Keşif uçağı
Türkiye’nin İsrail’den on adet insansız keşif uçağı alacağı ve bu konudaki müzakerelerin son aşamaya geldiği söyleniyor. Böylece ülkemize yönelik terör eylemleri önceden saptanacak ve gerekli tedbirler alınacakmış.
Bundan kırk yıl kadar önce Türkiye’de ‘Kendi uçağını kendin yap’ kampanyası başlatılmıştı. Silahlı Kuvvetlerimizin, teçhizat açısından, dışa bağımlılığı azaltılacak ve bağımsız bir politika izlememizin yolu açılacaktı.
Bu kampanyayı ve neler konuşulduğunu içinden değil ama varoşlarından izledim. Aslında amaç kendi uçağımızı yapmak değil bunların tedarik edileceği kaynağı değiştirmekti. O güne kadar ülkemiz silahlarının önemli bir bölümünü ABD’den sağlıyordu. Bu nedenle onların uygun görmediği herhangi bir askeri harekat yapamazdık. Gerçi bir NATO üyesi olarak tüm askeri eylemler ortak karara bağlıydı ama Avrupa’da ABD kontrolünün dışına çıkma eğilimleri başlamıştı. Bu kampanya kendi uçağımızı yapmayı değil bir Avrupa ülkesiyle ortak üretimi amaçlıyordu. Yani ABD, Fransa ve İngiltere’den birini tercih edecektik. Sonunda ABD uçaklarında karar kıldık ve kırk yıldır ortak bir üretim gerçekleştiriyoruz. Ama satın aldığımız parçaların bedeli bir uçağın fiyatını aşıyordu.
Tüm modern silahların yenilenmesinde İsrail başrolü oynuyordu. Kimse verdiğimiz paralarla bir yenileme tesisinin kurulup kurulamayacağını hesaplamadı.
Bizim bu konulardaki görüşümüz belliydi: Ekonomimizi geliştirip para kazanacak ve bu paralarla modern silahlar satın alacaktık. En iyi gömlekleri, havluları, halıları biz yapıyorduk ve ihracatımız artıyordu. Firmalarımız dünyanın her yanında müşteri buluyorlardı. İleri teknoloji kullanmak, katma değeri yüksek mallar üretmek gibi bir kaygımız hiçbir zaman olmadı. Bu konuda burjuvazi de benzer bir tutum içindeydi. Para kazanmak ve zengin olmak hedefti ve her ihtiyacımızı karşılayacak malları üreten birileri vardı. Parayı verir alırdık.
Yıllarca donumuzu, gömleğimizi dışardan alalım, sahillerimizde yabancıların turistik tesisler yapmasının yolunu açalım ama kaynaklarımızı ileri teknoloji ile üretime tahsis edelim dedim ama bu sözlerim iktisat bilmememim bir sonucu olarak algılandı.
Şimdi İsrail’den alacağımız insansız uçaklarla bölgeyi bir BBG evine çevireceğiz ve terörü engelleyeceğiz. Ancak elde edilen görüntüler önce bize mi gelir yoksa medyayı mı sızar bilinmez. Daha doğrusu şartlara göre birisi gerçekleşir.
Benim gibilerin ülkenin yönetiminde etkisiz olması ne kadar isabetli oldu. Yoksa sahillerimiz yabancı turist işletmeleriyle dolacak, iç çamaşırlarımızda yabancı markalar olacak ve biz insansız uçak yapacaktık. Oysa ihracatımızı artırır, turizm gelirlerinin, çok küçük de olsa, bir bölümünün yurt dışına çıkmasını engeller ve kazandığımız paralarla ne lazımsa alırdık.
Eğer ülkeyi yöneten birisi olsaydım Türkiye için bir model oluşturur ve bunu gerçekleştirmeye çalışırdım. Bu modelin en önemli özelliği ileri teknolojileri ön plana çıkarması olurdu. Ulusu, din, dil, soy temelinde değil ortak değer ve hedefleri paylaşanların bütünü olarak tanımlardım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.