Gazetemizde oldukça ilginç bir söyleşi yayınlandı.

Bu söyleşi “olmayan aday” ile yapılan söyleşiydi.

“Olmayan aday” daha doğrusu, “Yok sayılmaya çalışılan aday” ile yapılan bu söyleşi iktidar partisinin içine düştüğü bunalımı açık seçik ortaya koyan bir söyleşi oldu.

Saadet Partisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hepimizin yakından tanıdığı sevilen bir ismi aday gösterdi. Bu isim Necdet Gökçınar’dı!

Aday gösterilen Necdet Gökçınar “Milli Görüş camiasının” çok yakından tanıyıp bildiği ve sevdiği isimlerden biriydi!

Gökçınar, Milli Görüş saflarında yıllarca Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte çalışmıştı.

Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yabancısı olduğu, bu da nereden çıktı diyeceği bir isim asla değildi.

Bu nedenle diyoruz ki Necdet Gökçınar’ın Saadet Partisi tarafından aday gösterilmesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın habersiz olacağına hiç mi hiç ihtimal vermiyoruz.

Ama buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan Saadet Partisi’nin İstanbul’un birkaç ilçesinde aday gösterdiğini büyükşehir için bir adayı olmadığını ekranlardan söyleyebildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “büyükşehir adayları yok” deyince de haberi yapan arkadaşlarımız, “Olmayan aday ile görüştük” demeyi tercih etmişler.

“Olmayan aday” ya da “yok sayılan” daha doğrusu “yok sayılmaya çalışılan” bir aday Necdet Gökçınar!

Ne kadar “yok sayılmaya çalışılsa” da Gökçınar yürekleri titreten bir aday!

Yani “var olan bir aday” ve varlığı ile siyasi rakiplerinin gözünü korkutan bir aday.

Keşke siyasi rakipleri onu yok gibi göstermeye çalışma yerine varlığını kabullenip dostça mesajlar gönderme inceliğini gösterselerdi.

Böyle bir jest onlara bir şey kaybettirmeyeceği gibi çok şey kazandırabilirdi.

Ama önlerine konulan anket sonuçları asaplarını iyiden iyiye bozmuş olacak ki Necdet Gökçınar gibi sevilen bir ismi “yok sayarak” netice almaya çalışıyorlar.

Onlar ne kadar “yok saymaya” çalışsalar da O var ve üstelik tabanda karşılığı olan bir isim! Tam da seçim öncesinde “yok sayılmaya” çalışması karşısında üslubunu ve nezaketini hiç bozmuyor.

Ve kendisini yok sayanlara tek kötü kelime söylemiyor.

“Çok yoğun bir tempoda çalışıyor yakın çevresi uyarmamış olmalı yoksa beni unutmuş olacağını sanmıyorum” demekle yetiniyor.