Merkez Bankası’nın faizleri arttıran son kararı açık seçik gösteriyor ki; Merkez Bankası Külliye’yi hiç takmıyor!

Külliye istediği kadar, “Enflasyonun nedeni yüksek faiz” diye yırtınıp dursun!

Merkez Bankası bildiğini okumaya devam ediyor.

Zaten Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Londra’da kimseye söz vermediklerini açıklarken, “Ekonominin gereği neyse onu yapacağız” demiyor muydu?

Diyordu!

Sonunda Şimşek’in dediği gibi de oldu ve ekonominin gereği neyse o yapıldı!

Merkez Bankası’nın bu direnişi karşısında Külliye’de neler düşünüldüğünü çok merak ediyoruz.

24 Haziran’dan sonra böyle direnişler olamayacağı düşünülüp, “Biraz daha sabır” mı deniliyordur yoksa ağza gelen sayılıp dökülüyor mudur?

Sahi, 24 Haziran’dan sonra böyle direnişler olmayacak mıdır?

“Faiz mi enflasyona neden oluyor” yoksa “enflasyon mu faizin sebebini oluşturuyor” tartışması artık bitecek midir?

Külliye’nin bu konudaki tavrı belli!

Külliye faizi enflasyonun nedeni olarak görüyor ve mutlaka düşürülmesi gerektiğini savunuyor.

Külliye’nin bu tezini İngiltere’de bile dile getirdiği ve bankerlere bu yolda tavsiyelerde bulunulduğu kulaktan kulağa fısıldanıp duruyor.

Ama Merkez Bankası böyle düşünmüyor.

Merkez Bankası özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmaların önüne geçmenin en kestirme yolunun faizleri artırmak olduğuna inanıyor.

Ve Londra’da bankerler ile yapılan görüşmelerde duruma netlik kazandırıyor.

Merkez Bankası’nın bu başına buyrukluğu Külliye’de nasıl karşılanıyor ve bu dik başlılığın önüne geçmek için ne gibi tedbirler düşünülüyor diye merak etmiyor değiliz.

Bildiğimiz tek şeyin Külliye’nin sistem değişikliği ile çok şeyin değişeceğini sandığı gerçeği!

Parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçilince bu tür olayların yaşanmayacağını varsayıyor olmalılar!

Biz ise buna hiç ihtimal vermiyoruz.

Sistemde değişse de ekonomik olarak darboğaza girilince yine bir Mehmet Şimşek bulunup Londra’ya gönderileceğinden ve söz vermeden(!) yine yapılacak işlerin anlatılacağından eminiz.

Yani hiçbir şeyin değişmeyeceğinden emin gibiyiz.

Hem adamların kurduğu sistem içinde olmaya devam edeceksiniz hem de sistemin gereklerini yerine getirmeyeceksiniz. Bu olacak iş mi?