Ah şu komplo teorilerinden bir kurtulabilsek
Son beş yıldır yaşadığımız sancılı süreçlerde, neredeyse hayatımızın her anını kuşatan komplo teorilerinden ‘üst akıl’ söylemlerinden o kadar yorulduk ki, gerçek dünyada olup bitenleri salim bir kafa ile değerlendiremez hale geldik.
Oysa dünya sadece siyah ve beyazdan ibaret değil. Yani bir tarafta ‘gavurlar’ var, diğer tarafta Müslümanlar... Hristiyan dünyası Müslümanları yok ekmek için bir araya gelmiş ve medeniyetler savaşı başlatmış değiller.
***
Nitekim ABD Başkanı Trump’ın Kudüs kararına Çekya, Filipinler ve Macaristan’dan başka dünya devletlerinden tek bir destek gelmedi. Amerika’nın en sadık müttefikleri İngiltere, Kanada ve Avustralya bile bu şuursuzluğun yanında yer almadı.
Eğer dünyada işleyen sistem yıllardır bizim kendi kendimize kurduğumuz komplo teorilerine göre işleseydi, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere ‘yarım akıllı’Trumpla birlikte hareket edip İslam dünyasına karşı yeni bir Haçlı seferi başlatabilirlerdi.
Ama öyle olmadı... Trump’ın çılgınlığını fırsata dönüştürmek için Avrupa Birliği’ne koşan Netanyahu’ya AB Dış İlişkiler Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini, “Tek gerçekçi çözüm, Kudüs’ün iki devletin de başkenti olmasını sağlayacak şekilde, 1967 sınırları çerçevesinde iki devletli çözümdür” diyerek İsrail başbakanını el boş gönderdi. Ayrıca tek tek Avrupa ülkeleri, Çin, Fransa, İngiltere, Rusya, Japonya gibi ülkeler Trump’ın kararını kınayan sert mesajlar yayınladılar.
Demek ki işler bizim sandığımız gibi ‘gavurlar’ ve Müslümanlar ekseni üzerinden yürümüyormuş. Biraz akıl ve mantıkla hareket edip etrafımızda ne olup bittiğini anlamaya çalışırsak, belki daha gerçekçi çözümler üretebiliriz. Mesela Kudüs gibi hayati bir meselenin görüşüldüğü İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantısına Suudi Arabistan, Mısır, Irak ve diğer körfez ülkeleri neden devlet başkanları düzeyinde katılmadılar, Kudüs onlar için bu kadar önemsiz miydi? Aslında Müslüman dünya, öncelikle bu kepazeliği tartışmak durumundadır.
İslam dünyasının hali pür melali böylesine acınası bir durumdayken, hala neler olup bittiğini anlamakta zorluk çeken ve her şeyi “Emperyalist güçler bizi yok etmek için uğraşıyor” sloganıyla izah etmeye çalışanlara, İstanbul’daki Kudüs toplantısına katılma nezaketinde bile bulunmayanların Müslüman ülkeler olduğunu hatırlatmak gerekiyor. “Müslümanlar, Müslümanları yok etmek için uğraşıyor” dersek belki daha doğru bir cümle kurmuş oluruz. Herkesin malumu olan acınası bir durum var ki Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bugüne kadar Kudüs azarlamacılığı yapan Müslüman ülkeler maalesef İsrail’i korumak için kelimenin tam anlamıyla bir ihanet yarışı içine girmişlerdir.
Görüldüğü gibi şu ‘üst akıl’ işleri bizim geleneksel ezberlerimize göre işlemiyor. Batılı ülkeler içinden zalimleri destekleyenler olduğu gibi, Müslüman ülkeler içinden de işgalcilerin, zalimlerin kuyruğuna takılan kişiliksiz Müslüman ülkeler de pekala olabiliyormuş. Aslında dünya kurulduğu günden bu yana iyiler ve kötüler her zaman var olagelmiştir. Eğer dünyayı ‘gavurlar’ ve Müslümanlar diye kategorize etmeden anlamaya çalışırsak, eminim daha ümitvar bir gelecek inşa edebiliriz.
***
Kudüs olayı bağlamında yaşananlar, Türkiye’nin dış politika anlamında ayağını yere daha sağlam basabilmesi ve özellikle de ABD-Rusya arasındaki bilek güreşinde kendini güvende hissedebilmesi için Avrupa Birliği ile ilişkilerini derinleştirip zenginleştirmesi en akılcı ittifak olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yeter ki kendimizi, bir takım komplo yalanlarıyla kurduğumuz sanal dünyaya hapsetmekten vazgeçelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.