Ülkeyi onaltı yıldır kim idare ediyor?

Elbette AKP hükümetleri idare ediyor!

  AKP yönetimi şimdi neden yakınıyor?  Dikey mimariden yakınıyor!

Peki, onaltı yıl önce ülkemizde böyle gökdelen ormanı var mıydı?

Büyükşehirlerimizde birer ikişer tane göstermelik gökdelen vardı, hepsi o kadar! Şimdiyse bırakın büyükşehirleri hemen hemen her şehir gökdelenlerden geçilmiyor!

Ülkemizin dört bir yanını pıtrak gibi gökdelenler sardı.

  Mücahit iken müteahhit olanlar gökdelenler ile yetinmeyip gökte şehirler bile kurmaya kalkıştılar.

  Rantın kokusunu iyi aldıkları tartışılmaz.

Yani dikey mimariden yakınanlar aslında kendi elleri ile meydana getirdikleri bir ucubeden söz ediyorlar.

Şimdi iş işten geçtikten sonra, “Dikey mimari yok, yatay mimari var” diye konuşuyorlar. Diyelim ki bundan sonra dikey mimariden vazgeçtiler ve yatay mimariye yöneldiler.

Yapılmış olanlar ne olacak?

Başkentin göbeğini Manhattan gibi yapma hevesi kursaklarda mı kalacak? Hiç sanmıyoruz!

Onlar bir yolunu bulup yine dikey mimari heveslerini tatmin etmeye çalışacaklardır.

Bırakın özel sektörü TOKİ inşaatları bile bir ara alıp başını gitmedi mi? “Beş kattan fazla bina yapmayın” ikazını alana kadar TOKİ konutları bile gökdelenliğe özenmedi mi?

Biz herkesin gözü önünde cereyan eden dikey mimari olayının nasıl farkına varılamadığını bir türlü anlamıyoruz.

AKP’li müteahhitlerin dikey mimari hevesi İstanbul’un güzelim siluetini de perişan etti.

Osmanlı mirası o eşsiz güzellik ve zarafetteki minarelerin yanında bilmem kaç katlı gökdelenler nasıl da sırıtıyor, değil mi?

Evet, AKP yönetimi şimdi dikey mimariden yakınıyor ama yakındığı dikey mimari de tamamen kendi eserleri.

Hatta yüzde yüz kendi eserleri!

Üzerlerine biraz gitseler bunun sorumluluğunu da parlamenter sistemin üzerine yıkıp başkanlık sistemine geçildikten sonra işlerin düzelmeye başladığını söyleyeceklerinden hiç şüphemiz yok.

Yani kendi eserlerini kabullenmekten yana değiller.

Şimdilik tek teselli kaynağımız kendi eserleri “dikey mimariyle” övünmüyor olmaları.

Bu çirkinliği kabullenmemeleri de aslında güzel bir şey!