Zalimlere meyletmeyin, sonra!
“Aman efendim aman, galiba ahir zaman”.. Evet, evet, biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Bundan sonra ne olur bilinmez. Sanırım bir fitne dönemine giriyoruz.
Kendilerini “Barışın jandarması” gören bir ülkenin halkı ve yöneticileri, her hafta kıyamet savaşı için dua ediyor. Her şey içinden çıkılamayacak kadar karışsın ki, Haşa Rab İsa / Mesih yeryüzüne geri dönsün.
Önümüzdeki 60 güne dikkat. İsrail yeni bir hamle daha yapacak. Onlar “Meşiah inkılabı” için 3. evreye, yani Filistin topraklarının Yahudilere vatan, Kudüs’ün başkent ilanından sonra “Sion mabedi”nin inşası için adım atacaklar.
Öncesinde ise, İslam dünyasını can evinden vurmaya hazırlanıyorlar. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de olay çıkaracaklar. Sion mabedi yükselirken Beyt-ül Mamur ve Beyt-ül Makdis’in yıkılması gerekiyor.
Suudiler, kasabının bıçağını yalayan koyun gibi. BM’nin Yemen konusunda Suudileri ve BAE’yi suçlu ilan etmesi boşuna değil. ARAMCO’nun Borsaya açılmasının iptali de önemli bir işaret. Oltayı yutan balık yem istemez. “Uysal koyun”lar Siyon mabedine kurban edilecekler. Şiinin, Suudilerin, bazı Emir’lerin arkasından ağlayan da olmayacak! “Zalimlere meyletmeyin / yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur!” denmedi mi size.
BAE için de yolun sonu yaklaşıyor. İran’ın Hürmüz Boğazını kapatma tehdidinden sonra BAE muhtemel bir çatışmanın tam ortasında kalacak.
Yeni savaşın alanı içinde 3 boğaz var: Bab’ül Mendep, Süveyş ve Hürmüz. Üç Başkent adı vereyim siz o toprakları bir bütün olarak düşünün: Tahran, Riyad, Şam.. Şam deyince Sycos-Picot öncesi Bilad-ı Şam!
Kıyamet savaşı için yola çıkanlar; hava, kara, deniz savaşı öngörüyorlar. Suudilerle İran arasında füze savaşı. 3 Boğaz ve Doğu Akdeniz’de deniz savaşı ve her yerde kara savaşı.
Ceyhan ve Amanosların doğusu böyle bir savaştan en çok etkilenecek bölge.
Ruslarla Doğu Akdeniz’de bir deniz savaşı çıkarmaları lazım. ABD, İngiltere ve Fransa’nın Şam’a müdahale için bir araya gelmesinin arkasında da bu var. Bir savaş çıksın ki, Rusya’yı Akdeniz’den çıkarıp, Ege, Marmara, daha doğrusu Karadeniz’e hapsetsinler. Bunun için Tartus’un kullanılamaz hale getirilmesi gerek.
Tabii bölgedeki petrol kaynakları sebebi ile Türkiye’nin de buradaki varlığının sonlandırılması gerekiyor. Bu konuda ABD, İngiltere ve Fransa yanında Mısır, İsrail ve Yunanistan da bu plana destek veriyor.
Bu plan aynı zamanda Gazze’yi de tasfiyeyi ön görüyor. İsrail açısından bu planın son merhalesinde Sina İsrail’in olacak.. İsrail; Lübnan, Suriye ve Ürdün’den toprak alacak. Filistinliler de alınan bu topraklara yerleştirilecek. Bu topraklarda yaşayanlar 2. Sınıf vatandaş statüsünden İsrail’e hizmet edecek, paralı asker ve hizmetçi görevi üstlenecekler!?
Talut-Calud olayını hatırlayın! O “su”dan içmeyin, içecekseniz de acil ihtiyacınız kadar! Kana kana içerseniz, kandırılırsınız.
Kuru kalabalıklarla değil, güçlü ordulara karşı küçük topluluklarla da galib gelebiliriz.
Güçlü düşmana karşı, güçlü komutanlarımız olsun, ama bakarsanız bir gencin sapan taşı bile yeter.
Bir gazeteci yazar, “Bizim Allah’ımız var” ne demek diye soruyor. Bu bizim için bir iman konusudur. Bu da babası politikacı olan bir yazar. Beyefendi bu milletin imanından habersiz.
Evet bizim gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, “ol” deyince olduran, “öl” deyince öldüren, kadere, rızga ve ecele hükmeden bir Allah’ımız var. Bizi yenilmez yapan da bu. Ezanlar günde beş defa bu hakikati haykırır. Ama birilerinin gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyorlar.
Bunların hayatlarında Kur’an-ı Kerim’in etkisi, bir Çalıkuşu romanı kadar bile değil. Bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar, öğrenmek de istemiyorlar ama herkese akıl vermekten de vazgeçmiyorlar.
Bu finansal 15 Temmuz’dan sonra umarım artık yerlisi varken yabancı markalara zorunlu olmadan meyletmeyiz. Özellikle şu sigara ve kola türü içeceklerden vazgeçsek.
Bazı gerçekleri okuyarak, düşünerek öğrenmeyince, hayat böyle acı tecrübelerle öğretiyor.
Umarım bu süreç bizim için pahalı, ama iyi bir ders olur. Bir musibet bu anlamda bin nasihatten daha iyidir.
“İçimizdeki beyinsizler”den kurtulmak, onları teşhis etmek için de bu sürecin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Bu süreç sadece ekonomiyi değil, siyaseti, sosyal ve kültürel hayatı da radikal şekilde etkileyecek. Uluslararası ilişkilerimiz, seçimler her şey bu süreçten etkilenecek.
Bugün PKK ve FETÖ ile bunların siyasi uzantıları ve işbirliği içinde oldukları Media, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK hepsi bu işten zarar görecek. Kaçanlar için de, saklananlar için de, içeride olanlar için de göreceksiniz, gelecek günler, geçen günlerden daha kötü olacak.
Savaşın sonunda birileri kaybedecek (mi)! Söyleyeyim, Müslümanlar kaybeden taraf olmayacak! Uzun sürebilir, çok büyük bir bedel ödemek zorunda kalabiliriz, ama bu savaşın kaybeden tarafı belli. Böyle bir savaş, sadece İsrail’in sonu değil, batının görünen ve derin devletinin de sonu olacaktır. Böyle bir son; Yahudilerin Filistin’deki işgal ettikleri topraklardan tersine bir göçe sebeb olabilir. Yeryüzü kapitalistler için bir cehenneme dönebilir. Onlar ve onların yerli işbirlikçileri için trajik bir sona dönüşebilir..
Bunlar onların bir senaryosu. Onların planı.. Allah’ınsa bir hükmü var. Sonuçta Allah’ın dediği olacak.
BOP, FETÖ, PKK ve daha kim varsa, bu gerçekler karşısında herhalde bazı şeyleri düşünmeleri için son günler. Yarın çok geç olabilir. Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.