ABD ile ilişkiler limonileştikçe vatandaşlarda Amerika’ya karşı “daha sert bir tavır” alınması isteği doğuyor.

ABD’nin “dediğim dedik” havasındaki üslubu belli ki vatandaşları canından bezdirmiş durumda.

Vatandaş “daha sert tavır” alınmasını istiyor ama yönetimde söz sahibi olanlar “aynı görüşte” değil gibiler.

Onlar “alttan alan” ve “uzlaşmacı” bir söylem ile ABD’yi yola getirebileceklerini düşünüyor olmalılar.

Ortaya çıkan Papaz bunalımında ABD’liler, “Aldığımız yaptırım kararları kararlılığımızın göstergesi” diyerek Türkiye’yi kendi istekleri doğrultusunda davranmaya çağırırken Türk tarafının hâlâ birlik beraberlikten söz ediyor olması dikkat çekici!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yaptırım kararına karşı aynıyla mukabele edileceğini “men dakka dukka” diyerek açıklıyor ama başka yöneticilerden benzer açıklamalar gelmiyor

İçişleri Bakanı Soylu ile Adalet Bakanı Gül hakkında alınan yaptırım kararlarına karşı Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın, “ABD ile iplerin hiçbir zaman kopmayacağını” açıklaması bu konuda “daha sert bir tavır” alınmasını bekleyenler açısından şüphesiz hayal kırıklığından başka bir şey değildir.

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın açıklamasına ilaveten Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan tarafından verilen, “İlişkiler sağlam zeminde sürecek” teminatı da ABD ile yakın çalışmaya devam edileceğini ortaya koymuş bulunuyor.

Türk tarafının, “Aramızda görüş ayrılıkları olabilir yakın işbirliği ve diyalog içinde sorunların üstesinden gelebiliriz” yaklaşımı Papaz Brunson sorununun çözümünde ABD’nin isteklerinin yerine geleceği izlenimini uyandırmıyor mu?

Zaten, Papaz Brunson’un cezaevinden çıkarılarak ev hapsine alınması da bu konuda ABD’nin beklentilerinin zaman içinde karşılanacağını göstermiyor mu?

Bu anlaşmazlık konusunda öyle anlaşılıyor ki ABD’nin aldığı yaptırım kararı semeresini vermiş bulunuyor.

İnatlaşarak ya da daha sert tavır alarak ABD ile ilişkileri iyiden iyiye bozma yerine alttan alarak ve uzlaşmacı bir söylem kullanarak sorunun üstü kapatılmak isteniyor olmalı. Peki, bu alttan alma ve uzlaşmacı bir söylem kullanılması ile sorun çözüme kavuşturulabilir mi?

Hiç sanmıyoruz. Bu politikayı izleyenlerle bu noktada ters düşüyoruz.

ABD’ye karşı “sert tavır” bekleyenlere demek isteriz ki: Daha çok beklersiniz!