Yapıyor işte eloğlu
Cumhurbaşkanı, Köln Merkez Camii'nin açılışını yaptı.
Kulağa çok hoş geliyor: Köln gibi "Alman katoliklerinin kalesi" sayılan yerde bir büyük cami... Katedrale karşılık... Rüyamızda göremezdik...
Cami altı dönümlük bir arazide inşa edilmiş. Toplam on yedi bin metrekarelik kullanım alanı var. Biri büyük, sekizi küçük tam dokuz cümle kapısı...
Kubbesi 36.5 metre, iki minaresi 55'er metre...
Bin iki yüz kişilik cemaat kapasitesi...
Ayrıca alışveriş ve ticaret merkezi, sergi ve seminer salonu, konferans salonu ve ofisler... Kafeterya bile var...
Kemalistler bu kelimeyi hiç sevmiyorlar ama işte bu bir "külliye"... Çağdaş külliyede ille de eskisi gibi türbe, hamam, hastane olacak değil ya...
Lakin, mimarı bir Alman, bir Hıristiyan: Paul Böhm.
***
Böhm çok güzel bir cami yapmış.
Caminin çirkini olur mu? Oluyor. Taksim'de, Sular İdaresi'nin yan sokağında bir küçük cami vardı, umumi tuvaletlerin hemen yanında, minaresi de tenekedendi. Koskoca Aya Triada kilisesi cemaat yokluğundan sinek avlıyor, Müslümanlar o sokakta o daracık kaldırıma gazete kâğıdı serip seccade yapmak zorunda kalıyorlardı. Bir utanç kaynağıydı.
Görkemli bir Taksim Camii'nin yapımına da itiraz ettiler Cihangir entelleri.
Eskiden o bölgede Hıristiyanlar yaşıyorlardı, birçok kilise vardı, şimdi Müslümanlar yaşıyorlar, cami olacaktır. Bir tek Ağa Camii o cemaati taşımaz.
Çamlıca Camii'ne de itiraz ettiler. Kim kalkıp da gidecekmiş taa oraya kadar...
Kendileri camiye gitmiyorlar ya...
Biraz da "Batı'ya ayıp olur" korkusu tabii...
***
Böhm "modern" bir cami yapmış.
Kubbesi minaresi yerinde ama bir "Osmanlı taklidi" değil. Örneğin kubbeyi ayırmamış, binanın bütününe yedirmiş.
Çağdaş. Ferah. Çok estetik.
Biz niçin yapamıyoruz?
Niçin yeni yapılan camilerimiz dön dolaş birer Sinan taklidi, birer Mehmet Ağa taklididir?
Niçin elin Alman'ı yapıyor da Türk beceremiyor?
"Sinan kubbesini" şimdi yapmak marifet değildir, beş yüz yıl önce marifetti. Şimdi Teknik Üniversite'nin İnşaat Fakültesi'nde okuyan herhangi bir çocuğa ver, yapıversin sana "statik" hesabını, döksün betonunu...
Niçin "çağımıza göre özgün" olamıyoruz?
Niçin Osmanlı mimarisini taklit edebiliyoruz da onu başka bir düzeyde "yeniden üretemiyoruz"?
Ama hep kendimiz söylüyoruz kendimiz dinliyoruz be kardeşim.
"Günümüzde niçin yeni yeni Mevlid-i Şerif'ler yazılmıyor?" dedik de bir tek Müslüman şair bile kılını kıpırdatmadı.
Neden korkuyorlar? Süleyman Çelebi'den daha iyi yazamamaktan mı, üstlerine şimşek çekmekten mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.