Erkekler de yanar...
Bu başlık müzik parçasında geçtiği şekilde bir yanmayı anlatmıyor. Bu başlık aslında acı bir gerçeği anlatıyor.
Ekim 2017’den Ekim 2018’e iş durumuna kısaca bir göz atalım:
Toplam çalışan sayısı 28 milyon 645 binden 226 bin artışla, 28 milyon 871 bin kişiye çıkıyor.
Yani çalışan sayısında 226 bin kişilik bir artış var.
Çalışanların eğitim durumuna baktığımızda, ana kütle 14 milyon 979 bin kişi ile lise altı eğitimlilerden oluşmaktadır.
Son bir yıl içinde iş bulan kesimin eğitim durumuna bakıyoruz. Lise mezunu 26 bin kişi yeni iş buluyor ve istihdam sayısı 2 milyon 873 bine yükseliyor. Meslek lisesi mezunu 175 bin kişi iş buluyor ve istihdam sayısı 3 milyon 124 bine yükseliyor. Ve üniversite mezunları... Son bir yılda tam 405 bin üniversite mezunu iş buluyor ve istihdam edilen üniversite mezunlarının sayısı 6 milyon 872 bine artıyor.
İyi ama az önce yukarıda da yazdığımız gibi son bir yılda sadece 226 bin kişi iş bulmuştu. Oysa bizim saydığımız lise ve üstü mezunlarda iş bulanların sayısının toplamı 606 bin kişe ulaşıyor.
O zaman kim işini kaybetti?
İşte o listeye baktığımızda TÜİK veriler bize çok ilginç sonuçlar gösteriyor.
Son bir yılda adeta eğitimli kesimi artan oranda istihdam eden bir ekonomik yapımız oluşmuş. Ve 405 bin üniversite mezunu her ne hikmetse işsizlik oranının 10,3’den 11,6’ya çıktığı bu dönemde iş başı yapmış. İşini kaybedenler ise lise altı eğitimliler olmuş.
Evet...
Okur-yazar olmayan 31 bin kişilik bir istihdam kaybı yaşanmış ve bu kesimde çalışan sayısı 1 milyon 23 bine düşmüş.
Ama asıl zorda kalan kesim lise altı eğitimliler olmuş. Onlarda ise geçen yıl ekim ayında 15 milyon 328 bin olan çalışan sayısı, bu yıl ekim ayında 14 milyon 979 bin kişiye düşüyor.
Kısaca tam 349 bin lise altı eğitimli kişi işini kaybediyor. Ve işsizler ordusuna yazılıyor. (Tabii ki umutlarını kaybetmedilerse)
Şimdi asıl noktayı verelim:
İşini kaybeden 349 bin lise altı eğitimlinin ise tam 340 bini erkeklerden oluşmaktadır. Lise altı eğitimlilerde işini kaybeden kadın sayısı ise sadece 9 bin kişide kalıyor.
Kısaca yaşadığımız ekonomik türbülans bu sefer daha az eğitimlileri ve onların içinden de erkekleri vuruyor.
Şimdi erkeklerin neden yandığını anlatabildim mi?
BÜTÇE ÜZERİNE
Naci Ağbal 2018 yılı bütçe sunuş konuşmasında şu hedefleri belirliyor:
Bütçe giderleri 762,8 milyar TL
Faiz hariç giderleri 691,1 milyar TL
Bütçe gelirleri 696,8 milyar TL
Bütçe açığı 65,9 milyar TL
Ve gerçekleşmeler...
Bütçe giderleri hedefin 67,7 milyar TL daha fazlası ile 830,5 milyar TL.
Faiz hariç giderler ise 65,4 milyar daha fazla ile 756,5 milyar TL.
Bütçe gelirleri ise hedeflenenden 61 milyar daha fazla ve 757.8 milyar TL oluyor.
Ve böylece yılsonunda 65,9 milyar TL olarak hedeflenen bütçe açığı 72,6 milyar TL ile hedefin çok az üzerinde gerçekleşiyor.
Başarı mı... Evet.
Ama içeriğe bakınca şu noktaları görmemiz gerekiyor. Devlet özel sektörde sermaye bırakmıyor. Hedefinin çok üzerinde para topladı. Bu asla sürdürülemez.
İkinci nokta ise harcama kalitesinde. Henüz hiçbir detaya bakmadım ama şunu çok iyi biliyoruz. Devlet kendisine iş yapan bir çok firmaya ödemesini yapmayarak ekonomik sıkıntının bizzat kaynağı olmuştur.
Son not: Cari fazla veren bir duruma geldiysek, o zaman ekonomide maliye politikasını daha etkin kullanabiliriz. Ama bu noktada “Yatırım Dışı Fazla” modeli olmazsa olmazdır. Yani maliye politikasını kamusal mal ve hizmetlerde kullanmamız ve toplam verimliliği artırmamız gerekiyor.
Oysa bugün Kamu üretimi engelleyen, tüketimi körükleyen bir noktada hareket etmektedir. Ve kamusal mal ve hizmetler her geçen daha pahalıya mal olmaktadır.
Umarım uzun vadede bu sorunun yapısal bir krize dönüşmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.