Güzel sözler, güzel hayaller... Ya ötesi?
Güzel sözler piyasası diye bir şey var.
Neredeyse borsa gibi çalışıyor.
İki güzel söz okuyunca gününü gün ettiğini düşünenler mi ararsınız; elli güzel sözü bir araya getirince kitaplaştırıp hava atan mı ararsınız...
Neden peki?
Belki de güzel insanlardan umudu kesince güzel sözlere tutulduk.
Doğru davranışlar ortalıktan çekilince, özlü sözlerle idare edeceğimizi zanneder olduk.
Nihayetinde hüzünlü bir hal...
Umarım yanılıyorumdur ama bana öyle geliyor ki, özlü ve güzel sözlerin sayısı arttıkça hoyratlıkların, bencilliklerin, çaresizliklerin, acıların seviyesi de yükseliyor sanki.
***
Şimdi bu borsaya ruhumuza "romantik" nefesler üfleyen hayaller, tavsiyeler, sayıklamalareklenmeye başladı. Çok tutuluyor.
Mesela sosyal medyada biri kalkıp "bir kıyıya, bir kuşa, bir ağaca, mis gibi kokan birkahveye ihtiyacımız var" diye yazınca, herkes bu "hayal"in peşinde toplanıveriyor.
Oysa sözlerin baş döndürücü gücüne bu kadar bağlanmak yerine bir an durup düşünsek...
O hayalini kurduğumuz kıyıya aynı kafayla gideceksek, bir anlamı olmayacağını anlasak ne iyi olacak.
Hem bakmasını bilenler için (şükür ki) kuşlar, ağaçlar, çiçekler hala çok yakınımızdalar.
Mis gibi bir kahveye gelince...
Korkunç bir koşuşturmaya mahkum etmişsen kendini...
Sevgilerin artık sevinç doğurmuyorsa...
İnsanlarla ilişkin sadece didişme halini almışsa...
Ağzının tadı kaçmış, burnun koku alma yeteneğini çoktan yitirmiş demektir.
Yoksa mis gibi kokan lezzetli bir kahve kadar kolay ulaşılacak ne var!
***
Kabul etmemiz gerek...
Kedersiz güzellik yok.
Bir deniz kıyısında ufka uzun uzun bakanlar bilirler; kıyı ne kadar berrak ve iç açıcıysa, uzaklar o kadar muğlak ve ürkütücüdür.
Hani uzun yolun sonunda, geniş ovaların ardında bizi bekleyen mavilik, dağları bile okyanus gibi gösteren renk, mesafenin mavisi...
Bir türlü gidemediğimiz yerin rengi. (Rebecca Solnit ne müthiş anlatır "Kaybolma Kılavuzu"nda o rengi!)
Sonuç olarak...
Sürekli yol gitmek, sürekli uzaklara heves etmek, hep hayallere kapılmak zorunda değiliz.
Ah, bir bilsek ki, ihtiyacını duyduğumuz şey çoğu zaman yakınımızda fark edilmeyibeklemektedir.
Bunun yolu da güzel sözleri başımızdan aşağı boca etmekten, uzanıp hayaller kurmaktan değil, güzel eylemlerden geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.