Yastık altına bel bağlamak
Hiç uzatmadan konuya girelim: Her krizin ilacı yastık altı ekonomisidir. Her lider, her krizde yastık altına bel bağlamıştır.
Bunu 1994’de gördük
Bunu 2001’de gördük
Ve şimdi tekrar görüyoruz.
Sn Cumhurbaşkanımız vatandaşların yastık altındaki yabancı paralarını çıkartarak, yerli paraya (Lira) çevirmelerini istiyor.
Yastık altındaki altınları zaten aylardır topluyoruz. Şimdi sıra yastık altındaki dövizlere geldi.
Hadi hayırlısı.
Üç kat büyümüş, güçlü ve kıskanılan bir ülkeyiz...
DEVLET NE ZAMAN TL’YE GEÇECEK?
Nerede ise her konuşmada Türk Halkının TL kullanmasını tavsiye ediyor siyaset. Ama aynı siyaset, nerede ise tüm hizmetlerini dolar ile yapıyor. İhalelerini dolar ile gerçekleştiriyor. Hazine garantilerini dolar ile veriyor.
Bakın beton işleri bile dolarla verilmiş: Avrasya Tünelinde geçişler dolarla belirleniyor. Yavuz S.S. Köprüsü de dolara göre fiyat açıklıyor. Osman Gazi Köprüsü zaten dolara doymuyor. Şu anda oradan geçen araçlar 70 lira ödüyor ama devlet geçen araç başına 130 lira daha ödüyor.
Geçmeyen araçları ise hiç sormayın. Osman Gazi köprüsünden günde 40 binden fazla araç geçmesi gerekiyor. Ve bugünkü kur üzerinden araç başına da yaklaşık 200 lira ödeme devlet garantisi altında. Ama sanırım 70 liraya bile ancak garantinin yarısı kadar araç geçiyor.
Neyse...
Buradaki odak noktamız Devletin - Hükümetin TL kullanması. Keşke TC Devleti de TL’ye geçse de milli paramızı hep beraber ve her yerde kullanmaya başlasak.
İŞ YİNE MEHMET ŞİMŞEK’E KALDI
Bir çuval incir gitti. Dolar 4,90’a, euro 5,75’e kadar çıktı. Faizler ise yüzde 17,0’nin üzerine ulaştı.
Siyasete sorsanız “Dış güçler saldırdı”. Saldırı öncesinde farklı fikirde diye konusu geçen Mehmet Şimşek bugünlerde “Piyasalarla inatlaşmayacağız” diyor.
Galiba o dış güç dedikleri, saldırı dedikleri şeyler aslında PİYASA.
Ne oldu piyasaya?
İktisat biliminde olmayan bir teori uğruna ayarları bozuldu. 93’de Çiller’in denediği oyunun benzerini tekrar sahnelemek istediler. İnatlaştılar... Ve sistem kilitlendi.
Şimdi sorunu çözme zamanı. Yük yine Mehmet Şimşek’in üzerine kaldı. Adı faizciye çıkacak yine. Faiz lobisi olarak ismini yazacaklar tarihe belki de. Ama adı olup, sorumluluğu olmayanların bütün perişanlığını bugün o topluyor.
Sistemi yeniden oturtmaya çalışıyor.
Nerede ise altı ay önce olduğu gibi. Yine görev Mehmet Şimşek’in sırtına bindi. Ama bu sefer oranlar ve dengeler epey daha yükseldi. Faizde artık yüzde 20,0 sınırına dayandık. Bu oldukça tehlikeli bir bölge.
Umarım herkes aklını başına toplamıştır.
Kaldıysa.
ANA MESELE HALA ÇÖZÜLMEDİ
Tekrar etmek zorundayım. Bugün verdiğimiz yüksek faiz geçmişteki faiz inadından geliyor. Ama asıl büyük sorun hala ortada duruyor;
1- Seçimlerden sonra yeni para birimi veya modelini merak ediyor. Altına dayalı yerli ve milli para durumu ne olacak? Nasıl kurulacak? Fonksiyonları nasıl şekillenecek?
2- Seçimlerden sonra para, yani Merkez Bankası politikası nasıl şekillenecek? Banka bağımsız mı olacak, yoksa bağımsız görülüp bağımlı mı olacak? Sorumluluk kimde olacak? Yürütme kimin kontrolünde olacak?
Piyasa bu konularda hala bir netlik bulmuş değil.
Bugün yüzde 16-18 arasına oturan bir faiz kararına rağmen hala dövizde çok sert düşüş beklemek zor görülüyor. Piyasa söz yerine icraat beklediği için de sanırım kademeli hareketler öne çıkacaktır.
Ne kadar ciddiyet, o kadar kredi.
LONDRA SU YOLUNA DÖNDÜ
Mayıs ayının ikinci haftasında (13 Mayıs) Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İngiltere ziyareti başladı. 3 gün süren ziyaret sırasında uluslararası yatırımcılarla da görüşme gerçekleşti.
Aradan sadece 2 hafta geçti.
Ve dün... Mehmet Şimşek ile MB Başkanı yeni,den Londra yollarına düştü.
Acaba ikna edilemeyen kim oldu? Yanlış anlaşılma mı oldu?
Sahi, sn Mehmet Şimşek kimi ikna etmeye gidiyor? Hangi yanlış anlaşılmayı düzeltmeye gidiyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.