Gençler ve yaşlılar
Ülkemizde, İslam dünyasında ve genel olarak dünyada hem gençler hem de yaşlılarla ilgili bir dolu problem var, olması da tabîî, aynısı olmasa bile çoğu benzer olan problemler daha önceleri de vardı. Her devrin eğitimcileri bu problemlerle meşgul oldular, bilgi ve tecrübelerine dayanarak teşhislerde, çözüm tekliflerinde bulundular.
Gençlik meselesi üzerine eğilen, kafa yoran, konuyu dert edinen kimselerin bir kısmı günümüz gençliğini tanımadan konuşuyor, yazıyor ve havada kalmaya mahkum tavsiyelerde bulunuyorlar; onlara tavsiyem okuyarak, görüşerek, araştırmalardan haberdar olarak önce günün gençliğini tanımaları, bundan sonra konuşmalarıdır.
Tecrübe, bilim ve araştırmalara dayalı güncel bilgilere sahip olarak gençliğin problemleri, ihtiyaçları, çözümler üzerinde konuşan zevata gelince:
1. Problemlerin doğru olarak tanımlanması (teşhis) konusunda bu kesim, yeterli olmasa da oldukça başarılı.
2. Çare, ilaç, tedavi, eğitme alanına geldiğimizde başarılı ve yeterli olduklarını söyleyemem.
Diyeceksiniz ki, “biliyorsan sen doğru ve yeterli olanı söyle!”
Bildiklerimi söylediğim ve yazdığım çok oldu, ama ben onları da yeterli görmüyorum.
Öyleyse ne yapmalıyız?
Ümmetin en önemli meselesi olan “gençliğin eğitimi, imkan ve kabiliyetlerini en verimli ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarının sağlanması” için hem durum tespiti, hem de yapılacaklar konusunda sürekli olarak ilmî toplantılar yapılmalı, bu toplantılarda mutlaka gençlere yer verilmeli, ortaya çıkan gerçek duruma ve ihtiyaçlara göre sivil toplum ve devlet elinden geleni kâmil manada yapmalıdır.
Allah Teâlâ Kitabında, “müminlerin her önemli işlerini danışma usulünü kullanarak yapmalarını” istiyor. İlim, bilgi ve tecrübe isteyen bu konuda ilgili bütün tarafları bir araya getirerek danışma yapmayacaksak, bundan daha önemli hangi konuda yapacağız!
Benim ilmî toplantılardan maksadım, oldukça ikramlı ve rahat yerlerde birkaç gün toplanmak, tebliğler sunup müzakere adı altında son derecede kısıtlı konuşmalar yapmak, âdeten pek de işe yaramayan, katılımcıların birçok maddesinde mutabık kalmadıkları bir sonuç bildirisi yayımlamak, sonra dağılıp gitmek değildir. Hem devlet hem de bu konuyu önemseyen ve hizmet vermek isteyen sivil toplum sırf “gençlik problemi ve çözüm yolları” için örgütlenmeli, bu örgüt(ler) yapacakları ilmî toplantıların amacı gerçekleştirecek formatta yapılmasını sağlamalı, sonuçlarını takip ederek birleştirmeli, ihtilafları yeniden müzakereye açmalı, doğru tanımlama ve çare tekliflerini uygulama alanına sokarak sonuç almayı hedeflemelidir.
Yazının başlığında “yaşlılar” da vardı. Buraya kadar yapılmasını tavsiye ettiğim faaliyet içinde hem gençler hem de yaşlılar bulunacak, her iki kesimin ilişkilerindeki arızalar karşılıklı açıklamalarla ortaya çıkacak, böylece araya çekilmiş duvarların arkasında konuşanlar, dertlenenler, şikayette bulunanlar, karşı tarafı bilmeden, dinlemeden hüküm verenler nerelerde yanlış yaptıklarını anlayacaklardır.
Bugün bence de haklı ve gerçek olan “gençliğe ulaşamama” problemi, danışmalı ve sonuç almaya yönelik faaliyetlerle bir ölçüde çözülebilir, ama yine de ulaşılamayan (kısmen ötekilerin ulaştığı) önemli bir gençlik parçası kalacaktır. Ulaşmak ve “iyi, doğru, güzel, faydalı” sonuç almak için çırpınan insanlar (gençler ve yaşlılar) amaç için en uygun yol ve yöntemleri bulup uygulamakla yükümlüdürler; bu yapıldıktan sonra “hidayet kulun iradesi ve Allah’ın lütfu ile olur” der, ulaşabildiklerimizle yolumuza devam ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.