İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Sadece PKK, ABD ve İsrail değil.. Prens Zaid ve Prens Selman; Afrin’de..

Sadece PKK, ABD ve İsrail değil.. Prens Zaid ve Prens Selman; Afrin’de..

Sadece PKK, ABD ve İsrail değil.. Prens Zaid ve Prens Selman; Afrin’de siz de hezimete uğradınız

Türkiye sadece Suriye’nin kuzeydoğusundan, o kuşakta oluşturulmak istenen terör koridoru ile kuşatılmıyor. ABD’nin PKK/PYD ile yürüttüğü, terör görünümlü çokuluslu işgal planlarıyla çevrelenmiyor. Türkiye daha güneyden, daha Batı’dan yeni bir eksenle kontrol altına alınmaya çalışılıyor.

Yine ABD, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır üzerinden planlanan, BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zaid ve BAE Veliaht Prens Muhammed Bin Selman üzerinden servis edilen yeni bir “eksen”le durdurulmaya çalışılıyor.

Kuzeyden, Irak ve Suriye üzerinden yürütülen çevreleme harekatı, bizim “terör koridoru” dediğimiz o çokuluslu garnizon haritası Afrin operasyonu ile, Fırat Kalkanı ile büyük oranda boşa çıkarıldı. En azından Akdeniz’e açılan kapısı kontrol altına alındı, Batı kapısı kapatıldı. Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumu da bu projenin parçasıydı ve o da etkisizleştirildi.

Böylece Akdeniz’den İran sınırına uzanan kuşakta Türkiye’yi karşısına alacak, tehdit edecek bir planın uygulanamayacağı, bu tehditleri boşa çıkarabileceğimiz bütün dünyaya ilan edildi, parçalanmış Türkiye haritası ellerinde kaldı.

Afrin’den sonra yeni operasyonlar geliyor

Afrin operasyonu ile hem Türkiye’ye yönelik tehditlerle mücadele edebileceğimiz, hem de Türkiye’yi dışlayarak, Türkiye’yi rahatsız ederek, Türkiye’siz bir coğrafya inşa etmenin mümkün olmayacağı bütün Batı dünyasına ve onlarla birlikte hareket eden bölge ülkelerine gösterilmiş oldu.

Münbiç ve sonrasında Fırat’ın Doğu’sundaki Ayn-el Arab, Tel Abyad ve Irak’taki Sincar bölgesine yönelik operasyonlarla bu kuşak tamamen felç edilecek. Irak bölgesinde bu başladı bile. Kullanılan terör aparatları da, örgütleri de tasfiye edilecek, onların arkasındaki çokuluslu güçler ise asıl felci yaşayacak.

Türkiye asla geri adım atmayacak

Şüphesiz bu hedef Türkiye’nin 21. Yüzyıl’a dönük, asla geri adım atamayacağı, hiçbir şekilde tereddüt etmeyeceği bir stratejik planlamadır. ABD de olsa, İsrail de olsa, bütün Batı koalisyonu da karşımızda yer alsa, eğer bu ülke, 21. Yüzyıl’da ayakta kalacaksa, yükselen bir ülke olacaksa, yeni bir yükseliş tarihi yazacaksa bu olmak zorundadır.

Hiç kimsenin, hiçbir gücün sınırlarımızın güneyini, boydan boya kapatmasına izin verilemez, Türkiye’nin yeniden Anadolu’ya hapsedilmesine göz yumulamaz. Zira bu, Türkiye için, milletimiz için, tarihi iddialarımız için, siyasi genetiğimiz için bir intihar olur. Bu güvenlik tanımlaması yapılmıştır artık.

İkinci bir kuşatma planı uyguluyorlar

Başka da hiçbir Batılı tezin, önerinin, teklifin, projenin bu tanımın önüne geçmesi mümkün değildir. Türkiye’yi oyalama dönemleri geride kalmıştır. Çünkü ilk kez ve çok güçlü biçimde bu ülke kendi stratejik değer tanımlamasını, kendi tehdit tanımlamasını kendisi yapmaktadır, kendi yol haritasını bu çerçevede çizmeyi başarmıştır.

Ama İsrail’in planladığı, ABD’nin uyguladığı, PKK/PYD’nin taşeron olarak kullanıldığı “Terör Kuşağı” yakın çevrelemedir, yakın tehdittir çünkü tam da sınırlarımızdadır. Daha geniş çevrede ikinci bir çevreleme oluşturuluyor şimdi. BAE-S.Arabistan-İsrail-Mısır üzerinden bir Türkiye karşıtı ABD ekseni kuruluyor. Kuruldu da.

Yalnızlaştırma, durdurma, Arap dünyasıyla arasına duvar örme

Görünüşte İran’a karşı cephe gibi pazarlansa da aslında bu cephenin öncelikli hedefi Türkiye’dir, “Türkiye’yi durdurma” diye bir uluslararası operasyon dönemi başlatılmıştır. DEAŞ’ı destekleyen çevre bunlardır. PKK’yı besleyen ve silahlandıranlar bunlardır. Bütün coğrafyayı ABD ve İsrail’in eline teslim edenler bunlardır.

Türkiye, bu yakın tehdidi bertaraf ettikten sonra daha güneydeki bu “eksen”le mücadele etmek zorunda kalacaktır. Çünkü onlar, Türkiye ile bütün coğrafyanın ilişkisini kesme, bu ülkeyi yalnızlaştırma, Arap dünyası ve coğrafya ile arasına kalın duvarlar örme planları yapmaktadır.

Afrin’de Prens Zaid ve Selman da yenilmiştir..

Terör koridoru ile bu eksen arasında birebir ilişki vardır. Çünkü terör koridoru bu eksenin hedefi için oluşturulmuştur. Anadolu ile coğrafyanın ilişkisini kesmek, Türkiye ile Arap dünyasını birbirinden koparmak, Türkiye ile Arap dünyası arasında insansızlaştırılmış bir alan oluşturmak ana hedefse terör koridoru bunun ilk uygulamasıdır.

Dolayısıyla Afrin operasyonu aslında bu kuşağa verilmiş en net cevaptır. Söz konusu eksene karşı bir savunmadır. Hem vatan savunması, hem terör temizliği, hem daha güneyden çevreleyenlere karşı Türkiye’yi ve bölgeyi savunma refleksidir.

Onlar; Prens Muhammed Bin Selman ve Prens Muhammed Bin Zaid’in bütün bölgeyi ABD ve İsrail’e teslim etme operasyonunu yürüttüğü düşünülürse, aslında coğrafyayı kurtarmaya dönük çok güçlü bir adımdır.

Dolayısıyla Afrin’de sadece ABD ve İsrail değil, Selman ve Zaid de yenilmiştir. Onların Batı’dan, ABD ve İsrail’den aldıkları en büyük ihale şimdilik yara almıştır. Ama İran sınırına kadar bütün proje çöktüğünde o ihale tamamen boşa çıkacaktır.

Türkiye Zaid’den bu kötülüklerin hesabını mutlaka soracaktır

Ancak şunu söyleyelim: Özellikle Zaid’in DEAŞ’ı silahlandırması, PKK’yı silahlandırıp Türkiye’ye saldırı için teşvik etmesi, Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunu beslemesi, hem Türkiye hem de coğrafyaya çok büyük ihanettir. Bu kişi, gün olacak bu ihanetin, bu kötülüğün bedelini ödeyecektir. Bu kötülük abidesinin Türkiye içinde operasyon planları çok yakından izlenmektedir.

ABD desteğiyle, İsrail aklıyla ve bir yere varamayacağını, bölgenin direncinin üstesinden gelemeyeceğini, bu yöntemlerle Türkiye’ye zarar veremeyeceğini yakında görecektir. Prens Selman’la ikisi, coğrafyayı satmanın bedelini kendi iktidarlarıyla, kendi ülkelerini heba etmeleriyle ödeme ihtimalleri çok güçlüdür.

Yeni sömürgeciliğin öncüsü iki lider ve günümüzün Lawrence’ı

Bu iki liderin, yeni sömürgeciliğin öncülüğünü yaptığını, Batı’nın yeni istila dalgasının taşeronluğunu yaptığını herkes görecektir. Kirli pazarlıklarını, ihanetlerini, utançlarını, milletlerine ve ülkelerine yaptıklarına herkes tanık olacaktır.

Bu Lawrence kılıklı Zaid’in, “Erdoğan’ı devirip Türkiye’yi durdurma”ya dönük ABD, İngiltere ve İsrail planının ihalesinin bedelinin ne kadar ağır olacağını kesinlikle hepimiz göreceğiz.

Bu oyunlarla, içeriden operasyonlarla, kuşatma planlarıyla Türkiye’yi durduramazsınız, aklınızı başınıza alın. Biraz tarih okuyun, biraz coğrafya inşası nedir bir bakın, biraz bölgenin bin yılına geri dönün.

Taşeronlukla tarih olursunuz, Fırat’ın Doğu’sunda görüşürüz

Taşeronlukla tarih yapılamayacağını, coğrafya inşa edilemeyeceğini göreceksiniz. Hadi tarih bilmiyorsunuz, sadece Afrin’e bakın, PKK ve DEAŞ’ın arkasına gizlenip yürüttüğünüz kirli planların nasıl heba olduğuna bakın, aklınızı başınıza alın.

Bir adım sonrasında Fırat’ın Doğu’sunda yeniden karşılaşacağız. Irak’ın kuzeyinde yeniden karşılaşacağız. Afrin’den ders almadıysanız o zaman alacaksınız. ABD ve İsrail’in işgal aparatları olmak, terör örgütlerinin arkasında gizlenmek, cinayet ve sabotajlar organize etmek, Türkiye gibi bir ülkeye karşı suç işlemek, bu ülkenin iç güvenliğine zarar vermek, içerideki aparatlarıyla oyun kurmak ne demek göreceksiniz.

Biz hep PKK/PYD’yi konuşuyoruz. Hep ABD ve İsrail planlarından söz ediyoruz. Ama Muhammed bin Zaid ve onun yörüngesinden çıkmayan Muhammed Bin Selman üzerinden birileri Türkiye’ye saldırıyor.

Hepsinin farkındayız. Her adımda bir Afrin bozgunu yaşayacaklar, göreceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi