Bir büyüğün öğütleri
Kosova’ya birkaç defa gitmişliğim var. Güzel memleket.
Hele Prizren.
Bizim Trakya’daki şehirlerimizden daha iyi korunmuş bir şehir dokusu... Bugünlerde bahar fışkırır topraklarından.
İnsanları da güzel Kosova’nın.
Çoğu Arnavut. Fakat şehirde hemen herkes Türkçe konuşuyor.
Bazı Arnavutlar evlerinde de Türkçe konuştuklarını söylediler. Demek ki bir dil taassubu yok. En azından gidip geldiğim zamanlarda ben rastlamadım.
Şimdi, anlatırken, özlediğimi hissettim.
TİKA güzel çalışıyor burada.
Fakat, Fetö de çok faal. Okulları var, örgütleri var.
Amerikalılarla, başka batılılarla teşrik-i mesai yapıyorlar.
Derken, geçen hafta MİT bir operasyon yaptı Kosova’da.
Gitti, 6 tane Fetö elemanını paketleyip getirdi.
Hemen ardından Kosova Başbakanı Haradinaj kıyameti kopardı.
Kosova’nın istihbarat şefini ve içişleri bakanını görevden aldı. “Bir daha böyle bir şey olmayacak” diye söz verdi.
Kosova, biliyorsunuz ABD’nin himayesinde bağımsızlığına kavuştu. Bildiğim kadarıyla Rusya hala tanımadı.
Evet, Kosovalılar, Sırplar’a karşı büyük bir mücadele verdiler. UÇK’yı hatırlarsınız. Savaşçı lideri Haşim Taçi’yi de hatırlarsınız.
Ama ABD’nin etkisi de büyük.
Dedim ki, herhalde Fetö’cüler yakalanınca, ABD, Kosova Başbakanı’na zılgıtı çekti.
Bunun üzerine Başbakan, telaşla ve hızla gereğini yaptı.
Böyle düşünüyordum ama, elimde bilgi yoktu.
Dün Osman Atalay Yeni Akit’te yazmış. Ben de Osman’ın yazısından öğrenmiş oldum.
Meğer Kosova, 17-25 Aralık, MİT tırları, yargı kumpasları gibi bizim büyük ebatlılarını idrak ettiğimiz süreçleri Kosova ölçeğinde yeni yeni tecrübe ediyormuş.
Tipik, Fetö karakterli işler.
ABD’nin yönlendirmesi sonucu Kosova’da özel mahkemeler kurulmuş.
Özel mahkemelerin gündeminde Cumhurbaşkanı Haşim Taçi’yi savaş suçlusu olarak yargılamak da varmış.
Haşim Taçi bunları fark etmiş.
Haşim Taçi’nin ‘Fetö parmağı’nı fark etmesiyle MİT’in Kosova operasyonu arasında bir irtibat olmalı.
Taçi, çizmeyi ayağına giymeye karar vermiş olabilir.
Kosova’nın, önümüzdeki dönemde bir tarafta ABD ve Fetö’nün, diğer tarafta Taçi ile Türkiye’nin olacağı siyasi karşılaşmalara sahne olacağını düşünebiliriz.
Fetö’nün tasfiyesi, her durumda ve her yerde faydalı bir iştir.
Bu güzel ülkenin, Fetö ve ABD yüzünden huzursuz olması ise can sıkıcı.
‘Bir kötünün yedi mahalleye zararı var’ boşuna dememişler.
***
Geçen Cumartesi Diriliş’e gittim.
Hangi Diriliş? Diye soracaklar olabilir.
Üstat Sezai Karakoç diyeyim, anlaşılsın.
Cumartesileri, Sezai Bey Parti’ye geliyor.
Parti? Tam adıyla yazayım: Yüce Diriliş Partisi.
Orada, güncel ve güncel olmayan konular, siyasi meseleler üzerine değerlendirmeler yapıyor.
Bir ara etraflıca yazmam lazım.
Ama bugünlerde, Kosova’nın başına gelenler, bana Üstat Sezai Karakoç’un anlattıklarını hatırlattı.
Ortadoğu’yu konuşuyordu Sezai Bey.
Batı’nın saldırılarına karşı ancak büyük bir Müslüman devletle mücadele edilebileceğini söyledi.
Bunu kendisinden daha önce de işitmiştim. Daha önce, AT’nin AB olduğu yıllarda.
Türkiye’nin, İran’ın, Mısır’ın, Pakistan’ın bir birlik oluşturmaları gerektiğini söylüyordu.
Bu birlik olmazsa, Batı’nın bu ülkelere rahat vermeyeceğini... Sonuçta, Irak’ın, Suriye’nin başına gelenlerin öteki Müslüman ülkelerin de başına geleceğini...
Kürtler’i de, şimdi destekliyor görünseler bile yarın birbirlerine düşüreceklerini...
Bunları söylüyordu.
Not tutmadığım için tırnak içinde aktaramıyorum.
Bu fikirler maalesef kuvveden fiile çıkmadı. Ama, bu fikirlerin mevcut olduğunun bilinmesi lazım.
(İleride bizim için, büyükleri öğüt vermiş ama onlar almamış diyecekler.)
Kosova küçük bir ülke. Görüyorsunuz, oraya bile rahat vermiyorlar.
Bize hiç rahat vermezler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.