İktidar sözcülerinin söylemleri ile eylemleri arasındaki zıtlık giderek daha da netleşiyor.

Söylemleri ile eylemleri arasındaki tutarsızlık kafalarda, “Ne söylüyorlar ne yapıyorlar” sorusunu oluşturuyor.

Mesela, “Bizim siyasetimiz kavga değil kardeşlik ve aşk siyasetidir” diyorlar. Bu söylemi dile getirirken “iyi niyetli” olduklarından zerrece şüphemiz yok! Ama siyaset dilinde sadece iyi niyetli olmak yetmiyor ki!

Bir de bu iyi niyeti fiiliyata geçirmek lazım. Bir yandan bu dili kullanırken bir yandan da kendileri gibi düşünmeyenleri yani farklı şeyler söyleyenleri akıl almaz şekilde suçlamaya kalkışmasalar. Farklı şey söylediğiniz zaman hemen Cumhur İttifakı’na karşı çıktığınız gerekçesi ile kınanıyor ve “zillet ittifakına” dâhil olmakla suçlanıyorsunuz. Dahası onlar gibi düşünmediğiniz için terör örgütüne yardımcı olmakla itham ediliyorsunuz.

Hâl böyle olunca da insan ister istemez, “Bu nasıl kardeşlik ve aşk siyaseti?” diye düşünmeye başlıyor.

İktidar sözcülerinin bir iddiası daha bulunuyor.

“Biz gönül yapmanın, gönül kazanmanın derdindeyiz” diyorlar.

Böyle diyen, böyle düşünen bir insan karşısında ancak şapka çıkarılır ve saygı duyulur.

Ama böyle diyen ve böyle söyleyenlerin eylemleri söylemleriyle uygunluk göstermiyor. Bir yandan “gönül yapmanın, gönül kazanmanın derdindeyiz” derken bir yandan da kendilerinden farklı düşünenleri küçümsüyorlar ve adam yerine koymuyorlar.

Onlardan bahsederken “particik” falan gibi laflar ediyorlar.

Hâl böyle olunca da insan bu defa, “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye düşünüyor.

İyi şeyler düşündüklerinden, iyi şeyler yapmak istediklerinden emin olmasına eminiz de seçim atmosferi içinde ağızlarından çıkanları kulakları duymuyor olsa gerek.

Yoksa kendilerine itiraz edenleri “densizlikle” suçlarlar mı? Bir de, “Seçim sandıktan önce kalplerde kazanılır” diyorlar. Kırdıkları kalplere bakınca seçimi şimdiden kaybettiklerini söylemek mümkün!

Kimine metal yorgunu dediler. Kimine hain dediler. Kimine “trenden indin bir daha binemezsin” diye gözdağı verdiler. Yani kazanmaları gereken kalpleri hep kırdılar. Bu şartlarda sandıkta nasıl kazanacaklar!