Bush u Nejad: Zıt ikizler
Bush u Nejad kardeşlerden ikincisi Samarra’da gizlenmiş olan Mehdi-i Muntazar ile gizliden gizliye temas halinde olduğunu söylüyor (The prophets of Iranian regime split won’t find it in the fury of the bazaar Jonathan Steele in Tehran The Guardian, Monday November 3, 2008). Kimileri bunu Acem mübalâğasına hamletse, bağlasa da kendisi söylediklerine inanıyor. Öteki de Mesih ile necva yani fısıldaşma halinde veya kendinden geçme makamında olduğunu söylüyor. Hasib ile Nesip kardeşler hikâyesi gibi.
Neyse ki, Bush sonunda havlu attı. Ama neden sonra? Ne pahasına diye soracak olursanız bunun cevabı henüz bilinmiyor. Dipsiz bir kuyu. Kimilerine göre Bush gider ayak Amerikan ekonomisini mahvettiği gibi plus veya promosyonu olarak da dünya ekonomisini batırdı. Kimse dibini görmek bir yana tahayyül dahi edemiyor. Hesap soranı da yok. Bush, Beyaz Saray’ın dümenini bırakırken Afganistan ve Irak’tan hâlâ canhıraş sesler ve hançerelerden imdat çığlıkları yükseliyor. Dünyanın kalanından da iktisadî feryatlar yükseliyor. Her yer yangın yerine dönmüş durumda. Ötekisi de ikide bir “Hürmüz’ü yakarım” diye tehdit savuruyor. Belâ bir değil iki. Yakan yakana. İngiltere ve Almanya resesyona girdi bile. Daha doğrusu resesyon duble oldu, yani katlandı. Yoksa bu ülkeler zaten son 10 yıllarını resesyonla geçirdiler ve bu zamandan beri pek hallice değillerdi. Japonya da öyle. İngiltere’de işsizlik oranları 1997 kayıtlarını da geçti... Türkiye’de perakende satışlar yüzde 25 düştü. Dolayısıyla lisan-ı hâlleriyle ikisi de ‘bizim yaptıklarımızı ancak Mehdi veya Mesih temizler ve düzeltebilir’ diyorlar. 13 Kasım 2008 tarihinde ABD’de New York Times gazetesinin sahte nüshasına göre Bush Hz. İsa ile tekrar betekrar konuştuğunu ileri sürüyor. Sahte nüshaya göre sahteci Bush şunları söylüyor: “Geçen ay, Hz. İsa ile konuştum. Bu yeni bir konuşmaydı. Yeniden doğmuş olmaktan dolayı kutsandım. Bu sefer gerçekti…” Konuşmasa bile bu kadar meraklı adamın rüyasına girmesi tabiî sayılmalıdır.
Prof. James W. Morris, Aylık dergiye medeniyetler savaşı olarak takdim edilmek istenen şeyin aslında bir nev'î barbarlar savaşı ve cahiliyetler savaşı olduğunu ifade ediyor. Zira günümüzde medeniyetin kalmadığını daha doğrusu medeniyetin vicdanının iflâs ettiğini ve mevcudun sadece medeniyet suretinde bir tedenniyet ve inhitat ve çöküş olduğunu söylüyor. Suriyeli Şevki Ebu Halil’in değerlendirmesi de bu merkezde idi. Bu hususta ihtida nuruyla aydınlanan ve konuşan Morris şunları söylemektedir: “Bu cahillerden George W. Bush ve Ahmedinejad’ı ele alalım misâl olarak. Her ikisinin de hitap ettikleri, kendilerinden oy aldıkları kesimler, hani Anadolu’nun fakir köylüleri yahut fakir bölgeleri vardır ya, bunun gibi köylü ve tarım toplumu hususiyetleri baskın bölgelerin insanlarıdır. Her ne kadar Bush kişisel olarak zengin olsa da hitap ettiği ve destek aldığı kitlenin özelliği işte budur. Dünyada ne olup bittiğiyle o kadar ilgilenmeyen oturdukları yerin dışına pek adım atmamış muhafazakâr dediğimiz türden dinî hassasiyetleri olan ama cahillikleriyle de öne çıkan topluluklardır bunlar. Her iki lider de, seçmenlerine, ‘Geri gidebilir, eski günlerdeki gibi yaşayabiliriz!’ mesajı vermektedir. Dinleyicileri de ‘İnşaallah!’ diye tempo tutmaktadır. ‘Geri dönmek’ten kasıt nedir peki?”
“Bush’un geri dönmekten anladığı, İsrail’e yardım edip kıyamet savaşını çıkartmak; Ahmedinejad’ınki de Mehdi’nin kendince gelişini hazırlamaktır. Bu yüzden devrimci olsun veya olmasın aklı başındaki İranlılar gerçekte Ahmedinejad’dan korkarlar. Çünkü her sözü, ‘İmam Mehdi bu sene, olmadı bir sonraki sene gelecek!’ tarzındadır. Peki, bu sözlerin hakikaten bir mânâ ifade edeceği bir medeniyet temeli ve derinliği var mıdır? Hayır. Yalnızca cahil bir köylünün dileğini andırmaktadır onlarınki. İran’da Ahmedinejad’ı destekleyen insanlarla bizzat konuştum. Bu nev'î basit, belli bir tutucu jargonla konuşan, ‘köylü’ diye vasıflandırdığımız cinsten, alelâde diyebileceğim şahıslardı tümü. Halbuki, ‘medeniyet’ dediğimizde, kelimenin kökünde bile bir ‘şehir’ ve ‘şehirlilik’ delâleti bulunur…”
Muc dergisi Nejad benzerlerinin Mehdi telâkkisini hicvetmişti. Ama bu hiciv neredeyse Hatemi hükümetinin sonu oluyordu. Evet bu mantığın sonucu bütün beklentilerini Mehdi’nin zuhuruna kurgulamış ve bağlamış pasif ve atıl olan kitleler Bush’un halefi olan Obama’dan çok şey bekliyorlar. Her şeyi Deccal ve Süfyani ekseninde veya sadece iki kategoride görüyorlar. Maniheistler gibi mekanik olarak kategorize ediyorlar. Bunun sonucunda kaba bir tasnif ortaya çıkıyor; ya bizimlesin ya da karşımızdasın edebiyatı oluşuyor. İşte Obama’nın seçilmesi kimilerine göre 11 Eylül sonrasındaki kutuplaşma ve keskinleşmenin ortadan kalkmasıdır... Mehdi bekleyen İranlı kitlelere göre ise Nejad, Mehdi’nin hazırlayıcısı olduğu gibi Hüseyin Obama dahi haberci ve müjdecidir. Mehdi mübeşşiratındandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.