Okur eleştirilerinden ne alınırız ne de dert ediniriz. Nasıl ki biz onlar gibi düşünmek zorunda değilsek onların da bizim gibi düşünmek zorunda olmadıklarına inanırız. “Demek ki bu konuda bizim gibi düşünmüyormuş” der geçeriz.

Ama Fazıl beyin eleştirilerini biraz farklı yorumladık ve kendimizi töhmet altında bırakılmış gibi hissettik.

Bu nedenle önce Fazıl beyin eleştirilerini paylaşacağız sonra da kısaca cevabımızı arz edeceğiz. “Caiz midir?” yazısıyla ilgili olarak Fazıl bey diyor ki:

“Ülkeyi yönetenler şans oyunlarının cazibesinin arttırılması peşinde öyle mi? Buna benim beş yaşındaki aklım bile inanmazdı. Sayın Erdoğan’ı eleştirecek çok şey bulunur. Haram olduğu fetvası verilen bir şeyi teşvik edecek, buna gerçekten inanarak mı yazıyorsunuz? Refah Partisi’ne oy vermiş biriyim. Merhum Erbakan kolay olsa herhalde şans oyunlarını kaldırırdı. Bazen kızdığım zaman partimi değiştirmek istiyorum ama yapamıyorum. Partilerin iyiliği uzunluk ölçüsü ile yapılsa bütün samimiyetimle söylüyorum bir milimetre iyisini bulsam oyumu ona veririm. Saadet Partisi benim oyumu alabilmesi için AKP’yi eleştirmesinin yanında mesela genel başkanının Marmaray, Osmangazi ya da Yavuz Sultan Selim köprüsünü kullanıp beğenmesini ne de olsa kimin çırakları dese ne olur. Ayrıca ittifaklardaki duruşu çok önemlidir. Selamünaleyküm.”

Fazıl beyin eleştirisi aynen aktardık. Gelelim şimdi cevabımıza.

Sanki “hiç olmamış” ya da “olması muhal” bir şeyi “olmuş gibi yazmışız” diye suçlanmak çok kötü bir şey. Biz bunu “Erdoğan söyledi” demedik ki! Söyleyen Erdoğan’ın Maliye Bakanı Ağbal!

Biraz gazetelere göz atarsa, azıcık televizyon izlerse ya da internet sitelerine girerse Maliye Bakanı Ağbal’ın sanal kumara karşı şans oyunlarının cazibesini arttırmak istedikleri yolundaki haberlerini bulup okuyabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar elbette Maliye Bakanı Ağbal da “ülkeyi yönetenler” tanımlamasının kapsama alanına giren bir isim. Beş yaşındaki aklı ile buna inanmayabilir ama şimdi mutlaka aklı başında biri olarak Ağbal’ın ne dediğini anlayacaktır. Anlayınca da bizim inanarak mı inanmayarak mı yazdığımızı mutlaka idrak edecektir.

Biz Maliye Bakanı’nın bu sözlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Eyyy Maliye Bakanım ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?” diye seslenmesini bekledik ama muhtemelen farkına varamadığı için böyle bir şeye tanık olmadık.

Partilerin iyiliğini ölçmek için uzunluk ölçüsüne de hiç ihtiyaç yok. Biz partilerin iyiliğini test için Hakk’a bağlılık durumuna şöyle bir göz atıyoruz. Bu bize çok önemli ipuçları veriyor. Fazıl bey yazımızı bir kere de bu gözle okursa seviniriz. Bizi töhmet altında bırakan sözlerinden pişmanlık duyacağından eminiz.