Ne zaman KHK ile işten uzaklaştırılanlar hakkında bir şeyler yazacak olsak etraftan feryatlar yükseliyor.

Adeta “Bir vur, bin ah dinle” havası oluşuyor.

Evet, binlerce mağdurdan söz ediyoruz.

Demiyoruz ki KHK ile işten uzaklaştıranların hepsi mağdur ve mazlum!

Kuşkusuz aralarında bunu hak eden bir hayli kişi var.

Ama KHK ile uzaklaştırıldıktan sonra mahkeme kararı ile beraat edenler var.

Ve de mahkeme kararına rağmen işine geri dönemeyen bir hayli insan bulunuyor.

Geçenlerde mesaj gönderen bir okurumuz, “Ben de KHK ile atıldım, ilk mahkemede beraat ettim ama işime geri dönemiyorum. Çaresizliğin en âlâsını yaşıyorum maalesef” diyor.

Bu tabir yani “çaresizliğin en âlâsı” tabiri bizi çok etkiledi. İnanıyoruz ki sizin çevrenizde de böyleleri bulunmaktadır.

Yani çaresizliğin en âlâsını yaşayanlar sizin çevrenizde de yaşamlarını sürdürmeye çabalamaktadırlar.

Bu noktada aklımıza “Alma mazlumun ahını” sözü geliyor.

Mazlum ahının karşılıksız kalmayacağına ve mesullerin mutlaka ettiklerini bulacaklarına inanıyoruz.

Bugün FETÖ mensuplarının başlarına gelenlerin de geçmişte mazlum ahı almış olmalarından kaynaklandığını düşünüyoruz.

Kendilerinin dışında kimseciklere hayat hakkı tanımayanların bugün ne hale düştükleri ortada!

Tamam, “kavgada yumruk aranmaz” derler ama FETÖ temizliği yapılırken de azami hassasiyet gösterilmeli ve mazlumların ahı alınmamaya çalışılmalıdır.

Devlete karşı bir başkaldırının söz konusu olduğu ortamda birtakım yanlış kararların alınmasını yadırgamaz ve makul karşılarız ama yanlış kararların bir an önce telafi edilmesi gerektiğine de inanıyoruz.

Çünkü alınan bu tür yanlış kararlar ailelerin yıkılmasına, insanların akıl sağlıklarının bozulmasına bile sebep olabiliyor.

Her yanlış karar doğal olarak mazlum üretiyor.

Bu mazlumların ahları bizim kulaklarımıza kadar geldiğine göre kuşkusuz ülkeyi idare edenlerin kulaklarına da geliyordur.

Yapacakları iş bu seslere kulak vermek ve yanlış kararları telafi etmektir. Yani insanları “çaresizliğin en âlâsı” ile karşı karşıya bırakmamaktadır.

Hiç unutulmamalıdır ki “Çaresizliğin en âlâsı” bugün işten uzaklaştırılanların başını yaktığı gibi yarın da sebep olanların başına dert olabilir.