Özgürlük ve demokrasi kuşatma altında
Türkiye dahil olmak üzere dünyanın değişik coğrafyalarında demokrasi konusunda farklı görüşler, itirazlar olduğu muhakkak. Genel anlamda demokrasinin insan hak ve hürriyetlerini teminat altına alan bir sistem olduğu yaygın bir kanaat olmakla birlikte, bazı insanlar, gruplar ve hatta ülkeler demokrasinin bir aldatmaca rejimi olduğu görüşündeler.
Dünyadaki somut örnekler üzerinden baktığımızda demokrasiyle yönetilen ülkelerin gerek insan hakları, gerekse ekonomik kalkınmışlık anlamında, henüz demokrasiyle tanışmamış ya da yarı demokrasiyle yönetilen ülkelere göre daha ileri bir düzeyde olduğunu kabul etmek gerekiyor. Çok açık ki, demokrasinin ve hukukun olmadığı ülkelerde insanların hakları, hukukları ve özgürlükleri teminat altında değil. Çünkü adaletin, hukukun ve özgürlüğün olmadığı toplumların refah toplumuna dönüşmeleri ne yazık ki mümkün olmuyor.
***
Kuşkusuz bütün bunları söylerken, demokrasiye bir ‘kutsallık’ atfetmek gerekmiyor. Ayrıca son yıllarda demokrasinin kendi içinde yaşadığı birtakım zaafların, bütün dünyada popülist liderlerin yükselişini tetiklediği de bir gerçek. Öyle anlaşılıyor ki liberal demokrasinin ‘demokratik değerler’ anlamında vaatlerini yerine getirememesi, özellikle Batı demokrasilerinde popülist liderlerin giderek güç kazandığı çok trajik bir fotoğrafı ortaya çıkarmış bulunuyor.
Nitekim Freedom House’un siyasi hak ve özgürlüklere ilişkin “2018 Dünyada Özgürlük raporu” bu çarpıcı gerçeği ortaya koymuş oldu. Demokrasinin tüm dünya çapında saldırı altında olduğunu söyleyen raporda, demokrasinin on yılların en ciddi krizi ile karşı karşıya olduğu belirtilerek ‘Özgür ve adil seçimlerin, azınlık hakları, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünün ve demokrasinin en temel ilkelerinin tüm dünyada kuşatma altında’ olduğuna dikkat çekiliyor.
Kuşkusuz bu son derece trajik bir tablo... Öyle ki Trump’la birlikte Amerikan demokrasisinin çekirdek kurumları, ülkenin geleneksel ‘denge-denetleme’sistemini her gün biraz daha yıpratan bir güzergahta ilerliyor. Bu yüzden 2017’nin en çarpıcı gelişmesi, Amerikan demokrasisindeki gerilemedir. ABD’deki basın ve yargı kurumları Trump’ın eşi benzeri görülmemiş saldırılarına maruz kalmış durumda.
Raporda da belirtildiği gibi Trump yönetimi, Amerikan dış politikasının arkasındaki dinamik güç olan demokrasiyi adeta bir kenara iterek popülizmin hoyratlığına dümen kırmış bulunuyor. Amerikan demokrasisinin bu keskin dönüşünün, dünyadaki otoriter rejimlere kan ve can verdiğini unutmamak gerekiyor. Mesela Çin ve Rusya gibi otoriter ülkeler, Batı demokrasilerindeki gerilemeyi kendi ülkelerindeki baskıyı arttırmada bir avantaj olarak kullanmaya başladılar.
***
Bu arada raporda Türkiye’nin ‘özgür değil’ kategorisinde gösterilmesi bizim adımıza talihsiz bir durum. Rapora göre Türkiye’nin notu geçen yıla göre 6 puan geriledi. Oysa Türkiye, özellikle AK Parti iktidarının ilk döneminde gerçekleştirdiği demokratik reformlarla bu defteri kapatmış ve bütün dünyada demokratik pırıltısı yükselen ülkelerle birlikte anılmaya başlanmıştı.
Gerçek şu ki özgürlükler bütün dünyada geriliyor ve demokrasi kuşatma altında. Raporda ortaya çıkan şu bulgular hepimiz açısından endişe verici:
* Demokrasi saldırı altına alında ve dünyada gittikçe geriliyor; Amerika’nın demokratik standartlarının erozyona uğramasıyla yoğunlaşan kriz, hızla ilerliyor.
* 2017, küresel özgürlüğün art arda gerilediği 12. yıl oldu. 71 ülke 2017’de siyasal haklar ve sivil özgürlüklerde net düşüşler yaşadı ve sadece 35 ülkede ilerleme sağlandı.
* Değerlendirilen 195 ülkeden 88’i (yüzde 45) Özgür olarak, 58’i (yüzde 30) Kısmen Özgür olarak, 49’u (yüzde 25) ‘Özgür Değil’ olarak kategorize edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.