“Andımız” Müslüman Türklüğü değil, Atatürkçülüğü telkin ediyor
1930’lu yılların azılı Kemalistlerindendi. Pozitivist zihniyetli Millî Eğitim Bakanıydı. Hukuksuz kararlar alan kanlı İstiklâl Mahkemelerinin üyesiydi. İslâm’ı esas alan bir Türk zihniyetine sahip değildi.
İslâmsız-seküler Türkçüydü. CHP’liydi. İslâm düşmanlığı yapılan Halkevi kurucularındandı. Osmanlı-Türk-İslâm çağlarını Türk tarihinden saymayan Türk Tarih Tetkik Cemiyeti sekreteriydi. Kafatası ölçen kafatasçıydı. Ezanı Türkçeleştirenlerin elebaşlarındandı. Vahyi kabul etmeyip dinimize pozitivist akılla bakan “Türk Dini” taraftarıydı.
Yukarıda saydığımız sıfat ve vazifeler “Andımızı” yazan Dr. Reşit Gâlip’e aittir. “Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ey bu günümüzü sağlayan ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim” diye biten “and” ı kendi çocukları için yazar.
1933 yılının 23 Nisan “Çocuk Bayramı”nda bin yıllık Müslüman Türk medeniyetinin feshedilmesine imza atan Reşit Gâlip’in yazdığı bu “and”, Kemalistlerin ifadesiyle “gökleri ve yerleri yaratan”, “yurdu düşmanlardan kurtaran”, “Türk ulusunu yoktan var eden”, lâdinî inkılâpçı ve pozitivist Cumhuriyetin bânisi M. Kemal’in çok hoşuna gider ve bütün okullarda “millî and” olarak her sabah okunması için tâlimat verir.
Tâlim Terbiye Kurulu tarafından 10 Mayıs 1933 tarihli bir genelge ile bütün okullarda her gün tekrarlanması mecburi kılınır. 1971 Muhtırası’nın darbeci Kemalist generallerin isteğiyle 1972 yılında “And”da değişiklikler yapılır. "Budunumu" kelimesi "milletimi" olarak değiştirilir ve "Ne mutlu Türküm diyene" cümlesi ilâve edilir.
Sözde “Andımız”, millet düşmanlığı ve alçaklıklarıyla bilinen 28 Şubat 1997 darbeci generallerinin tâlimatı ile tekrar değiştirilir. “Ulu Atatürk” ifadesi “En büyük Atatürk” olarak değiştirilir ve “yasam” kelimesi kalkar “ilkem” kelimesi yer alır:
“Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!”
Sözün özü; bu ideolojik ve seküler “and” Müslüman Türklüğü değil, Atatürkçülüğü, Atatürkçülük üzerinden kurgulanan bir Türklüğü ve ülküyü telkin ediyor.
Ey azizan!
(İki gün sonraki yazımız: “Andımız Besmeleyle Başlamalı, Türk Milletiyle Bitmeli)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.