli, yeğeni de. Adamın eşi “Bu deneyimi, sevgiyle kucaklıyorum” diyor. Ne çağdaş “hoş görülü bir aileymiş” görüyor musunuz? “Hoşgörü” dedim de, adam zaten FETÖ’den yurt dışına kaçan “aileden” birinin servetini yiyormuş. Yani o da “aileden” biri imiş. Hadi çık işin içindençıkabilirsen.
Alkol, kumar, uyuşturucu, fuhuş, hepsi birbirini tetikliyor. Haram para, haksız elde edilen servet, makam karışınca işe sonu böyle oluyor işte. Hasta bunlar, psikopat tipler ve aramızda o kadar çoklar ki. Dışarıda da hepsi “iyi çocuk” olarak tanınıyor.
Bunlar tek örnekler değil. Dün 28 Şubat’ta başörtüsü eylemlerinde omuz omuza yürüdüğümüz bazı kişiler var mesela, bugün başka vadilerde dolaşıyorlar. Sanıldığından daha fazla bu tip insanlar var. Para ve güç değiştirmiş onları.. Dün başkalarını tekfir edenler, bugün onlardan daha kötü durumdalar.
Oğlanı öldüren kızın 22 yıldır cezaevinde olan ağabeyi, cinayetin nedeninin kardeşinin Forex’te kaybettiği 2.5 milyon dolar olduğunu iddia etti. Kızın diğer ağabeyi ise, annelerini 30 yıl önce ağabeyinin öldürdüğünü, para batırma iddialarıyla ilgili bilgisi olmadığını söyledi.
Manken kız, aslında psikolojik tedavi görüyor. İran asıllı bir Türk vatandaşı ile zengin bir hayat yaşıyormuş. O sevdiği adamdan çocuk istiyor. Oğlan evli ve eşi dört aylık hamile. Oğlan kızdan, kızın beraber yaşadığı adamdan aldığı paraları Forex’te kaybetmiş. Oğlan ile kız 11 yıllık arkadaş. Oğlan ilk eşiyle ABD’de Filiz’e misafir olmuş. Ev almak için 130 bin dolar almış, ödememiş. Falan filan. Bunlardan bana ne.. Rezaleti böyle ballandıra ballandıra anlatıyoruz işte.
O kız, yani o eski mankenin yeğeni “Teyzem bana, kendisini borsada kaybettirenleri partiye çağırıp öldüreceğim“ diyormuş. Yani cinayet adım adım gelmiş.
Eski manken kız Temmuz ayı sonunda Amerika’dan İstanbul’a gelerek otele yerleşmiş. Parası bitince kardeşinin yanına çıkmış. Ha bu arada manken kız nedense adını değiştirmiş. Şok, şok, şok! Manken kız öleceğini biliyormuş, mezar satın almış. Yok canım öldürüp kaçacakmış, onun için eldiven takmış. Değil, kendi kafasına sıkacakmış, fakat eli terlemiş, kaymasın diye eldiven takmış.En acı tesadüf ise oğlan öldürüldüğü sırada, hanımı 4 aylık hamileymiş. Cenazelerin aynı araçla gönderilmesinden, kızın kullandığı silahın markasına kadar her şeyi biliyoruz.
Sanatçıların sosyal medyadaki mesajları da bir o kadar ilginç. Mesela “Bu genç yaşında ona rahmet dilemek çok saçma”, “Başına çeleklerden taç örülsün, ışıklar içinde yatsın”..
Camide cenaze namazı kılacaklardan daha çok öz çekim yapanların olduğu bir cenaze töreni. Kimi yarım siyah başörtülü, kimi yüzüne siyah tül peçe takmış.
Peki, bu haberlerden ne ders çıkartacağız. Gayrimeşru ilişki mi öne çıkıyor bu olayda ya da FOREX’in iyi bir şey olmadığı mı mesela. Genç, yakışıklı, güzel, güler yüzlü, candan insanlardı hepsi.
Sahi şeytan bu işin neresindeydi?
Sonunda, aşırı ve sağlıksız beslenme sonucu hayatını kaybedenlerin acından ölenlerden daha çok olduğu, intihar ederek ölenlerin terörden ölenlerden fazla olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Olur böyle vakalar.
Zaten “içki içmek günah değil, sosyal aktivite” değil mi? Eee, topluma eroin satışını serbest bırakanlardan ne beklersiniz. İyi ki 30 Ağustos’ta törene gelenlere “Aslan sütü” (!?) ve tuzlu leblebi dağıtmadılar. “Anne sütü kadar değerli” Bira (!?) da dağıtabilirlerdi.
Ünlü bir yazar; okullar, kamu kurumları askeri birliklerde zorunlu olarak domuz yerdirilmesi gerektiğini savunuyordu. Başka bir ünlü sanatçı ve yazarın sanatçı ve “hanımefendi” (!?) eşi ise yazdığı kitabında erkek çocukların sünnet edilmesi gibi, kız çocuklarının da bekaretlerinin izale edilmesi gerektiğini savunuyordu. Hani bu olanlardan ibret alınsaydı, acaba tekerrür eder mi idi! İbret alınmadığına göre, yeni örnekler her zaman mümkün.
Sahi bu olay unutuldu gitti değil mi? İbret almazsak tekerrür eder.
Sonuçta gelinen nokta bu. Hali pür melalimiz arzolunur. Dikkat, bu durum sadece “ötekilerin” sorunu değil, şeytan bizim de kapımızı çalabilir. Aman ha! Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.