Yayıncılık can çekişiyor; âcil önlem alınmalı!
Kitap biterse, söz de biter. Söz biterse, hayat anlamını yitirir, toplum çöker.
Hayatın bir anlamı var. Hayatın anlamını, insan, evvelemirde, kitaplarla kavrar.
Kitapsız bir dünya, ruhsuzlaşır; her tür barbarlık biçiminin istilâsına uğrar...
KİTAP ÖLÜRSE, HAYAT RUHSUZ BİR ÇÖLE DÖNER...
Bu keskin cümleleri, dövizdeki dalgalanmanın kitap dünyasını, yayıncılık hayatını fenâ hâlde vurması nedeniyle kurdum.
Bir yandan görsel kültürün her yeri istilâ etmesi, zihin setlerimizi, duyarlıklarımızı, hayatı yaşayış biçimlerimizi tarumar etmesi, öte yandan da ülkemizde kitap okuma oranlarının zaten yerlerde sürünmesi kitapla ilişkimizin bozulmasına, düşünce, sanat ve kültür hayatımızın yoksullaşmasına hatta çölleşmesine neden oluyordu.
Dövizdeki dalgalanma, bütün bu olumsuzlukların üzerine tuz-biber ekti: Yayıncılık dünyamız, dövizde yaşanan türbülanstan çok büyük darbe yedi.
Kültür hayatımızın çölleşmesine yol açabilecek bu duruma devlet derhal müdahale etmeli.
KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN ALABİLECEĞİ ÂCİL ÖNLEMLER...
Kültür Bakanlığı, turizmden başını kaldırıp yayıncılık dünyamızda yaşanan bu felçleşmeyle yakından ilgilenmeli. Yayıncıları toplamalı, ne tür önlemler alınabileceğini istişare etmeli yayıncılarla.
Alınacak kısa vadeli öncelikli önlemlerin başında “kültür eserleri”nden KDV’nin kaldırılması ya da en asgarî düzeye çekilmesi geliyor.
İkinci olarak, çeviri kitapların telif hakları konusunda yıllardır ihmal edilen adımları daha fazla vakit geçirmeden almalı Bakanlık artık!
Çevrilecek bir kitabın, telif haklarının kalkması için bütün Avrupa ülkelerinde 30 yıllık bir süre sözkonusuyken, Türkiye için bu süre 70 yıl!
İnanılır gibi değil!
Bu da kültür emperyalizminin başka bir görünüme büründürülerek sürdürülmesi anlamına geliyor elbette ki.
Bu meseleyi son kültür bakanlarımızın hepsine hatırlattım ama şimdiye kadar bir adım atılmadı, ne yazık ki.
Umarım, yeni Kültür Bakanı’mız, bu meseleyi öncelikli gündemleri arasına alır.
YAYINCILIK SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALI
Üçüncü olarak bakanlık, yayınevlerine doğrudan destek verebilir.
Ne tür destekler olabilir peki bunlar?
İlk planda, ülkemizin fikir ve sanat hayatını zenginleştirecek nitelikli, değerli kitaplara daha fazla sahip çıkılmalı. Millet Kütüphaneleri başta olmak üzere, bütün illerdeki belli başlı kütüphanelere, okul kütüphanelerine çığır açıcı kitaplar ve kaynak kitaplar mutlaka hediye edilmeli. Bu süreçte özel sektörden, sponsorluk vesaire gibi yollarla destek de alınabilir.
İkinci olarak, bazı alanlarda otorite olmuş bazı yazarlar, alanlarında ülkemizin önünü açacak, fikir hayatımızı zenginleştirecek çalışmalar yapmaları konusunda teşviklerle, vakıflarla vesaire desteklenmeli.
Üçüncü olarak, bakanlık bir yayıncılık seferberliği başlatabilir: Hasan Âli Yücel’in yaptığı devrime benzer bir külliyat oluşturma seferberliği de olabilir bu; büyük ölçekli, fasikül fasikül yayımlanacak medeniyetimizin anlam haritasını çıkaracak kapsamlı bir ansiklopedi, sözlük, referans kitap yayıncılığı da.
Örnek olarak, büyük ortaçağ tarihçisi Jacques Le Goff’un editörlüğünü yaptığı, beş Avrupa ülkesinin öncü yayıncılarının müşterek girişimleriyle gerçekleştirdikleri “Avrupa’yı Yeniden Kurmak” başlıklı nefis projeyi bakanlık yetkililerinin dikkatlerine sunmak isterim. Yaklaşımı ve özgün fikirleriyle gerçekten öncü olan bu projenin kitapları Literatür Yayınları tarafından 5-6 yıl önce -sanırım kısmen de olsa- yayımlanmıştı.
Orta ve uzun vadede atılması gereken adım, yerli kâğıt üretimine geçilmesi.
En kalıcı ve köklü adım bu olabilir.
HAYAT-MEMAT MESELESİ
Bakanlık, dolayısıyla hükümet, yayıncılık sektörüne kan ve can vermezse, ülkemizde zaten düşe-kalka nefes almaya, yol almaya çalışan yayıncılık hayatı çökebilir!
Yayınevleri şimdiden art arda kapanmaya başladı bile...
Kapanmayan yayınevleri de, yayınlayacakları kitap oranlarını azaltma yoluna gittiler.
Kitap yayıncılığı meselesi, sadece bir yayıncılık meselesi değildir.
Bir ülkenin fikir hayatının, kültür ve sanat dünyasının kalbidir kitap yayıncılığı.
Yayıncılığın kalbi durursa, kitap biter, fikir hayatı söner, söylenecek söz de kalmaz.
Bu tür ekonomik durgunlukların yaşandığı, Avrupa ülkeleri, Çin, Hindistan ve Japonya gibi ülkeler, bu tür durumlarda, ekonomik krizlerin kültür hayatını tahrip etmemesi için âcil önlemler alınır, alınagelmiştir.
Velhasılı kelâm, genelde hükümetin, özelde Kültür Bakanlığı’nın bu meselenin -ülkemiz için hayat-memat meselesi olduğu bilinciyle- âcilen üzerine gitmesi gerekiyor...
Vesselâm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.