Seçim sath-ı maili normal
Seçim tarihi 24 Haziran olarak ilan edildiğinde, yoğunlaştırılmış, ‘dürülmüş’ bir sürece şahit olacağımızı düşünüyordum.
Alametler, belirdi.
CHP, 15 vekilini Meral Akşener’e ariyet verdi. (Vazife ifa edildi, bugünlerde geri alacak.)
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül etrafında bir iki anafor teşekkül etti.
SP lideri Karamollaoğlu, zaman zaman konuşmalarında Abdullah Gül’e göndermeler yapıyordu.
İkna edebilecek miydi?
Yoksa Gül, muhalefetin ortak adayı mı olacaktı?
Veya, herhangi bir şekilde, aday olacak mıydı?
Derken, hem CHP içinden, hem de doğrudan doğruya Akşener’den muhtelif itirazlar çıktı.
Bilhassa Akşener, partisinin seçime katılması kesinleşince Cumhurbaşkanı adaylığına kendisini kilitledi.
‘Varsayılan’ ittifak bozuldu.
Kaderin cilvesi... Şimdi ‘FETÖ’nün ‘proje’sini Akşener Bozdu’ mu dememiz gerekiyor?
Neyse, kısa sürdü yoğunluk. Belki bir hafta, belki daha az.
Süreç, kendi kendisini dürdü.
İki ‘dürülme’ arasında fark var elbette. Birincisi, bir ‘konsantrasyon’u ifade ediyor. İkincisi ise, rafa kaldırmak üzere katlayıp toparlamayı.
***
Abdullah Gül’ün Cumartesi günkü açıklamaları, Cumhurbaşkanı adaylığını gündeme aldığını net bir biçimde gösteriyor.
Bir mutabakat beklediğini, mutabakatın oluşmadığını görünce adaylık fikrinden vazgeçtiğini söylemiş oldu Gül.
Bunları söylerken, AK Parti’nin başlangıç dönemindeki siyasi çizgisine müspet göndermeler yaptı.
O göndermelere rağmen, Gül’ün açıklamaları bir şeyi somutlaştırıyor.
Geçmişte, AK Parti’nin bakanlığını, başbakanlığını, cumhurbaşkanlığını yapmış olan Gül, açıklamasıyla, bugün AK Parti’nin kimliğini, mevcudiyetini çerçeveleyen hudutların haricine çıkmış oldu.
Yekun hattının altına yazılacak en belli başlı sonuç bu.
***
Gül aday olsaydı ne olurdu?
Aslında lüzumsuz bir bahis.
Olmadı işte, olsaydı ne olacağını ne yapacaksın?
Fakat adettir, yapılıyor bu tarz münakaşalar.
Bir görüşe göre, seçim ikinci tura kalırdı.
İkinci turda da Gül kazanırdı.
Bir diğer görüşe göre, Gül’ün aday olması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan normalde alacağından daha çok oy alırdı.
Gül’ün adaylığının ‘proje’ olduğuna dair senaryolar tabanda etki yapar ve AK Parti seçmeninin motivasyonu artardı.
Erdoğan, daha kuvvetli bir ekseriyetle Cumhurbaşkanı seçilirdi.
Kendi payıma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Gül aday olsa da, seçimden galip çıkacağı kanaatindeydim.
Yani, durum değişmezdi.
Bu noktada, hangi görüşün isabetli, hangisinin isabetsiz olduğunu konuşmak, bir ‘değdi-değmedi’ tartışmasından daha tuhaf olur.
‘Değecekti-değmeyecekti’ tartışması, düşünebiliyor musunuz?
Benimki de, ötekiler gibi bir varsayım.
Gül aday olmayınca, bu varsayımların sağlamasını yapma imkanı ortadan kalktı.
Ancak, Gül aday olunca sahadaki dil -benim açımdan, belki benim gibi bakan bazı kimseler açısından- tatsız, sıkıcı, üzücü olurdu.
(Hoş, bu da bir varsayım.)
Şimdi, daha gürültüsüz, alışık olduğumuz yoğunlukta bir kampanya izleyeceğiz.
Seçim sath-ı maili normal.
Memleketimiz için hayırlı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.