İktidar partisinde sular bir türlü durulmuyor ve parti içi kavgalar son bulmuyor. Tabir caizse tabandan tavana bir kavga yaşanıyor.

Tabanda “eşantiyon çay” için partililer birbirleriyle kapışırken tavanda kapışma konularını “makam ve mevkiler” oluşturuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir mitingde “eşantiyon çay” dağıtırken Cumhur İttifakı’na destek için(!) orada bir araya gelenler birbirlerine girmişler. Kavga nedenleri ise dağıtılan “eşantiyon çayları sen aldın, ben alamadım” anlaşmazlığından başka bir şey değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan şahidi olduğu bu manzara karşısında çok üzülmüş ve üzüntüsünü şöyle dile getirmiş: “Bak ben çok üzüldüm, çok üzüldüm. Böyle kavga olmaz.

Gelin ön tarafa ben size birer tane vereyim.

Eyvah eyvah.

Ben sizin hepinize çay vereyim.

Neden orada kavga ediyorsunuz, ayıptır.” Tabandaki “eşantiyon çay” kavgasını bu sözlerle bastırmak belki memnun edebilir ama tavandaki “makam mevki kavgası” nasıl önlenebilir?

İşte bu imkânsız gibi bir şey!

Kuşkusuz makam mevki kavgaları sebepsiz değil.

Ardında kocaman bir rant meselesi var. Makam mevkileri ele geçirmek rant meselesinde kontrolü ele almak demek. İktidar partisi tavanındaki bu çatışmada maalesef bir türlü önlenemiyor.

Giderek daha da yaygınlaşıyor.

Partililer birbirinin ayağını kaydırabilmek için akıl almaz yollara başvuruyor ve hiç beklenmedik işlere imza atıyorlar. Sonra küsenler darılanlar oluyor. Bir kenara çekilip sabredenler olduğu gibi, sabredemeyip konuşanlar da oluyor. Sesini biraz yükselten hemen hain damgasını yiyor.

Ve “trenden indin bir daha binemezsin” diye terbiye edilmeye çalışılıyor.

Evet, tabanda “eşantiyon çay” için verilen kavga tavanda “makam ve mevkiler” için kıyasıya sürdürülüyor.

Böylesine kavga içine düşmüş bir parti iflah olur mu?

Biz iflah olanına rastlamadık.

Önümüzde bir “ana muhalefet partisi” örneği var. Onlar da yıllardır birbirleri ile kavgalılar ve bir türlü iflah olmuyorlar.