Birazcık da Milleti düşünsek iyi olmaz mı?
Geçmişin birikimini özelleştirme ile çok büyük oranda sattık.
Yaklaşık 70 milyar dolarlık bu satışın 60 milyar dolardan büyük kısmı AK Parti döneminde gerçekleşti. Satılan eski kamu mallarının parası ile yeni hizmetlerin yapılması düşünülüyordu. Ama olmadı....
Defalarca yazdım ama yine yazacağım: Eskiye oranla sadece 1 yılda yaklaşık 340 milyar lira civarında bir parayı devlet fazladan topluyor. Fazladan diyorum, çünkü büyüyen ekonomiye oranla alınan gelirin üzerinde toplanan para bu...
Kabaca şöyle ifade edelim: Eskiden 300 milyar dolarlık ülke gelirinin yüzde 30’u olan 90 milyar doları kamu alıyordu. Şimdi 800 milyar dolarlık gelirin yüzde 30’unu kamu alsa, 240 milyar dolar edecek; ama kamu artık yüzde 40’ı olan 320 milyar doları alıyor.
O nedenle ekonomide en büyük sorunumuz “Ankara’nın şişmanlığı” diyorum.
Ama asıl mesele bu da değil...Kamu hem geçmişi satıyor...Hem bugün daha fazla para topluyor ve buna rağmen “Para yok” diyor.
Para yok dediğinde de gidiyor Hazine Garantileri ile ‘çok tartışılacak fiyatlardan’ özel sektöre garantiler vererek, köprü-yol-hastane-havalimanı gibi hizmetler yaptırıyor. İşte ben buna “Gelecek satışı” diyorum.
Bugün gelecekle ilgili çocuklarımızın-torunlarımızın ne kadar gelirini sattığımızı tam olarak bilemiyoruz. Ama şimdiden 150 milyar doları geçtiğini çok rahat söyleyebiliriz.
Geçmişi sattık
Bugünü fazlasıyla alıyoruz
Yetmedi, geleceği de satıyoruz.
Peki, kime satıyoruz çocuklarımızın- torunlarımızın geleceğini?
BARİ CEZALARI BIRAKMAYIN
Artık hesap üzerinden yazmayacağım. Bir-iki milyar dolarlık köprülere 15-20 yıl sürecek 400-500 milyon dolarlık yıllık Hazine garantilerimiz var.
Geçen araçtan ücret alıyoruz...
Geçmeyen araçtan da ücret alıyoruz...
Yetmedi, bir de ceza kestirip o cezalarında önemli kısmını o şirketlere bırakıyoruz.
Dünya’nın en yoğun trafiğine
sahip olan İstanbul’da bile Avrasya Tünelinin Hazine garantisini dolduramadık. Üstelik boğaz köprülerine 2015’den bu yana yüzde 157 zam yapmamıza rağmen.
Köprü geçiş ücretleri 2015 yılında
3,40 liraydı....Şimdi 8,75 lira.
El insaf!
Yavuz S. Selim Köprüsü zaten kanun namına işliyor. Büyük araçlara alternatif bütün güzergahlar yasaklandı. Kanun namına yüksek ücretler alınıyor.
-Sizce gece saat 1,00 ila sabah saat 5,00 arası ikinci köprü büyük araçlara açılamaz mı? Neden kapalı tutuluyor ıssız saatlerde de...
Ama bugün farklı noktayı söyleyeceğim: Sayın Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanımız Ahmet Arslan: “Acaba bu özel sektöre işlettirilen ve 2018’de geçmeyen araçlar için Hazineden ayrılan 3,6 milyar liranın dışında, kesilen cezalarında yüzde 40’ını neden bırakıyoruz?”
OGS-HGS’si yetersiz bakiye veren araçlar kamu yollarında 15 gün süre izin verilerek bakiye tamamlanınca ceza uygulanmıyor da, neden bu özel sektör yollarında binlerce-milyonlarca araca anında ceza yazılıyor. Bu cezaların yüzde 40’ı neden bu şirketlere bırakılıyor ve Hazine garantisinden düşülmüyor?
Neden bu özel yolların-köprülerin HGS-OGS sistemi kamu kontrolünde yönetilmiyor? Mağdur olan binlerce insanın şikayetleri arşı aştı. Tebligatlar işlemiyor-cezalar ve icralar şirketleri kilitliyor. Nedir bu ayrıcalık?
SN. SÜLEYMAN SOYLU
Sayın İçişleri Bakanımız...
Bu Millete yüzde 15-15 paylaşımlı
TEDES-EDS denilen trafik tuzakları kurulmuştu. 5 km içinde 5 ayrı kamerada 50-60 km hızda ceza yazılıyordu. Bunları kapattırdınız...Çok da iyi oldu.
Ama şimdi yollarda kazalar-ölümler artmaya başladı. Kameralar kapalı
diye millet yolda ölüyor. (Nazlıcan’ı kim öldürdü?)
Yüzde 15 değil, yüzde 7,5 ile de sistem kuranlar vardı. Ama bu işin temeli Millete tuzak kurmaktı. Şimdi özel sektör yollarında yüzde 40 cezadan pay alınıyor.
Sayın Bakanım acaba milyarlarca lira harcanarak kurulan kamera sistemleri yasalara tam uygun hale getirilerek kuralına uygun şekilde açılamaz mı? Yılda 7 binden fazla kişi yollarda ölüyor...Az mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.