‘Sayın Dolar’ın inmeleri çıkmaları
Faizin haram olduğunu tecrübeyle öğrendim” dedi bir arkadaşım. “Yüzde sıfır bile olsa haramdır.”
Arkadaşımın söylediği, bir fetva değildi.
90’larda, çok avantajlı bir kredi almış. Bir Kobi veya esnaf kredisi. O zamanlar faiz yüzde 50-60’sa, o yüzde 25-30’la almış.
Enflasyon yüzde 50’yken yüzde 30’la kredi alsan, negatif faiz olur. Buna rağmen, parayı faiziyle ödeyene kadar imanı gevremiş arkadaşımın. “Faizin haram olduğunu öğrendim” demesi ondan.
Komşuna borç veriyorsun, borcu geri alırken üste para alıyorsun.
Adamın iflahını söküyorsun.
Haksızlık bu, zulüm.
Hristiyanlıkta da yasakmış. Nerden biliyorsun derseniz, bugünlerde harika bir kitap okuyorum. Orada gördüm. Tomas Sedlacek’in İyi, Kötü Ekonomi kitabı. Tavsiye ederim.
Faizcilik, tefecilik, süfli işlerden sayıldığı için, eski Hristiyanlar uzak durmuşlar. Meslek, Yahudilere kalmış.
Tabii, artık kimse faizciliğe, tefeciliğe süfli iş demiyor.
Prestij öyle işlerde!
Faiz, Müslümanlıkta da yasak. Hocalar değişik yorumlar yapsa da, ‘alışveriş helal, riba haram.’
Fakat, yemeyen hemen hemen yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusundaki tutumunda muhakkak Müslümanlıkla ilgili hassasiyet etkili.
Bu yüzden ‘sıfır faiz’i ekonomik bir hedef olarak görüyor.
Hayat pahalılığıyla, yani enflasyonla faiz arasında doğrudan irtibat kuruyor.
Hatırlıyorum, merhum Erbakan da benzer bir izah yapardı.
Erdoğan’da o hassasiyet var ama... Bulunmaz Hint kumaşı cinsinden bir tür var, onların faizmiş, harammış, helalmiş, umurlarında olmaz.
Onlar, yatırımı, Merkez Bankası Yönetimiyle Erdoğan’ın arasındaki ihtilafa yaparlar.
Veya, ekonominin işleyişinde sorumluluk üstlenmiş zevatın (Bakan, bürokrat vs.) yıpranmasına, hırpalanmasına yatırım yaparlar.
Sırtlarında yumurta küfesi falan yoktur.
Ver gitsin, sanki senindur!
Son aylardaki döviz sıkıntılarında en etkili faktör, o tiplerdir.
***
Faizsiz sistem, İslami ekonomi, zamanında kafamızı çok meşgul etti.
Bir sürü ‘İslam Ekonomisi’ kitabı okuduk. Nihat Armağan’a rahmet olsun, Mannan’ınki, Bakır es-Sadr’ınki dahil.
Yok fazla bir şey. Komünizmle kapitalizm arasında melez, iyi niyetli yaklaşımlar...
Ahlak? Sezai Karakoç’un ‘Ekonomik Strüktür’ünde var. Bir de Haydar Nakvi’nin ‘Ekonomi ve Ahlak’ını hatırlıyorum. (İnsan Yayınları.)
Sonra başka boyuta geçtik.
İsmet Özel’in Teknik, Medeniyet, Yabancılaşma’sını hiç unutmam.
Sonra Abdülkadir es-Sufi’ler, Rene Guenon’lar...
Teknolojiyle mesafeliyiz!
Belki de doğrusu onların söyledikleriydi.
Doğruysa bile söyledikleri, şu anda o doğruları dünyada kimse takip etmiyor.
Tuhaf, pragmatik bir Müslümanlık, gitgide yayılıyor.
İşine geldiği zaman “İslam’da sigorta mı var?”
İşine geldiği zaman “İslam’da her şey var.”
İşimize gelse, ekonominin de doğrusunu bulacağız! Ama gelmiyor.
Şimdi, içinde bulunduğumuz sistem, iyi kötü kurallarıyla, işleyişiyle, düzeni ve düzensizliğiyle kendine göre bir sistem.
Çalışırsan, üretirsen, para sıkıntısı çekmiyorsun.
Paran yetersizse, parayla para satın alıyorsun.
Açığın ne kadar çoksa, satın alacağın para o kadar pahalanıyor.
Parayla para almak, şimdi konuştuğumuz bağlamda faizle dolar almak demek.
Faizi yükselttiğin zaman ‘sayın dolar’ lütfediyor geliyor.
Faiz düşünce, ‘sayın dolar’ ayak sürüyor.
Hatta Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi, ‘yüzünü döküp’ gidiyor.
Arabanın mazotla çalışması gibi, şimdi sistem de böyle çalışıyor.
Bu makinayı kullanacaksak...
Avrupa’yla, Amerika’yla ticaret yapacaksak. ‘Yabancıların parası Türkiye’ye girsin’ istiyorsak.
Adamların parasını seviyorsak. (Yani kim seviyorsa.) Seven, makinayı kullanım kılavuzuna bakarak kullanacak.
İlaçsa, ilacı prospektüse bakarak içecek.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Londra’ya gitmeleri, prospektüse uygun görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.