Ekonomik kriz üzerine çeşitlemeler
Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde ekonomik krizden bahsedeceğim. Türkiye’de,
-ben de Başbakan gibi hamdolsun diyeyim- 2001 Şubatı’na benzer bir ekonomik kriz yaşanmıyor. Küresel finans krizinden en az etkilenen ülkelerden biriyiz. Gerçi, dövizde ve özellikle dolarda yükselme ve borsada düşmeler kriz alâmeti gibi görülüyorsa da, normal ekonomik faaliyetlerin seyrinde olağanüstü bir değişiklik hissedilmiyor.
Türkiye bu yüzyılın en büyük küresel ekonomik krizini fazla zarara uğramadan atlatacak gibi görünüyor.
Marksistlerin kısa sürecek heyecanı
Geçen akşam Show TV’de ‘Siyaset Meydanı’nı seyrediyorum. Bir tarafta Mülkiye’den sınıf arkadaşım (Ne sınıfmış yahu!), değerli dostum Besim Tibuk ve medyadan dostum Mehmet Altan, liberal cepheyi oluşturuyorlar. Ama o da ne? Mehmet Altan, Karl Marks’a fizik olarak benzerliğinden midir bilemem, Marksist olduğunu söyledi. ‘Liberal Marksist’ imiş. İki sistemde de devlet yok dedi. Bence Türkiye’nin gerçek liberali olan Besim Tibuk ise, teoriden sıyrılarak liberalizmin kriz politikasını anlattı.
Karşı tarafta, Mülkiye’den çok sevdiğimiz Turan Güneş hocamızın oğlu sosyal demokrat Hurşit Güneş ile yeni tanıdığım, Marks hayranı hızlı bir sosyalist ekonomi yazarı vardı. Programdaki öğrenciler alkışladıkça coşarak kapitalizmi yerden yere vurdu. Alternatif
olarak da ‘merkezî plan’ı gösterdi.
Liberal piyasa ekonomisinde kötü yönetim, tamahkârlık, açgözlülük ve denetim eksikliğinden doğan konjonktürel krizler olmasa, fildişi kulelerde yaşayan müzelik marksistler nasıl heyecanlanır, ümide kapılırdı bilemem.
Yeni yetişen nesiller, Sovyetler Birliği’nin, komünist Çin’in ve diğer sosyalist ülkelerin hazin mâceralarını bilmezler. Piyasa ekonomisinin dinamizminden mahrum kalan bu ideolojik devletler, halklarına sadece zulüm, gözyaşı ve yoksulluk vermişlerdir. Halbuki, Tibuk’un dediği gibi, insanlığın elde ettiği refah ve teknolojik gelişmeler, yalnızca yaratıcı teşebbüs gücünün liberal piyasa ekonomilerindeki faaliyetleri sonucunda ortaya çıkmıştır.
Dünyada yaşanan bu finansal kriz, en geç gelecek yıl başında dizginlenecek ve dünya ekonomileri yeni bir büyüme dönemine ulaşacaktır.
2001 krizi ve Yenal Ansen’in mağduriyeti
Efendim, bugün dünyada ve Türkiye’de alınan tedbirler 2001 Krizi sırasında alınabilseydi, Türkiye o korkunç Şubat Ayını yaşamış olmazdı. 2001 Krizi’nin sebebi, koordinasyon kopukluğu içerisindeki istikrarsız bir koalisyon hükûmeti, basiretsiz ve bilgisiz politikacılar ile beceriksiz ekonomi bürokratlarıdır.
Bugün çok daha ciddî bir küresel ekonomik krize mukabil, soğukkanlı, istikrarlı ve müdebbir bir hükûmet ve ekonomi yönetimi görüyoruz.
Başta ABD ve Avrupa ülkelerinde olmak üzere, bütün dünyada, hükûmetler, merkez bankaları ve ekonomik mekanizma, finansal krizi dindirecek tedbirler alıyorlar; kan kaybeden finans sistemini destekliyorlar. Bunu yaparken de, mümkün olduğu kadar ‘devletleştirme’den uzak durmaya çalışıyorlar.
Halbuki 2001 Krizi’nde Türkiye’de bunun tam tersi yapıldı. Şubat ve Kasım krizlerinde Merkez Bankası duvar kesildi. Bırakınız bankaları ve özel sektörü desteklemeyi, âdeta batırmak için ellerinden geleni yaptılar.
Yenal Ansen’in 6 yıl müddetle başarıyla yönettiği Halk Bankası, kamu bankası
olmasına rağmen kaderine terk edilmişti. Bir bakıma hazineyi finanse eden Ziraat Bankası ve Halk Bankası’nın alacakları uzun süre ödenmedi. Halk Bankası’nın Hazine’den
10 milyar dolar alacağı vardı. MB ve Hazine, buna karşılık hiç ödeme yapmadığı gibi limit de tanımadı; ayrıca elindeki dövizleri de almadı ve menkul kıymetlerden borçlanmasına mâni oldu. Bu durumda, Banka’ya, bir gecede fırlayan faizlerle özel bankalardan borçlanmaktan başka çare kalmamıştı.
2001 Krizi, çok az tahribatla geçiştirilebilirdi. Gecelik faizin yüzde 80’den yüzde 7 bin 500’e çıkmasına devlet izin vermeyebilirdi. O günkü yöneticilerin IMF ve ABD’ye angaje olup, Kemal Derviş ve ekibiyle yanlış işler yapmaları, Türkiye’ye büyük bir maliyet yüklemiştir.
2001 Krizi’nde sıkıntıya düşen, ancak ödeme kabiliyeti olan firmalara destek olup kredi verdiği için, takdir edilmesi gereken Yenal Ansen hakkında, toplam meblağı Türkiye bütçesinin iki katı tutarında 50 dâva açtılar. Ansen, 8 senedir yargılanıyor. Bunların 16’sından beraat etti; diğerlerine de girip çıkmaya devam ediyor...
İşte, görevini yapan yöneticinin hâli budur. Bundan sonra, kolay kolay sorumluluk üstlenen ekonomi yöneticisi bulabilir misiniz?..
***
Hülâsa, ekonominin tabiî akışına müdahale etmeden hatâlı uygulamaları denetleyebilirseniz krizlere engel olabilirsiniz. Bütün mesele, yerinde ve zamanında gereğini yapabilmektir vesselâm...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.