AKP sözcüleri “tanzim satış çadırlarını” açarken üst perdeden konuşmalarını sürdürüyorlar.

Ve böbürlenerek, “Devlet gereğini yapar” diyorlar.

Akılları sıra “sebze ve meyve fiyatlarını” keyfi olarak yükseltenlere karşı “tanzim satışları” başlatılarak “gereğini yapmış” oluyorlar.

Madalyonun bir yanından bakınca durum böyle!

Ama madalyonun öteki yüzünden ne haber?

Gelin öteki yüzdeki fotoğrafa da beraber bakalım.

15 milyon nüfuslu bir şehirde 50 tanzim satış noktasını hizmete sokarsanız 300 bin kişiye bir tanzim satış noktası düşer.

Bu ne demektir?

Bu uzayıp gidecek kuyruklar demektir!

300 bin kişi bu ucuz meyve sebze için kuyruklara girmek ve buradan aldığı malzemeyi evine taşımak zorunda.

300 bin kişi az bir rakam değil!

Anadolu da pek çok vilayetin nüfusu bile bu kadar değil.

300 bin kişiye bir “tanzim satış noktasını” açarak hizmet ettiğini sananlar çıkabilir.

Ama bu hizmetten çok hezimettir ve eziyet etmektir.

Evinizin yakınındaki marketten ya da pazardan alacağınız sebze meyveyi şehrin ta öteki ucundan aldığınızı düşünün.

Hem de belli bir miktarın üzerinde alamamak şartı ile kuyruklarda beklediğinizi hayal edin.

Size hizmet edildiğini mi düşünürsünüz yoksa eziyet edildiğini mi düşünürsünüz?

Evet, AKP’liler yıllardır iktidardalar ama hâlâ tecrübe sahibi değiller.

Hâlâ acemiler!

“İyi bir şey” yaptıklarını sanıyorlar ama yaptıkları, kuyruklar dönemini hortlatmaktan başka bir şey değil.

“Devlet gereğini yapar” diye üst perdeden konuşurken kapının önünde oluşturdukları kuyruklardan haberleri olmasa gerek!

Sebze meyvenin tanzim satışı ile yetinmeyip temizlik maddelerini de böyle satacaklarını ilan ediyorlar.

Yani sokaklardaki sebze meyve kuyruklarına bir de sabun kuyruklarını ilave edecek gibiler.

Ömürlerini kuyruklarda “iki kilo domates” alabilmek için tüketenler yerel seçimlerde bunun hesabını sorarlar mı sormazlar mı?

Ne dersiniz?

Sahi sokaklarda oluşturulan kuyruklar kimin işine yarar?