Kime güveniyor?
Son günlerde artan terör eylemleri, bunu destekleyen iç odakların gizlenmeye gerek duymaması bir soruyu cevaplamamız gerektiğini gösteriyor:
Yerel seçimleri sabote ederek halkın eğiliminin oyla değil eylemle ortaya çıkmasını isteyen, federasyona giden yolu açmaya çalışanların bir dış desteği var mı? Böyle bir destek olmadan bu eylemleri yapmaya cesaret edebilirler mi? Eğer yalnızlarsa bir hiçten öte ne elde edebilirler? Üs olarak kullandıkları Irak’ın kuzeyi ABD kontrolünde iken ve ABD’nin Türkiye’yi kayıtsız desteklediği söylenirken hangi güç Türkiye ve ABD’ni karşısına alma cesaretini gösteriyor?
Uygulanan projenin ne olduğunu herhangi bir değer yargısına varmadan, yani haince, alçakça diye nitelemeden anlamak ve bunun arkasındaki gücü teşhis etmek gerekir.
Bölgede yabancı güç olarak sadece ABD var ama diğer güçlerin bölgede en azından örtülü faaliyet yürütüyor olmaları doğal. Ancak göründüğü kadarıyla bunların Türkiye ve ABD’nin etkinliğini aşmaları mümkün görünmüyor. Ayrıca bu projeyi yürüten iç aktörlerin böyle bir riski alacakları beklenemez. Somut bir ifadeyle DTP bu iki güce karşı çıkmaz. Böyle bir tavır rol oynayanların altından kalkmayacakları bir yükle karşılaşması sonucunu doğurur.
Bu durumda iki ihtimal karşısındayız demektir. Ya içerideki Kürt olmayan bir odak bu projeyi desteklemekte ve dış odakla birlikte hareket etmekte ya da dış odak tek başına bu projeyi yürütmektedir. Türkiye’de federal bir yapıyı destekleyen ve bunun Batı ile bütünleşmenin önünü açacağını düşünen kimseler olduğu biraz dikkatli bakılırsa görülebilir. Bu odak böyle bir yapılanmanın ülkenin çıkarına olacağını düşünmektedir. Bazıları Kürtleri dışlayan bir yapıyla ülkenin daha müreffeh olacağını, Güneydoğu’nun çatışma olsa da olmasa da bir yük teşkil ettiğini düşünmektedir.
Bunun simetriğinde yer alan Kürt siyasetçiler, merkezi idarenin kontrolü dışında kaldıkları zaman bölgeyi rahatça kontrol edebileceklerini, siyasi ve iktisadi gücün tamamen kontrollerinde kalacağını hesaplamaktadır. Bu nedenle tüm talepleri kimlik üzerinedir ve refah, istikrar söylemlerinde yer almamaktadır. Ayrıca istekleri ülkenin bütünü için değil bölgeye özgüdür.
Bölgede iki farklı ABD projesi yürürlüktedir ve bu konu seçim sonuçlarıyla birlikte teke inecektir. Eğer Obama kazanırsa federatif yapı, McCain kazanırsa üniter yapı ve Türkiye’nin bölgede etkin olması projesi öne çıkacaktır.
Gerçekte ne Kürt ne de terör sorunu vardır. Sorun bölgenin yeniden nasıl şekilleneceği ve Türkiye’nin bu yapı içinde nasıl yer alacağıdır. Gördüklerimiz bu amaca ulaşmak için kullanılan araçlardır. Şartlara göre bu oyunda rol alan Kürt siyasetçiler ya kullanılıp bir yana atılacak ya da kahraman sayılacaktır. Bu nedenle bunlarla konuşmanın anlamı yoktur. Ama bölge halkı oyunun dışındadır ve onlarla konuşulursa tarihi tecrübeleri ve sahip oldukları kültür onlara doğruları gösterir. Yani oradaki çocuklar bizim çocuklarımız, halk bizim halkımızdır, onları korumak da görevimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.