Yusuf Kaplan

Yusuf Kaplan

Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler!

Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler!

Gençliği kaybediyoruz, farkında mısınız?

Genç kuşak, gözümüzün içine baka baka yok oluyor, intihar ediyor...

Bu ülkenin genç kuşaklarının zihnen, ruhen, bedenen ve kültürel olarak karşı karşıya kaldığı tehlikeler, terör tehlikesinden de büyük ve ürpertici!

Bu yakıcı gerçeği görebiliyor muyuz acaba?

Toplum olarak da devlet olarak da geleceğimizi tehdit eden tehlikenin boyutlarının farkında değiliz hâlâ!

Gençliğin zihnini, inanç dünyasını, ruhunu, değerlerini yerle bir eden saldırılar, bu ülkenin birinci derecede millî güvenlik sorunu hâline gelmiş durumdadır ama biz durumun vehametini görebilecek durumda değiliz ne yazık ki!

Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler oysa!

GENÇLİĞİ SUÇLAYARAK BİR YERE VARAMAYIZ... SUÇLU BİZİZ, GENÇLER DEĞİL!

Manzara ürkütücü gerçekten: Bu ülkenin genç kuşakları, bu ülkeye, değerlerine, medeniyet birikimine aidiyet bilincini yitiriyor hızla...

Böyle bir bilinç var mıydı ki, diye sorabilirsiniz, haklı olarak.

Bunları söylerken, gençleri suçlamıyorum. Yaşanan vahametin tablosunu resmediyorum yalnızca.

Gençleri suçlayarak bir yere varamayız.

Gençlerin dünyalarına, ilgilerine, duyarlıklarına, yönelimlerine, ihtiyaçlarına, sorunlarına nüfûz ederek genç kuşağın nereye sürüklendiğini anlama konusunda belli bir mesafe katledebiliriz ancak.

Şunu göreceğiz öncelikle: Eğer gençlik, bu ülkenin değerlerine, anlam haritalarına, medeniyet birikimine yabancılaşıyorsa, bilin ki, bunun nedeni biziz, gençliğin sorularına cevap veremeyen, sorunlarına nüfûz edemeyen, kayıtsız kalan, kısacası gençliği ihmal eden, kendi hallerine terkeden biz yetişkinler!

POSTMODERN KÜLTÜRÜN AYARTICI PAGAN SALDIRISI!

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Gençlik, nasıl bir zihnî ve kültürel saldırıyla karşı karşıya?

Elbette, bu saldırının hem iç hem de dış kaynakları var.

Dış kaynak, postmodern, sığ, yüzeysel, ayartıcı popüler kültür: Dünyanın küreselleşmesi, kültürel, ekonomik ve entelektüel sınırların ortadan kalkması, bütün dünyanın, sığ, ayartıcı, neo-pagan, tekno-pagan Amerikan kültürünün saldırısına maruz kalmasına yol açıyor...

İzafileştirici, hakikat fikrini yok edici, “anything goes” / “her şey mübah” mottosuyla, Tanrı’yla şeytanı, iyi’yle kötü’yü eşitleyen, mutlak sahte’nin hükümranlığını ilan eden deist, pagan ve son kertede, nihilist bir kültür bu.

Ve bu ayartıcı pagan kültür, şimşek hızıyla yayılıyor bütün dünyada.

Biz modernlikle hesaplaşmadan, postmodernliğin yıkıcı saldırısıyla karşı karşıya kaldık bir ânda.

Dış kaynak bu.

SÖMÜRGECİ EĞİTİM, YABANCILAŞTIRICI KÜLTÜR VE YOZLAŞTIRICI MEDYA’NIN SALDIRISI!

İç kaynaksa, bizim sömürgeci, pozitivist, ezberci ve sığ eğitim sistemimiz; yozlaştırıcı medya rejimimiz; aidiyet ve tarih bilincini silip süpürücü, yabancılaştırıcı kültür, sanat ve düşünce hayatımız.

Çağımızda işgaller yalnızca fiilen gerçekleşmiyor. Aynı zamanda ve daha çok da zihnen gerçekleşiyor.

Fiîlî işgal, doğrudan olduğu için, o tehlikenin boyutları ve çapı görülebilir ve püskürtülebilir.

Ama zihnî (kültürel / medyatik) işgal dolaylı olduğu için, zihnî işgalin boyutlarını ve tehlikelerini tespit edebilmek çok zordur; zihnî işgalle mücadele edebilmek de o yüzden bir o kadar daha zordur.

Önce zihnî işgalin boyutlarını görelim: Bu ülkenin, eğitim sistemi, kültür dünyası, medya rejimi, düşünce ve sanat hayatı işgal altında! Ve çocuklarımızı adeta el ele vererek topyekûn katlediyorlar.

Gençliğin inanç dünyası, Batı’yı da, İslâm’ı da derinlemesine anlayamayacak kadar sığ, yüzeysel, Batı’ya iflah olmaz bir aşağılık kompleksiyle bakan seküler / laik veya modernist / reformcu proje ya da beyinsiz tipler tarafından delik deşik ediliyor ve bu nedenle gençlik arasında deizm, ateizm ve nihilizm dalgası çığ gibi yayılıyor...

Sömürgeci eğitim sistemi; yoz, sığ, çözücü medya rejimi ve celladına âşık kültür ve sanat dünyasının içerden sömürgeleştirici faaliyetleri yüzünden, zihnen, ruhen ve kültürel olarak katlediliyor çocuklarımız, gözlerimizin önünde...

Medeniyet bilinci ve tarih bilinci veremeyen, aksine, medeniyet bilincini, tarih bilincini, ruh köklerini ve özgüvenini yok eden pozitivist, ezberci, sığ, sömürgeci eğitim sistemi; değerlerini delik deşik eden, anlam haritalarını paramparça eden yoz, yozlaştırıcı medya rejimi; celladına âşık eden, özgüvenini yok eden, ülkesine, tarihine, kültürüne, medeniyet birikimine yabancılaştıran metamorfoz yemiş kültür, sanat ve düşünce genç kuşaklarımızı dört bir taraftan topyekûn intiharın eşiğine fırlatıyor...

Böylelikle Batılı sömürgeciler tarafından sömürgeleştirilemeyen, dışardan fiilen ele geçirilemeyen bu ülke, bizzat metamorfoz yemiş, celladına âşık tasmalı çekirgelerin eğitim, medya ve kültür dünyasına babalarının çiftliği gibi hükmetmelerinden, çeki düzen vermelerinden ötürü, içerden zihnen sömürgeleştiriliyor.

Batılı emperyalistlerin iki asırdır dışardan saldırılarla yapamadıklarını, bizzat içimizdeki celladına âşık “yerli” sömürgeciler yapıyor.

NE YAPMALI?

Neler yapılması gerektiğini iki maddede kısaca özetleyeyim.

1-Devlet, eğitim, düşünce, kültür, sanat ve medya hayatını bizim medeniyet dinamiklerimiz doğrultusunda silbaştan yeniden yapılandırmalı.

“Dindar nesil” söylemi ötekileştiricidir.

Yeni Yunus, Gazâlî, İbn Arabî, Sinan ve Itrîler yetiştirecek bir medeniyet fikri ve ruhu üzerinden, toplumun bütün kesimlerini kucaklayabilecek bir eğitim, düşünce, kültür, sanat ve medya rejiminin temellerini atmalı, vakit geç olmadan...

2-Cemaatler, hocalar özgüveni yüksek çaplı, öncü insan yetiştirmeye odaklanmalı ve kullandıkları dile dikkat etmeli, gençlerin sorularına cevap verecek çapta ve kalibrede bir dil geliştirmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Kaplan Arşivi