24 Haziran seçimleri ile yeni bir döneme adım atılmış oldu.

Yeni dönemde bakanlık sayısı azaltılacak.

Ve bürokrasi yeniden yapılandırılacak.

Yeni sistemi savunanlara göre bazı bakanlıkların birleştirilmesi ve bürokrasinin yeniden yapılandırılması ile ağır işleyen bürokrasi çarkı daha hızlı çalışmaya başlayacak.

Reformlar peş peşe yapılacak ve bir atılım sağlanacak.

Yeni sisteme geçilmesi ile işler gerçekten hızlanacak mı?

Yoksa “bakanlıkları birleştiriyor ve bürokrasiyi yeniden yapılandırıyoruz” derken bürokrasi çarkı daha da yavaşlayacak mı?

Bakanlıkların birleştirilmesi sonucu müsteşar, genel müdür, daire başkanı gibi bürokratların omuzlarındaki yükün daha da artacağı besbelli!

Yeni kurulacak kurullarda da işler rayına oturuncaya kadar bir hayli sıkıntı yaşanacağı aşikâr!

Yani iddia edildiği gibi bürokrasi çarkının daha hızlı çalışması yerine daha da yavaşlaması söz konusu olabilir.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi ile işlerin düzeleceğini varsayanların işi bir hayli zor.

İşleri düzeltiyor ve çabuklaştırıyoruz derken mevcut sorunları devasalaştırma riski her zamankinden daha yüksek.           

Bu ekip kafaya koyduklarını yapması ile tanınmış bir ekip.

Daha önce de ortaya “koalisyon kurma mecburiyeti” çıktığında, “İstikrar ancak tek partili iktidar ile sağlanabilir” diye tutturmuş ve bu dediklerini hayata geçirmeyi başarmışlardı.

Tek partili iktidar hayata geçirildi ama sözü edilen istikrar bir türlü yüzünü göstermedi.

Şayet istikrar sağlanabilmiş olsa 24 Haziran’da erken seçime gitme gibi bir zaruret ortaya çıkar mıydı?

Evet, bu ekip kafasına taktığını yapıyor.

Ve kafasına taktığının yapılmaması halinde ülkede işlerin iyi yürümeyeceğini iddia ediyor.

Ancak ne var ki kafalarına taktıklarını yaptıkları zaman da ülkede işler iyi yürümüyor.

Korkarız ki bu defa da aynı sonuçla yüz yüze gelecekler.

Ortaya yine “böyle bir tablo” çıktı diye kimseye “gönül koyacak” halimiz yok.

Biz “İnsanlar neye layıksa öyle idare olunurlar” hikmeti ilahisine inanmış insanlarız.

Yapılan seçimler sonucu insanların layık oldukları yönetime kavuştuklarını düşünür ve doğru bildiklerimizi söylemeye devam ederiz.

Korkarız ki sağlanacağı düşünülen istikrar ülkemizin kıyısından bile geçmeyecektir.